English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Ü ] / Üniversiteye

Üniversiteye traduction Portugais

2,081 traduction parallèle
Taggarty adında New York'lu bir oda arkadaşı varmış şimdiden 17 erkekle yatmış ve üniversiteye gitmeden sayıyı 50'ye çıkarmayı umuyormuş.
Ela tem um companheiro de quarto de Nova York, Taggarty Que já dormiu com 17 homens E espera de rack de 50 antes da faculdade.
İyi bir üniversiteye, harika bir işe ve bir aileye giden yol.
Para uma boa universidade, um óptimo trabalho e uma família tua.
Hapishaneden üniversiteye başvuru gönderemiyorum.
Não querem enviar as candidaturas daqui.
- Bak, sana garip gelebilir ama Austin'e taşınmayı ve üniversiteye seninle birlikte gitmeyi düşünüyordum.
Estava a pensar que podia mudar para Austin e ir para a faculdade contigo.
Daha önce evlat edindikleri iki çocuk üniversiteye başlamış.
Tinham dois miúdos adoptivos que acabaram de ir para a faculdade.
Sen değil de ben üniversiteye gittim diye dünyayı suçlama.
Quando vais deixar de culpar o mundo por ter ido eu para a faculdade?
Vay canına, yeniden üniversiteye dönme fırsatın mı var?
Wow, vais fazer a universidade toda outra vez?
Artık benimle üniversiteye gitmek istemiyor musun?
O que é, já não queres ir para a faculdade comigo?
Ayrıca üniversiteye gittiğinde buraya dönmeyeceksin.
além do que, quando fores para a faculdade, não vais querer voltar.
Şimdi üniversiteye gidiyor.
Está na faculdade.
Lise diplomanı alırsan üniversiteye gidebilirsin.
Se fizesses o 12º. ano, podias ir para a universidade.
Sonra da üniversiteye.
Depois disso, a universidade.
Evet. Hatırladığım kadarıyla onu yapmak için bir saat uğraşmıştın ama sonraki iki gün durmadan üniversiteye gitseydim bunu yapması için birilerini tutardım diye sızlanıp durdun.
Pelo que me lembro, trabalhou nela uma hora e depois reclamando por 2 dias que se tivesse ido para a universidade poderia ter contratado alguém para fazer isso.
Sadece üniversiteye başvurmak için hazırlanırken bir yandan da iş deneyimi sahibi olmaya çalışıyorum.
Pensei mais em uma experiência de negócio, pra referências futuras.
Noel vasiyetinde Mary'e bir miktar para bıraktı. Böylece Mary üniversiteye gitmeye ve zihinsel bozukluklar üzerine okuyup arkadaşı hakkında daha fazla şey öğrenmeye karar verdi.
No seu testamento, Noel deixara a Mary algum dinheiro então ela decidiu ir para a universidade e estudar distúrbios da mente desejando aprender mais sobre o seu amigo.
Damian da aktör olmak için aynı üniversiteye gitti.
Damian também foi para lá, esperando vir a ser um Tespiano.
"Senden şunu istiyorum : Eylül'den Haziran'a birlikte olalım" bir daire kiralayalım, bir kız bulalım, üniversiteye gidelim "gönlümüzce yaşayalım" içinde hiç eşcinsellik olmasın. Lütfen, Allen "sence de iyi bir fikir değil mi?"
Aquilo que eu quero mesmo é viver contigo entre Setembro e Junho, ter uma casa, uma miúda, ir para a faculdade, ver tudo e fazer tudo, e tornar-me verdadeiramente heterossexual, por isso, Allen, por favor, pensa bem no que te digo.
II. Dünya Savaşından dönüp hemen üniversiteye kaydolan veya bir işe giren fakat savaşın kargaşası nedeniyle bir süre kurulu bir düzen kuramayanlardan bahsediyor olabilir.
Aqueles que regressaram, foram para a universidade ou foram logo trabalhar após a II Guerra Mundial, sentiam-se talvez deslocados pelo caos provocado pela guerra e não assentaram imediatamente.
Tamirciler üniversiteye gitmezler.
Os mecânicos não estão indo para a faculdade.
Baban da üniversiteye gitmedi.
Seu pai não ir à faculdade.
Tüm paramızı çılgın icatlarına harcayacak çocuklar üniversiteye gidemeyecek veya her ne yapmaları gerekiyorsa yapamayacaklar.
Ele passou todo o nosso dinheiro em suas invenções loucas e as crianças não vão para a faculdade ou ter o que precisam. O...
Michael üniversiteye başladığında içecektik.
Íamos bebê-la quando o Michael entrasse para a universidade.
Arkadaşların gibi üniversiteye gidebilir partilere katılır, kendi hayatına bakardın.
Podias estar na universidade com os teus amigos, ir a festas e pensar em ti.
Oraya yakın bir üniversiteye başlamıştı.
Ela ia para a faculdade lá perto.
Çocuğunu üniversiteye göndermek kaça mal oluyor biliyor musun?
Sabes quanto custa matricular um filho na universidade?
Bebeğini üniversiteye mi gönderiyorsun?
Vais matricular o teu bebé na universidade?
Ya da üniversiteye gitmeyi dene.
Entrar na Universidade.
Benimle üniversiteye gelemezsin.
Não podes vir para a faculdade comigo.
Kelly üniversiteye gittiğinde, ki gidecek.
Quando a Kelly for para faculdade, que vai.
Orada, üniversiteye de gidersin.
Depois, vais para a escola.
- Ben hiçbir üniversiteye gitmeyeceğim.
- Eu não vou para lado nenhum.
- İstediğin üniversiteye git.
Tu vais para a universidade que escolheres.
Annenlerin senin için seçtiği o üniversiteye git!
Vai lá para a universidade que os teus pais escolheram.
Muhtemelen şimdiye kadar üniversiteye başlamıştır.
Ele já deve ter começado as aulas na universidade.
Evinde hazırlanan çocuklar üniversiteye girişte daha başarılı oluyor.
Criança que estuda em casa inicia bem melhor na faculdade.
Florida'da üniversiteye gitmek daha güneşli olacaktır.
Fica sabendo que as faculdades na Flórida são muito mais ensolaradas.
Aptal bir üniversiteye gidip bana araba almana izin vereceğim.
Eu vou para uma universidade muito cara e deixo que me compres um carro.
Geceleri üniversiteye gideceğim.
Vou estudar para uma pós-graduação à noite.
Birlikte oynadığım kızların çoğunun spor hayatından sonraki planı biriyle tanışmak, aşık olmak, çocuk yapmak üniversiteye gitmek, bir iş bulmak falan.
A maioria das raparigas com quem jogo, quando deixam de jogar têm o plano de conhecer um tipo, amor, ter um bebé... fazer uma pós-graduação e arranjar emprego.
Kadınların üniversiteye gitmemeleri için bir neden yok.
E não há razão nenhuma para as mulheres não poderem ir para a universidade.
Taşısan da üniversiteye gitmeyeceğim.
Mesmo que mudes isto de sítio, não vou entrar na faculdade.
Niçin buradaki üniversiteye gitmiyorsun?
Porque não vais para uma faculdade mais próxima?
Ben hiç üniversiteye gitmedim.
Eu não estudei.
Jackie üniversiteye başladı.
Jackie está na faculdade.
Nick üniversiteye gidiyor ve bu akşam buz pistinde maç yapmak için eve geliyor.
O Nick anda na faculdade e vem a casa para um jogo amigável hoje, no ringue.
- Croydon'da sadece üniversiteye gittim.
- Eu só fiz a faculdade em Croydon.
Hangi üniversiteye?
Que faculdade?
- Hangi üniversiteye gittin?
Que faculdade frequentas?
Sanırım artık Fresno'da yaşıyor, ama o üniversiteye gittiğinden ve sen de dövmeyi yaptırdığından beri, onunla konuşmadım.
Acho que vive em Fresno, mas não falo com ela desde a faculdade quando você saiu para fazer a tatuagem.
Ayrıca üniversiteye gitmek istiyorsan, çalışmalarına destek vermelerini ister misin diye sormamı istediler.
E se querias que eles se ocupassem dos teus estudos, se gostarias de fazer uma carreira.
133 ameliyatın ardından, yürüyen bir mucize oldu ve üniversiteye gitme hayalini gerçekleştirdi.
Depois de 133 operações ela é um milagre vivo e realizou o seu sonho de frequentar a faculdade.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]