English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Ö ] / Önder

Önder traduction Portugais

243 traduction parallèle
Çocuklar ve kadınlar gözyaşı dökerken, büyük bir önder denize doğru ilerler.
Enquanto choram as mulheres e os meninos, um grande conquistador parte para o mar.
Öyleyse hangi köpek önder olsun?
Quem vai ser o cão-guia?
Önder o olsun.
Será o guia.
Komünist önder olarak tutuklanan bizim masum kurban, hapiste çürümektedir.
Apesar de inocente, nosso herói languesce na prisão.
İskender'in düşleyemeyeceği kadar büyük bir orduya önder olacaktım.
Pensava vir a dirigir um exército maior do que Alexandre alguma vez sonhou.
O gece, tüm hayvanlar, Bay Jermans yattığında yaşadığı yıllar göz önünde tutulursa hayvanların en akıllısı olarak takdir edilen... İhtiyar Önder'in... büyük ahırda düzenleyeceği gizli toplantıya katılmaya karar vermişlerdi.
Nesta noite, todos os animais tinham combinado... que assim que o Sr. Jones estivesse deitado... se juntariam no celeiro principal para numa Assembleia secreta... convocada pelo'Velho Major'... o premiado porco castrado que por causa da sua idade... era visto há muito como como o mais sábio dos animais,
İhtiyar Önder artık rahatsızdı ve çok geç olmadan... hayvan yoldaşlarına anlatması gereken şeyler olduğunu bildirmişti.
O'Velho Major'tinha estado enfermo e fez saber agora que haviam algumas coisas... que queria dizer aos seus camaradas animais antes que fosse tarde demais.
Nihayetinde herkes İhtiyar Önder'i dinlemek için yerleşebilmişti.
E finalmente todos estavam prontos a escutar o'Velho Major'.
Hemen ertesi sabah - muhtemelen İhtiyar Önder'in öngördüğünden de erken -... hayvanlar yaşadıkları şartları dayanılmaz buldular.
Precisamente na manhã seguinte - talvez mais cêdo do que'Velho Major'tinha previsto - os animais compreenderam que a sua situação era insuportável.
Görünüşe göre tavuklar İhtiyar Önder'in... "Yumurtalar asla alınmamalı" dediğini anımsıyorlardı.
Os frangos pareciam lembrar-se do'Velho Major'dizer... que os seus ovos nunca lhes deveriam ser tirados.
Tanıklar senin önder olman dışında seninle aynı öyküyü anlatıyorlar.
As testemunhas contam a mesma história que você, mas consigo como líder.
Bir önder bulunmalı, değil mi?
E deve haver um líder, não deve?
Tek millet, tek devlet, tek önder!
Avante pelo Führer, o Povo e a Pátria!
"Ey Yahudiye diyarındaki Beytlehem! Yahuda önderleri arasında hiç de en önemsizi değilsin. Çünkü benim halkım İsrail'i güdecek olan önder senden çıkacaktır."
"E tu, Belém, terra de Judá... não és de modo algum a menor entre as cidades de Judá... pois de ti sairá o chefe que governará Israel, meu povo".
Önder olmadan, Julius olmadan ittifak olmaz.
Sem um líder e sem Júlio, não há qualquer aliança.
# Bir önder, belki gezgin bir müzisyen Âdeta bir konçertonun giriş müziği #
Num cabelo de pastor ou de poeta Um concerto sublime irrompeu na minha cabeça.
Bir tek önder!
Um líder!
Yüce önder falan mı?
Uma espécie de campeã?
Yo, ben senin yüce önder olduğunu sanıyordum.
Eu pensava que eras tu o campeão.
Bu herifin neden önder olduğunu anlamış oldum.
Podia ver por que é que o fizeram líder.
Her şeye kadir tanrım, kızımız Carol'un ruhunu affet... Onun vücudunu şimdi sana veriyoruz... Toprak toprağa, küller küllere, tozlar tozlara yeniden dirildiğimizde ve sonsuz yaşamda Yüce İsa'yı bize önder yap.
Ao Senhor Todo Poderoso entregamos a alma da Carol, cujo corpo entregamos à terra, para que volte ao lugar de onde foi tirado na fé e na certeza da ressurreiçäo para a vida eterna por Nosso Senhor Jesus Cristo.
En iyi talebe, en iyi önder... herkesin en iyi arkadaşı.
O melhor aluno, o melhor chefe, o melhor amigo de todos.
Önder Paul bize ruhun inancı ile... içimize bakmamızı söylerdi.
O apóstolo Paulo disse-nos para olharmos para dentro de nós próprios. para o grande espírito da fé.
Barnes öfkemizin simgesiydi ve intikam almamıza önder oldu.
O Barnes era o centro da nossa raiva, o nosso Capitão Ahab.
- Önder buyrun, McDuff.
- Vá à frente, McDuff. - Irei.
Cesur Önder'ine doğru!
'Do seu caudilho!
Cesur Önder'ine doğru!
'Do seu caudilho'
Önder buyur, aşkım.
Depois de ti, meu amor.
Sonunda bir önder!
Uma pista!
Ben önder değilim.
Não sou um líder.
Kabileler arasından bir dini önder çıkıp da... tehlikeli bulunan düşünceleri yaymaya başladı mı, hükümetpolitikası... orduyu derhal devreye sokmaktı.
Quando aparecia um líder religioso entre as tribos, a pregar doutrinas consideradas perigosas, a política do governo... era fazer com que o exército tratasse disso.
Önder savaş kuşu üzerimize ateş açtı.
Fomos alvejados pela ave de rapina principal.
Önder gemileri hedef alın.
Aponte para a nave dianteira.
Önder gibi davran.
Sê um chefe, Ford.
Mehmet Önder Beyler, bu gezegenler Yüzbaşı Carter'ın ekibi tarafından P3575 ve P3A-577 olarak işaretlendi. Bir sonraki göreviniz için olası bölgeler.
Meus senhores, os planetas designados P3575 e P3A577 foram escolhidos pela equipa da Capitão Carter como possíveis destinos para a vossa próxima missão.
Bildiğiniz gibi, bu ülkedeki, ilaç araştırmaları ve ilaç sektörü çok büyük değişimler geçirmiş bulunuyor Biz Kalnet olarak, bu değişimlerde önder olmak niyetindeyiz.
Como sabem, a medicina sofreu grandes mudanças neste país. Nós na Calnet esforçamo-nos por estar na dianteira da mudança.
Matematikçi, kült önder.
Matemático, chefe religioso.
Benim bir önder olduğumu, doğaüstü bir aydınlanma çağının geldiğini bildirmek için burada olduğumu söylediler.
Eles disseram-me que sou uma apóstola, estou aqui para espalhar a palavra sobre uma nova era de esclarecimento sobrenatural.
Kirmizi Önder, konumunu bildir.
Chefe vermelho, qual é a tua posição?
Çeviren : Mehmet Önder
Tradução e legendagem :
Tamam o zaman, önder buyur.
Então é com você.
Saygıdeğer önder Elijah Muhammed size kanunlara uymanızı emrediyor... kendinizi saygılı bir şekilde ifade edebilmeniz için... Gururlu Afro-Amerikan uslubu ile.
O Honorável Elijah Muhammad ensina vocês a obedecer a lei... a se tratarem de uma forma respeitável... tendo orgulho de ser Afro-Americano.
Kırmızı Önder, konumunu bildir.
Chefe vermelho, qual é a tua posição?
Önder gemi yaklaşmak için izin istiyor, efendim.
A nave líder pede permissão para entrar, senhor.
Aramizdan yeni bir onder sectik : Gokyuzunden gelen adam... Helikopterci.
Encontramos outro chefe no homem que veio do ceu... o Capitao Gyro.
Bana gelince, buyuyup adam oldum... zamani geldiginde de, onder secildim... Buyuk lKuzey lKabilesinin Sefi.
Quanto a mim, tornei-me homem... e com o tempo tornei-me chefe... o Chefe da Grande Tribo do Norte.
Mehmet Önder Stargate SG-1 Çeviri tim - mik
Anteriormente em Stargate SG-1 :
Mehmet Önder
Árvores, árvores e mais árvores.
Mehmet Önder Peki, Laira, büyük gösteri ne zaman başlıyor?
Então, Laira, quando começa o espectáculo?
Mehmet Önder Salı Başkan'a uymuyormuş.
Terça-feira é impossível para o Presidente.
Burnunda bir kristal örneği ve tırnaklarında toprak kalıntıları buldunuz.
Você achou uma amostra de cristal ao nariz dela e onder de sujeira as unhas dela.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]