Ülkem traduction Portugais
363 traduction parallèle
Ben burada ülkem için bir hizmet veriyorum! Ne vatanseversin.
Eu estou prestando um serviço a meus país aqui!
- Benim ülkem yok.
- Eu não tenho país.
Beni seninle savaşmam için ülkem gönderdi.
Fui mandada pelo meu país para lutar contra si.
Kendi ülkem için daha fazlasını söyleyemezdim.
É mais do que eu posso dizer do meu país.
- Burası benim ülkem değil.
Bem, este não é o meu país.
Kalbimde ülkem için oldukça çetrefilli bir şekilde savaştım. Namussuzca savaşmak, bazı durumlarda onurun ile savaşmaktan daha zor olabiliyor.
Lutei pelo meu país no meu coração de uma maneira muito difícil... porque às vezes é mais difícil de lutar sem honra... do que nobremente às claras.
Ben de ülkem için çetrefilli bir mücadele vermek zorundayım.
E eu tenho que lutar pelo meu país da maneira difícil.
Benim ülkem mi?
O meu país?
Böylece İngiltere, Fransa ve benim ülkem gibi demokratik ülkeleri hazırlıksız yakalamak istiyorlar.
Inglaterra, França e América antes que estejam prontas para a guerra.
Senin baban kısa pantolonla gezerken ben ülkem için savaşıyordum.
Eu defendia meu país quando seu pai usava fraldas.
Bunu ülkem için Cochise ve halkı için ve sevdiğim kız yüzünden istiyordum.
Quero-a pelo meu país pelo Cochise e seu povo e queria-a porque amava uma rapariga.
Burası Red Cloud'un, senin ve benim ülkem
Essa é a pátria de Nuvem Vermelha... A sua, a minha...
Benim ülkem yok. Mısır hiç değil.
Não tenho pátria, e muito menos o Egipto.
- Benim ülkem yoksuldur.
- Meu país é pobre.
Bu ülkem için çok büyük bir yük olacak ama verginiz ödenecektir.
Embora represente um grande cargo para meu país, seu tributo será pago.
Majesteleri, benim ülkem, bundan çok farklı bir görüşte.
Majestade, em meu país, temos uma postura muito diferente.
Babam, ülkem Amerikalılar tarafından bombalanırken hayatını kaybetti.
O meu pai foi assassinado por uma bomba americana no meu país.
Burası benim ülkem değil.
Este não é o meu país.
Şu anda ülkem bana yıldızlar kadar uzak görünüyor.
Neste momento, minha terra está distante como as estrelas.
Eğer daha önce sizi ilgilendirdiğini düşünmüş olsaydım,... ülkem hakkında daha çok şey anlatırdım, Majesteleri.
Seria um prazer contar-lhe muitas coisas de meu país, se fosse realmente de seu interesse.
Tek önemli şey, ülkem.
Só o meu país é importante.
"Doğru da olsa, yanlış da olsa benim ülkem." cümlesi büyük bir Amerikan vatanseverine aittir.
A afirmação : "Meu país, certo ou errado..." foi enunciada por um grande patriota americano.
Nijerya benim ülkem.
A Nigéria é o meu país.
Onurum ve ülkem yok.
Não tenho nem honra nem país.
Bir ülkem olunca söylerim.
Dir-lho-ei quando o meu país existir.
Pekala, madem öleceğim, bari ülkem için öleyim.
Bem, já que vou morrer, posso morrer pelo meu país.
- Ama burası benim ülkem...
- Mas este é meu país...
Üzgünüm ama ülkem Ülkem!
Sinto muito, mas meu país, meu pais.
O yüzden dönüp ülkem için savaşmalıyım
Por isso tenho de voltar e lutar por êle.
Evet, benim ülkem!
Sim, o meu país!
Burasι benim ülkem değil Binbaşι Dundee.
Não se trata do meu país, Major Dundee.
Ben Kralın sadık bir uyruğuyum... ve onun için, ülkem için dua ediyorum.
Sou o verdadeiro súbdito do Rei... e rezo por ele e por todo o reino.
Bu yüzden ülkem çok başarılı ve seninki çok başarısız.
Por isso é que o meu país singra enquanto o vosso soçobra.
teşekkürlerimle... evet burası... benim ülkem.
15.000 anos dançámos em sua honra agradecemos e ainda mal começámos
Genç ve büyüyen özgür ve verimli evet.. bu benim ülkem ve..
esta é a minha terra nova e crescente livre e florescente
- Kimin ülkesi. Benim ülkem...
- Nem para a tua terra?
Dinle, burası benim ülkem ve ne istersem onu yaparım.
Já é tempo de perceberes que este é o meu país, e eu faço o que me apetecer.
- Üzerine yattığın senin ülken. - Orası benim ülkem değil.
É o seu país você esteve morando nele.
- Benim ülkem, ailem ve benim.
Não é meu país. Meu país sou eu e a minha família.
O sağ bacak mücadele kurban Abe Lincoln gibi köle serbest yapmak için insanca tek şey olduğunu söyledi. - Ve bu yüzden ülkem için bacaklarımı verdim.
Teria uma esmola para um pobre soldado inválido, que perdeu uma perna combatendo pela liberdade, que levou a bandeira por três meses, e já nem sequer pode cavalgar... nesta guerra.
- Lucie'inin ülkesine gidin. - Benim ülkem burası.
Este é meu país.
Senin gibi bir askerim, ülkem için savaşan!
Luto para meu pais!
Benim ülkem suçlularla pazarlık yapmaz.
O meu país não negoceia com criminosos.
- Ülkeniz için mi, ülkem için mi?
Para o seu país ou para o meu? Para o meu.
Benim ülkem olmaktan çok sizin ülkeniz burası.
De qualquer maneira é mais o vosso país do que o meu.
Başardıklarım ve başarmak istediklerim ; ailem, üniversitem ve ülkem içindir.
O que alcancei, e pretendo alcançar, é para a minha família, a minha universidade e o meu país.
- Benim ülkem ona bir madalya verdi.
- O meu país concedeu-lhe uma medalha.
Ben ülkem için ölmekten korkmuyorum Frank.
Eu cá não tenho medo de morrer pelo meu país, Frank.
Herşey ülkem için, yaşasın America!
Doido pela pátria e viva a América!
Benim ülkem burada.
Meu país está aqui, cadê o seu?
evet.. bu benim ülkem Ben ondan doğdum ve ondan öğreniyorum Büyük ağaçları ve sırık gibi mısırları olan Ülke... onu çok seviyorum ve onu koruyacağım.
sim, esta é a minha terra foi ela que me deu à luz e aprendo a contar com ela terra de árvores altas e maçarocas crescidas gosto dela e aprendo a cuidar dela soldadinho näo vês que existe outra maneira de amá-la