English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Ö ] / Ölüşü

Ölüşü traduction Portugais

192 traduction parallèle
Terry'nin gidişi, ve hiç görmediğim koşumun ölüşü, beni büyük bir hüzne boğdu.
A partida de Terry e a morte daquele camarada que nunca vi desalentaram-me.
Bir vampirin ölüşü asla hoş bir manzara değildir.
Quando um vampiro morre, não é boa coisa de ver.
Küçük bir hayvanın ölüşü gibi.
Como um animalzinho que está a morrer...
Ölüsü kim bilir ne kutsaldır.
Quanto mais morto?
Ölüsü, ormanda, çamur içinde mi?
"Estará morto na lama, no meio do mato?"
O 16 milin de her bir adımında bir mahkûm ölüsü vardır.
E desses 16 kms, havia um condenado morto por cada metro.
İlk insan ölüsü karşısında olduğu gibi, son ölen insanın da karşısında, "Bunun böyle olması gerek." demiştir akıl.
Assim há-de ser sempre.
Ölüsü işimize yaramaz.
De nada nos serve morto.
Hiç yerde yatan binlerce buffalo ölüsü gördün mü, evlat?
Alguma vez viu um caçador aterrorizado, filho?
Gece, gece uzanıyorsun ve önündeki ovaya bakıyorsun binlerce buffalo ölüsü var.
Acorda uma noite e ouve um estouro, milhares de búfalos... vê-os e ouve-os, mas não há nenhum. Está aterrorizado. Totalmente aterrorizado.
Her yanın buffalo ölüsü ile dolu. Evet, her tarafın ölü buffalolarla dolu.
Até que não pode deixar de puxar o gatilho e disparar e matar...
Annesinin ölüsü üzerine yemin ediyor, bu dairede hiç dinamit yoktu, diyor.
Ele jura sobre a campa da mãe que nunca esteve aqui nenhuma dinamite.
Birini öldürmek yetmezmiş gibi, ölüsü üzerine bir de hayat mı kurayım?
Ter morto um homem não basta? Tenho que fazer a vida a partir disso?
Ölüsü de canlısı kadar tehlikeli.
Ele é tão perigoso morto como vivo.
Ayağa kalk Hydra'nın ölüsü ve kemikleri.
Ergam-se, mortos, vítimas da hidra.
Eğer yapmazsan Alfakent'in ölüsü kadar kayıpsın dmektir.
Senão... estará tão perdida como os mortos de Alphaville.
Slim'in dul eşi iyi bir cenaze töreni yapmamı istiyor işe yaramaz ayyaş kocasının ölüsü nehir yanında bulundu.
A viúva Magro, quer um belo funeral... para o marido bêbado inútil, que foi encontrado morto no rio.
İnsan Sorrento dönüşü kedi ölüsü bulmak istemez.
Não é bom voltar de Sorrento e encontrar um gato morto.
- Yerli ölüsü.
- Índio morto.
İkramiyesi, bedava yerli ölüsü.
Este é o índio morto de oferta, como anunciado.
İnsan Sorrento dönüşü kedi ölüsü bulmak istemez.
Não convém voltar de Sorrento e encontrar um gato morto.
Ama... Ölüsü hiçbir işimize yaramaz.
Mas...
Görmek istediğim tek güzel şey o çavuşun ölüsü.
A única coisa bonita que quero ver é a cara daquele sargento morto.
Unutma şerif, dirisi 10.000 dolar ediyor ölüsü sadece 5.000.
Lembre-se, xerife, ele é de US $ 1 0.000 dólares vivos... mortos... só 5.
Onların ölüsü daha değerliydi.
Eram mais valiosos mortos.
Bir iki dakikada, yaşayan adamlar içerisinde en ölüsü sen olacaksın.
Dentro de minutos, será um dos homens mais mortos que já viveu.
Çölde bir yerlerde ölüsü yatıyor olabilir!
Ele pode estar num sítio qualquer para aí deitado... - Morto no deserto!
Dişlerinle parçalayacaksın ve 1,5 saniye içinde böcek ölüsü gibi olacaksın.
E cairá que nem um tordo.
Bilinçsiz iyi ama ölüsü daha makbul.
Quero dizer, inconsciente é bom, mas morta é melhor, certo?
Muhasebecinin ölüsü bir işimize yaramaz.
O contador não nos serve morto.
Şu anda ölüsü, dirisinden daha değerli.
Ele vale mais morto do que vivo.
Seninkinin ölüsü ne kadar ediyor?
Quanto vale o teu morto?
Marcy, onun ölüsü bu kadar değerli ise, hiç geceleri uyurken, aklına...
Marcy, sabendo que ele vale tanto, nunca pensaste, a meio da noite, enquanto ele dorme, em...
Martin'in ölüsü bir işimize yaramaz.
- O Martin morto não me serve de nada.
Böcek ölüsü.
Olhem, são cadáveres.
Tüyler formaldehitle tutturulmuş. İçi doldurulmuş hayvan ölüsü.
Os filamentos tinham formaldeído, um animal morto, embalsamado.
Ben hep şehrin tütsü ve kedi ölüsü gibi koktuğunu düşünmüşümdür.
Sempre achei que a cidade cheira a incenso e gatos mortos.
Çavuş, burada bir köpek ölüsü var.
- Há aqui um cão morto, sargento!
Hele kardeşinin ölüsü cenaze taşında yatarken.
O Sean Miller não. Não agora que seu irmão está morto.
Aslında onun ölüsü canlısından daha çok para eder.
A baleia vale mais morta do que viva.
Çavuş Mulrey, bölgede bir yerli ölüsü var mı bak!
Sargento Mulrey, procure um rebelde morto na região!
İlk Ananın Tacını çalmaktan Myrmidon'da ölüsü aranan.
Persona non grata em Betazed. Querem-te morta em Myrmidon por roubar a Coroa da Primeira Mãe.
Onu buraya, bana getirmenizi istiyorum, ölü veya canlı hiç fark etmez! Ama sanırım ölüsü daha kolay olur.
Eu quero que mo tragam a mim, vivo ou morto, não me interessa, embora deva reconhecer que morto era melhor.
İlk insan ölüsü karşısında olduğu gibi son ölen insanın da karşısında "Bunun böyle olması gerek." demiştir akıl.
"É assim que deve ser."
- Motorun içinde iki tane fare ölüsü bulduk.
Encontrámos partes de corpos de duas ratazanas no compartimento do motor.
Büyük Sep, annemin ölüsü üzerine yemin ederim onları kendim getireceğim.
Big Sep, juro pela alma da minha mãe morta, eu próprio dei cabo deles.
Bir an önce kalkmazsan babanın ölüsü üzerine yemin ederim bir daha seninle konuşmam.
Se não te levantas já juro pela alma do teu pai que não te volto a falar.
Koşmaya karar veriyor ve yere ölüsü düşüyor.
- Eu não me quero involver. - Está bem.
Neyin ölüsü çürüyor burada?
Que raio morreu aqui?
Onun ölüsü için 5 milyon dolar.
Cinco milhões de dólares pelo cadáver dela.
Batılıların gavur ölüsü gibi çantalarını Everest'in ana kampına mı taşıyayım?
Devo levar toneladas de coisas de cowboys para o topo do acampamento base no Evereste?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]