Ülkeden traduction Portugais
1,038 traduction parallèle
20 ülkeden 200.000 bin askeri eğittik.
Treinámos um exército de 200000 homens de 20 regiões.
Kral ülkeden kaçtı.
" O rei, que mede 2 metros e 20, terá que fugir.
Hatta, sahibiyle aynı ülkeden olduğumuzu öğrendiğimde ne kadar etkilendiğimi hatırladım.
Senti uma imensa emoção quando soube que o compositor era um compatriota.
Altının fiyatı ülkeden ülkeye değişir.
O preço do ouro varia de país para país.
Bakın, ülkeden ayrılmalısınız. Hep birlikte ülkeden ayrılın.
Escutai, todos vós deveis deixar o país.
Sonra da... en yakın limana gidip bu ülkeden ayrılan ilk petrol tankerine atlayacağız.
Então vamos pro porto mais perto e pegamos um navio pra fora do país.
Bence Londra'nın füzenin bu ülkeden atıldığı yönündeki teorisi doğru.
Acho que a teoria de Londres sobre o míssil ter sido disparado a partir deste país está correcta.
Mantıklı ve iyi eğitimli birinin düşünebileceği üzere, şurası açık ki Diabolik'in yapacağı ilk şey paraları ülkeden çıkarmak olacaktır.
Agora, primeiramente como é óbvio a uma mente lógica e bem treinada... a primeira coisa que o Diabolik irá fazer... é traficar estes dólares para fora do país.
Nötr bir ülkeden birinin uşağı olan bir Meksikalıyı çevirmezler.
Não um mexicano acompanhado por um cidadão de um pais neutral.
Aynı ülkeden olsanız da onlar sizin felsefenizi paylaşmıyor.
Como vamos passar por aqueles soldados?
Ama Amerikan savunmasında çürüme başlamadan durdurulur. Bu nedenle on küçük ülkeden dokuzu Amerikan savunmasını seçer.
Mas, com a defesa americana, a queda pára antes de começar e é por isso que nove em cada 10 países escolhem a defesa americana.
Bu yüzden on küçük ülkeden dokuzu Amerikan savunmasını tercih ediyor.
É por isso que nove em cada dez pequenos países escolhem a defesa americana.
Yabancı veya ülkeden.
Estrangeiro ou doméstico.
Yarın bu ülkeden gideceğimi söylemek için geldim.
Eu queria contár-vos amanhã, eu vou deixar o país.
Neden ülkeden gidiyorsun?
Porque é que vais deixar o país agora?
En önemli tanık olan işvereninin ülkeden ayrılmasına neden izin verdiniz?
Por que deixar seu empregador... deixar o país?
En küçük oğlum bu ülkeden kaçmak zorunda kaldı... Şu Sollozzo olayı yüzünden...
O meu filho mais novo foi forçado a sair do país por causa do problema com Sollozzo.
Latin Amerika'daki başka bir ülkeden geldi.
Esteve em outros países da América Latina.
"Neden bu insanların ülkeden çıkışını kolaylaştırmıyorsunuz?"
"Se eles querem ir-se embora, porque não lhes facilitas a vida?"
Diğerleriyle karşılaştırıldığında, işgâl edilen bir ülkeden alınan en büyük destekti.
Em proporção ao seu tamanho, o maior contingente de qualquer país ocupado.
Sanırım orada olduğum süre boyunca mensuplarının % 40'ı yurt dışından gelmeydi. Çoğu Yeni Zelanda'dan, Avustralya'dan, Kanada'dan ve diğer birçok ülkeden. Hiçbir şekilde İngiliz tabiyeti olmayanlar da dahil.
Durante o tempo em que fiz serviço, penso que 40 % tinha vindo do ultramar, principalmente da Nova Zelândia, Austrália e Canadá, mas também de muitos outros países, não eram só ingleses.
Bu ülkeden kaçabilmek için basitçe bakir ormandan bir şekilde geçebilmemiz ve Hindistan'a ulaşabilmemiz gerekiyordu.
Tivemos de abrir caminho pela selva virgem, para sair do país e encontrar o caminho para a Índia.
Bu ülkeden nefret ediyorum.
Odeio este país.
Elbette yasalar, ülkeden ülkeye, devirden devire değişebilirler.
Evidentemente, que elas podem mudar de um país para outro, de uma época para outra.
Ken bir kalıntı ; başka bir çağ ve başka bir ülkeden kalan biri.
Ken é uma relíquia, um resquício de outra era e outro país.
Şimdi ülkeden başka bir kimlikle ayrılacak.
E deixará o país com outra identidade.
Kral, Şövalyeyi ülkeden sürmeye karar verdi.
O Rei ordenou a expulsão do Chevalier do país.
Helikopter isteyelim, çatıya indirsinler ve helikopterle jete gidelim. Ve bu ülkeden defolalım.
O helicóptero aterra no telhado leva-nos ao jacto e piramo-nos do país.
Araplar zamanında bu ülkeden milyarlarca dolar aldı ve şimdi o paraları geri koymaları lâzım.
Os árabes têm vindo a tirar milhares de milhões de dólares deste país, e agora devem devolvê-los!
Kral, din görevlilerinin ülkeden çıkmasını istedi.
O rei expulsou o clero de Inglaterra inteira.
Dünya'da adına Avustralya denen bir ülkeden geliyorum.
Eu venho de um país chamado Austrália.
Bu ülkeden çıktığımız anda bizden kurtulacaksınız merak etmeyin.. "!
Não estamos a pedir-lhe para arriscar a sua vida. Somos uma carga para si, só esperamos que nos salve.
Bu ülkeden nefret ediyorum!
Odeio este país!
Sadece bir ülkeden bahsetmiyorum.
Não os de um só país.
Merhaba, 27. Aptal Olimpiyatlar için Münih'e hoş geldiniz. Her 3. 7 yılda bir yapılan bu geleneksel spor olayı 4 milyondan fazla farklı ülkeden yarışmacıları bir araya getirdi.
Olá e bem-vindos a Munique, para a 27ª Olimpíada Idiota, um evento que tradicionalmente tem lugar a cada 3,7 anos, e que este ano juntou competidores de mais de 4 milhões de países diferentes.
Bu yarışa çok büyük bir katılım var. 29 farklı ülkeden 44 yarışmacı. Hepsinin mesaneleri müthiş derecede zayıf.
Para esta prova temos 44 competidores de 29 países diferentes, todos eles com as mais admiravelmente fracas bexigas.
Fakat şu an beş ülkeden biriyim.
Agora sou um de cinco.
- Onu bu ülkeden atacaklar!
Sabe o que fez com ele, não?
Lin Duk Coo komünist ülkeden nasıl ayrılabildi ki?
Como é que o Lin Duk Coo podia sair de um território comunista?
Üzgünüm baylar ama ülkeden çıkmamız gerekiyor.
Lamento, amigos, mas temos de sair do país.
Ormandan ve taş ülkeden geçmek zorunda kalmış olabilir.
Ele pode ser forçado a viajar pelas florestas no país de pedra.
Bu ülkeden olmalı, insanın burada teneffüs ettiği havadan.
Deve ser este país, o ar que aqui se respira.
Bu ülkeden şu herif yüzünden ayrıl - dım ve bu herif yüzünden döndüm.
Não é por isso que aqui estamos. Deixei o país por causa deste homem.
İşim, birkaç günlüğüne, ülkeden uzak kalmama neden olmuştu.
A profissão de médico obrigou à minha ausência durante alguns dias.
Biz gizlice evlenmiştik, aslında Kral'dan kurtulmak için ülkeden ayrılmamız gerekiyordu.
"Em seguida, encaminhei-me para a Ordem, para junto do meu marido. " Casámos em segredo para o caso de termos de fugir do rei.
O bana büyük dans yarışmasından söz etti bütün ülkeden hakemler olacakmış orada.
Ele falou-me de uma grande competição de dança que vai haver... e vão lá estar juízes de todo o país.
Bu ülkeden hemen çıkalım.
Saíamos deste país.
Bir defa bu ülkeden çıktın, Albay.
Saiu deste país uma vez, Coronel.
Dünya gezegenindeki insanları temsil eden... 147 üye ülkeden oluşan bir organizasyon olan... Birleşmiş Milletler'in Genel Sekreteri olarak... gezegenimizdeki halklar adına selamlarımı yolluyorum.
Como Secretário-Geral das Nações Unidas, uma organização com 147 estados membros, que representam quase todos os habitantes humanos da Terra, envio saudações em nome do povo do nosso planeta.
" 147 üye ülkeden oluşan bir organizasyon olan...
" uma organização com 147 estados membros,
Kızım olmadan ülkeden ayrılamam.
Não posso deixar o país sem a minha filha.