Öte yandan traduction Portugais
905 traduction parallèle
Şey, öte yandan, bunları 12 kez gözden geçirdim.
Por outro lado, já vi isto imensas vezes.
Öte yandan da : Su sudur.
Por outro lado : água é água.
Öte yandan, bu önemli değil.
Mas isso, não nos faz diferença nenhuma.
Ama öte yandan onun da...
Por outro lado... Sr. Fisher.
Öte yandan, ben Inquirer'ın sahibiyim.
Por outro lado, sou o editor do "Inquirer"!
Öte yandan, O'na dava açmayacağımı söyledim.
Por outro lado, eu disse a ele que não me queixaria.
Öte yandan, insanların duygusal olarak çökmüş olduğu zamanlarda söylediklerinden dolayı onları çok fazla da sorumlu tutamazsın.
Um homem não é responsável pelo que fala quando está zangado.
Öte yandan...
Por outro lado...
Sizin yüzünüzden kardeşimiz hapsedildi, ben gözden düştüm, asiller aşağılandı. Öte yandan, daha iki gün önceye kadar beş para etmeyen insanlara büyük payeler, asalet unvanları verildi.
Está preso o nosso irmão por culpa vossa, eu próprio desgraçado, e a nobreza é desprezada, enquanto dia a dia se concede nobre condição aos que ainda há menos de dois dias mal valiam um centavo.
Ama öte yandan, bunun işe bitirmeye yetmeyeceğini düşünmüşte olabilir.
Talvez ele sentisse que as reservas dele não chegavam.
Öte yandan Morbius, yapay olarak artan zekasıyla bütün insanlık adına bu gücü tek başına yönetmek için ideal.
Enquanto que Morbius, com o seu intelecto artificialmente expandido, está idealmente habilitado a administrar este poder para toda a raça humana.
Öte yandan, kendisi son zamanlarda talihinin yüzüne gülmesinden memnundu.
Por outro lado, meu cliente estava feliz... com sua boa fortuna.
Evet, yani, güzel bir boynuzlu kurbağa ve onu çok istiyorum. Ama öte yandan, bir köpek kadar büyük değil.
É uma rã magnifica e eu gostava de tê-la, mas não se compara ao porte deste cão.
Öte yandan, adamlarınız daha cesur olsalardı orayı alabilirlerdi. Kim bilir?
Por outro lado, se seus homens ousassem mais, conseguiriam.
Ben hiç bunu istemem. Ama öte yandan ülkenize gelip oradaki özel insanlarla tanışıp oraları görmeyi çok isterim.
Eu não penso da mesma maneira, mas também tive o privilégio de viajar no vosso país e conhecer gente maravilhosa.
Öte yandan gözalıcı bir sevimliliği var.
Mas é brilhantemente engraçado.
Öte yandan, bu altın Akizuki Klanı'nı yeniden ihya etmek için gerekli. Değil ben, Prenses bile bunu kendine alamaz.
Porém, aquele ouro é um fundo indispensável... para restabelecer Akizuki.
Öte yandan, itiraf edeyim, Cam'a Joseph Pond'a duyduğum saygıdan çok daha fazlasını dyuyuyorum.
Por outro lado, devo confessar, que tenho muito mais respeito pelo Cam, do que tenho por Joseph Pond.
Öte yandan, gerçek tevazu...
- Submissão real, por outro lado...
Ama öte yandan eminim ki, Teğmen Cantrell onun tanıklığına aldırmayacaktır.
Mas mesmo assim, tenho a certeza que o tenente Cantrell... não ousa mandá-lo testemunhar.
Öte yandan, küçük şeylerden zevk alabiliyordu,.. .. elini çekirdek çuvalına daldırmak,..
Em vez disso cultiva um gosto espeçialpelos pequenos prazeres.
Öte yandan bir yabancının ziyareti, kendi kendime düşünmem için büyük bir sebep oldu.
Contudo, a visita de um desconhecido que, na melhor das hipóteses, vem me cumprimentar, deixa-me apreensivo.
Ama öte yandan Tex'ten şüpheleniyorsan katilin öteki adam, Gideon olması gerekir.
Por outro lado, se suspeitas do Tex, deve ser o Gideon. Acho que elas não podem ajudar.
"Öte yandan, insan vücudu anatominin tamamlanmasıyla" "gelişimini durdurur."
Mas o corpo do homem pára, num ponto preciso, ao atingir a sua forma final.
Öte yandan, bir rahibin görevi, tanrının kurallarını uygulamak ve barış için... dualarıyla kralını desteklemektir.
O dever de um padre é... auxiliar o rei em suas orações por piedade e paz.
Öte yandan Eğer bir çıplak jandarmayı görürse, hemen giyiniyor ve onun çıplak olduğu hiçbir şekilde kanıtlanamıyor.
Por outro lado, se o nu vir o polícia, veste-se e já nada prova que é nudista.
Öte yandan sanığın Bayan McGinty'yi paragözlülüğü nedeniyle
Por outro lado, podem pensar que o arguido tinha intenções de encobrir o estrangulamento manual da Sra. McGinty,
Öte yandan, önümüzdeki birkaç saat öyle çok çalışacağım ki sonuçta bana, fazla mesai parası verdiğinizi göreceksiniz.
Por outro lado, Trabalharei tanto nas próximas horas... Que acabará por me pagar mais cinquenta por cento.
Öte yandan ben de Tanrı'ya bildiğim tek biçimde hizmet etmeye çalıştım.
No entanto, tentei servi-Lo da única forma que sei.
Bazen üstün zekaya insan formatında ihtiyaç duyarız. Öte yandan bundan hiçte aşağı kalmayan insana özgü bir güvensizlik sözkonusu.
Simplesmente se, por vezes, temos uma necessidade mortal de inteligências superiores,... outras vezes temos por elas uma desconfiança não menos mortal.
Öte yandan, bazı kötü huyları da vardır.
Por outro lado, eles têm hábitos bastante desagradáveis.
Öte yandan, ben paraya asla saygısızlık etmem.
Em contrapartida, sou um homem que não desdenha o dinheiro.
Fakat öte yandan, bir at hırsızından asla çok da korkmazdım.
Mas também nunca tive muito medo de ladrões de cavalos.
Öte yandan yakabiliriz.
A propósito, deve acender.
Öte yandan, olası problemler de daima aklınızın bir köşesinde durur.
Por outro lado, potênciais problemas estão no pensamento, durante todo o tempo.
Öte yandan, burjuvazi de savaşmadan, kitlelerin devrimci eylemleri yüzünden savaşmak zorunda kalmadan iktidarı elden bırakmayacaktır.
"Por outro lado, " jamais a burguesia cederá o poder sem combater " e sem estar coagida pela acção revolucionária do povo.
Öte yandan, diğerleri, hakiki komünistler hiç değişmedi. İşte onları bir güzel pataklamak lazım.
Os outros, por outro lado, os verdadeiros comunistas, aqueles que não mudaram, têm de apanhar uma lição.
Öte yandan resmi olarak çöküşün ne olduğunu bilmiyorum.
Embora não sei o que seja decadência, quer dizer, a decadência oficial.
Öte yandan annenin bir oğlu var.
A tua mãe, por outro lado, tem um.
Öte yandan, en azından mesleki bilgilerini doğru öğrenir.
Em contrapartida, acertam nos pormenores profissionais.
Bir yandan bebek bakarken, öte yandan Pepper'ın çetesinin peşine düşemem!
Não posso perseguir Ned Pepper e cuidar do bebé ao mesmo tempo.
Öte yandan İsraillilerin...
Enquanto os israelitas se...
Bir yandan bağıran bir adam, öte yandan oturan bir kadın.
Um homem aos gritos é uma coisa, uma mulher sentada é outra.
Öte yandan, ölürsen seks hayatın biter.
Por outro lado morrer vai fazer mal à minha vida sexual.
Öte yandan herkes bilgin olmak zorunda değil.
Por outro lado, nem todo mundo é erudito.
Öte yandan yoksul bir terziyle ne tür bir evlilik olur?
Por outro lado, que tipo de companheiro seria um pobre alfaiate?
Öte yandan, dürüst ve çalışkan bir adam.
Por outro lado, ele é trabalhador honesto e esforçado.
Ama öte yandan, hiçbir şeyi yok.
Mas por outro lado, ele não tem absolutamente nada.
Öte yandan, işleri kötüye değil sadece iyiye gidebilir.
Por outro lado, as coisas jamais poderiam piorar para ele. Só podem melhorar.
Öte yandan bizim eski yöntemlerimiz de o zamanlar yeniydi, değiller miydi?
Por outro lado, nossas maneiras antigas já foram novas um dia, certo?
Öte yandan, anne baba olmaksızın karar verdiler çöpçatan olmaksızın.
Por outro lado, eles decidiram sem os pais, sem a casamenteira! Por outro lado,