Üniformanı traduction Portugais
299 traduction parallèle
- Ama üniformanı seviyorum Pascualito.
Mas eu gosto da sua farda, Pascualito!
Yeni üniformanız gelir gelmez.
Assim que chegarem as novas fardas.
Dışarı çıktığımızda, üniformanı giyecek misin?
Quando sairmos, usas a farda?
- Şu kanlı üniformanın arkasına saklanmayı kes!
Pare de se esconder atrás desse uniforme!
Tek üzüntüm... askeri mahkeme sonuçlanana dek üniformanızı üstünüzde taşıyacak olmanız.
Só lamento... que tenha de usar o uniforme até o caso estar julgado.
Günler haftalara dönüşür. Yeşil üniformanın fiyatının pahalı olduğunu öğrenirler.
Os dias se tornam semanas... e eles aprendem que o preço do uniforme verde é bem alto.
Bak, o paçavra üniformanı buraya getirme ve onunla savaşlar kazanmayı umma.
Olhe, não venha com esse uniforme andrajoso... e esperar ganhar batalhas com ele.
Bana hiçbir çiftçi ayak takımı bu isimlerin ve üniformanın onursuz olduğunu söyleyemez.
Nenhum sujo vagabundo... pode-me dizer que não há honra nesses nomes e neste uniforme.
- Neden üniformanı çıkarttın?
- Porque tirou a farda?
Chadwick, sanırım madalyalarınla birlikte üniformanı giysen daha etkileyici olur.
Chadwick, acho que causaria mais sensação se você vestisse a farda com as medalhas que ganhou.
O üniformanın ne olduğunu biliyorum.
Conheço aquela farda.
Bu üniformanın seni polis yaptığını mı sanıyorsun? Kurallar koyan, etrafa emirler veren, sen!
Acha que esta coisa que vestem, as tornam um tira ou sei lá.
Gemiden dışarı adım attığım anda kendimi üniformanın içinde buldum ve orada kalmak için iyi sebeplerim vardı.
Saí directo do barco e alistei-me... e tive o bom senso de ficar aqui.
Ayrıca üniformanız yanlış doktor.
E está mal fardado, doutor.
Subaylar sizin üniformanızdan giyiyordu.
Os soldados usavam uma farda igual á sua.
Kardeşler üniformanın rengine aldırmıyorlar.
Os irmãos não se importam com a cor do uniforme.
Bence o komik üniformanın düğmelerini teker teker uçurmalıyım.
Devia tirar os botões desse uniforme nojento a tiros.
- Bu üniformanın başına bela açacağını söylemiştim.
Eu disse-lhe que esse uniforme ia metê-lo em sarilhos.
Karışmak istemiyorum ama üniformanı niye giymiyorsun?
Não me quero intrometer, mas porque não estás fardado?
Bense on sekiz yaşımdan beri bu üniformanın esiriyim!
E eu nesta vida desgraçada desde os 18 anos. Eu também quero...
Neden üniformanı giymedin?
- Porque não tem o uniforme?
Bu üniformanın en sevdiğim yanı penisimi ortaya çıkarması.
O que prefiro nesta farda é a forma como me deixa a pila.
Keşke hala üniformanı giyiyor olsaydın.
Gostaria que ainda tivesse o seu uniforme.
Hayatıma girdin, beyaz arabamda keyif çattın. O romantik üniformanın altında, kim olduğunu, nereden geldiğini sakladın. İmkansız aşkınla kalbimi kırdın!
Entrou na minha vida, andou no meu carro branco, no seu uniforme romântico que escondia quem você era e de onde vinha, partiu meu coração com o seu amor impossível e partiu para a sua aventura...
Bu üniformanın cebinden kondüktörlerin kullandığı bir anahtar çıktı.
Na calça do uniforme encontrei uma chave-mestra.
O üniformanın altında gerçek bir kadın var.
És uma mulher! Debaixo daquela farda...
Hem de üniformanızla.
E de uniforme?
Her yerin boyanmasını, sınırların çizilmesini istiyorum ve evet, bugünkü üniformanız....... parlak metal olsun.
Eu quero a área limpa manicure feita e... Oh, sim, uniforme do dia será... Oh, façamos metal polido.
Kamyona dön ve SS üniformanı giy.
Vista o uniforme da SS.
Ve okul üniformanı giyeceksin.
Trata de vestir o uniforme da escola.
O nedenle, üniformanızı giyseniz iyi olur.
Assim, coloque seu uniforme.
Tekrar tören üniformanızı giymelisiniz efendim.
- Vai vestir o uniforme outra vez.
Zentropa, üniformanın sadece yeni malzeme kullanılarak hazırlanacağı kosunda hiç bir garanti veremez.
A Zentropa não garante que o tecido do seu uniforme seja todo novo.
Neden üniformanı giymedin?
Porque não está fardado?
Sizden istediğim, orada durup o sevimsiz beyaz üniformanın içinde Harvard ağzınla bana birazcık nezaket göstermen.
O que quero é que você, com o seu uniforme branco apaneleirado... e com a sua boca de Harvard, me estenda a porra da cortesia!
Bugün mahkemede "A" sınıfı üniformanızı giydiğiniz dikkatimi çekiyor.
Percebo que está a usar um belo uniforme de gala.
- Bu senin üniforman mı?
É esse o seu uniforme?
Hem üniforman nerede?
Onde está a tua farda?
Peki, üniforman nerede?
Porque não está em uniforme?
Cooper, eger üniforman olsaydi, seni hücreye atardim.
Cooper, se estivesse fardado, prendia-o.
Kaplı üniforman hiç gitmemiş, üstünde hiç pas bile yok.
E esse jarro não dá com o uniforme. Não tem ferrugem.
- Ayrıca niye onlara katılayım ki? - Fransa senin üniforman ve tozluklarından ibaret.
A França são as tuas calças caqui e as perneiras.
Yeni üniformanızı sevdim.
Na cidade só se fala disso.
Zırhın yok biliyorum üniforman üzerinde ama sevgilime asılmak senin işin değil.
Eu sei que isto não é o que chama de arsenal e tem a sua farda de soldado e tudo mas abraçar a minha miúda não faz parte do cumprimento do dever.
Giydiğiniz üniformanın sorumluluklarını unutmuyor musunuz peki?
Não se está a esquecer desse uniforme? Isso é verdade, Sr. King.
bekle alma, ceketini çıkar bana değil ona bak, mavi asker senden iki kat daha hızlı görünüyor ve şu aptal üniformanı
Não apanhes. Despe-te. Tens de olhar para ele.
- Niçin üniforman yok?
- Porque não está de uniforme?
Ne görkemli bir üniforman varmış.
Tem um bonito uniforme.
ve üniformanı düzelt, bu konuda katı kuralları var.
Cuidado com o uniforme, ele é muito severo.
Sadece bir üniforman olacak.
Tens um uniforme.
Aynı şey kalkanın ve üniforman için de geçerli.
O mesmo vale para o que ela fez ao uniforme e ao escudo.