Ünvanını traduction Portugais
256 traduction parallèle
Sonuç olarak, şanlı eyaletimizin valisi, milis kuvvetlerinde fahri albaylık ünvanını size sunmak için beni görevlendirdi.
Para concluir, o governador do nosso glorioso estado conferiu-me a autoridade para o nomear, à frente de uma comissão,... Se foi boa para Brady
- Şey... şeyin verdiği yetkiyle... Valinin bir itirazı olmayacağından eminim. Bay Drummond, bu vesile ile size milis ordumuzun geçici fahri albaylık ünvanını veriyorum.
- Pela autoridade por mim conferida tenho a certeza de que o Sr. Governador não terá nenhuma objecção eu nomeio-o, Sr. Drummond coronel honorário temporário da milícia deste estado.
1907'de Hukuk Doktoru ünvanını aldı.
Recebeu o grau de advogado em 1907.
Kutsal babamız, başpiskoposluk ünvanını alın benden, beni sıradan bir rahip yapın.
Santo Padre, retire meu título de Arcebispo. Deixe-me ser um simples padre.
Başpiskoposluk ünvanını elinde tutacaksın. Ama şimdilik, bir manastıra kapanıp inzivaya çekileceksin.
Continuará como Arcebispo... mas agora em diante, ficará em retiro monástico.
Tuğamiral ünvanını almaya hak kazandınız, tarih, 1 Ağustos 1942.
"concedendo-lhe o posto temporário de Contra-Almirante," "a 1 de Agosto de 1942, segundo o Compêndio Naval,"
Küfre düşen ben değil,.. ... Pedro'nun tahtında oturan ve Papa ünvanını alandır.
O herege não sou eu... mas sim quem se senta no trono de Pedro... e tomou o título de Papa.
Altın Tüy Şövaliyesi ünvanınızı kaybettiniz. Güvenlik ve maliye bakanlığı görevinizi de.
Perde o seu título de Cavaleiro do Tosão de Ouro, bem como as suas funções de Ministro da Polícia e das Finanças.
Kraliçe'nin de size bildirdiği gibi Altın Tüy Şövalyesi ünvanınızı geri alıyoruz.
Tal como a Rainha vos disse, vai ser-vos retirado o título de Cavaleiro do Tosão de Ouro.
Tüm yapması gereken uzak durmak ve ünvanını korumak.
Só tem que manter-se afastado para conservar o título.
Burada yanımdaki sevgili Drusilla'ma Roma İmparatorluğu'nu Augusta ünvanını.
Por este meio, à minha adorada Drusilla... o Império Romano... e o título de Augusta.
La Motta ünvanını kaybetmek üzere. La Motta ünvanını kaybetmek üzere.
O La Motta está a perder o título que ganhou ao Marcel Cerdan.
İkisi de savaşçı, ancak üstünlük ve güç Clubber Lang da, bence Balboa'nın ünvanını geri alması oldukça zor.
São dois lutadores, a genica e a força são de Clubber Lang, e portanto há poucas hipóteses de Balboa reconquistar o titulo.
Ve hep... Mor pelerinli dük liderlik ünvanını kazanırdı
Mais uma vez, o Duque do Robe Púrpura é o vencedor do título.
Kardeşini öldürdün ve ünvanını, sahip olduklarını çaldın.
Assassinastes vosso irmão e roubastes-Ihe o título!
Uçuş lideri ünvanını tam üç kez kaybettin.
Perdeu o posto de chefe de parelha por três vezes.
"Don Christopher Colombus" ünvanını almak ve bu ünvanı, ileride vârislerine bırakabilme hakkını istiyor.
E que recebesse o título de Dom Cristóvão Colombo, sendo este perpetuado aos seus descendentes.
3 silaşhörler ünvanını aldılar.
Foram chamados de "Os Três Mosqueteiros".
Ali de Foreman'dan ünvanını aynı şekilde kapmıştı.
Foi assim que Ali tirou o título ao Foreman.
Sürgünden sonra, Majestelerine düşes tarafından gösterilen hizmetten ötürü ünvanın sağladığı eşsiz ayrıcalıklar erkeklere olduğu kadar, ailenin kadınlarına da bahşedilmişti.
Mais tarde, por serviços prestados a Sua Majestade pela Duquesa. O título era herdado tanto pela linhagem feminina como pela masculina.
Ardında yasını tutacak pek az D'Ascoyne kalmıştı kısacık bir süreliğine 9. Chalfont dükü olabilen işverenim ünvanı aldığını duymasının ardından geçirdiği şokla aramızdan ayrılmıştı.
Restavam poucos D'Ascoyne, uma vez que o meu patrão, Duque por pouco tempo, morreu de choque, quando soube que herdara o título.
Gösterdiğin erdemli sadakat ve yaptığın onurlu ve olağan üstü başarı dikkate alınarak, verilen bu onurun kanıtı olarak, verilen bu onurun kanıtı olarak... her zaman iyi ve sadık bir vatandaşın parçası olarak, sana kraliyet şövalyesi ünvanı veriyorum toprağın savunucusu, tacın koruyucusu,
Considerando a sua fidelidade demonstrada e as façanhas honrosas que realizou, tendo provado o seu valor... Mas, Sire, eu... sempre pronto a sofrer por essa lealdade, eu sagro-o cavaleiro do reino, defensor da terra, protector da coroa, e consorte da Princesa Gwendolyn, a bela.
Warlock'a gelmek, marshal olmak, bir araba kowboyu çekinmeden öldürmek koruyucu ünvanı almak, sonra bizim sizi öldürmemiz, sonra başka bir marshal'ın gelmesi ve onun daha çok adam öldürmesi, ve böylece...
A vila de Warlock designa um marechal, ele mata um grupo inteiro de nós, cowboys, que nomeamos reguladores e matamo-Io, e a vila arranja outro marechal que mata mais cowboys, e nós nomeamos...
Bu ünvanın kullanımı müvekkilim hakkında ön yargı yaratacaktır.
O uso desse título prejudica o meu cliente.
Senin mesleki ünvanın onların sana güvenmesine sebep oldu.
O seu grau profissional fê-las sentirem-se seguras.
Biliyorum, şu anda söyleyeceklerim İmparator Titus ile Kraliçe Berenice'nin aşkından gelen sizi pek etkilemeyecektir. Ama Sedàra'lar da soylu bir aile Majesteleri 4. Ferdinand'ın verdiği ünvan sayesinde.
Sei que o que vou dizer pode não ter qualquer efeito sobre o senhor, que descende do Imperador Tito e da Rainha Berenice, mas os Sedaras também são nobres, o Rei Ferdinando IV concedeu-nos um titulo...
Bir şeref ünvanı, süsleme gibi yada... Senato, krallığın en yetkili yasama meclisidir.
E um titulo de honra, como uma decoração... 0 Senado é a Câmara Alta do Reino.
Yeni ünvanın dilini yutmana mı sebep oldu yoksa?
Perdeu a fala?
İtalya Grand Prix'sinin galibi Pete Aron podyumda ve artık dünya şampiyonluğu ünvanın sahibi.
Pete Aron é felicitado como vencedor do Grande Prémio de Itália. ... e isto dá-lhe o Campeonato do Mundo de Condutores.
Bu Londra'daki Armada Heyetimize Bleuchamp'ın ünvan iddiasını araştırmak talebiyle gönderilen mektubun bir fotostat kopyası.
Isto é uma cópia da carta para o nosso Colégio de Armas na baixa de Londres com o pedido de estabelecerem a legitimidade de Bleuchamp ao título.
Siz Kraliçeyi basacaksınız ve herşeyimi geri vereceksiniz. Yetkilerimi, ünvanımı, paramı, altın tüyümü, herşeyimi!
Agora, vai repudiar a Rainha e devolver-me tudo : os meus privilégios, as minhas funções, o meu dinheiro, o meu Tosão de Ouro, tudo.
Ortağımı zerafetle ve onu kendinden geçiren gelecekteki ünvanıyla selamladınız.
Meu companheiro saudais com tanta graça e profecia que ele parece comovido.
Hiçbir şey insanların bu kadar hoşuna gitmez : Apollo Creed yerel.. .. bir boksöre ülkenin en büyük gününde dünya ünvanı şansı veriyor.
Vão adorar que o apollo Creed dê a um rapaz daqui uma oportunidade de conquistar o título no aniversário deste país.
Ama sen, sen ünvan fırsatı yakaladın.
Mas foste tu quem teve a oportunidade.s
Burada... bilmiyorum, dünyanın en büyük ünvanı bu.
No... não sei, o maior título do mundo.
Bir ünvan maçı ayarlayacaklar. ama, onların kuklası olacaksın.
Tens hipótese de chegar ao campeonato mas tens de perder um combate.
Biz dünyanın en büyük ünvanına sahip olduk.
Tivemos o maior titulo do mundo, meu.
Denis Eton-Hogg, Polymer Plaklarının başkanı, şövalye ünvanı aldı geçenlerde.
Denis Eton-Hogg, presidente da Polymer Records... recebeu recentemente o título de cavaleiro.
Şövalyelik ünvanı almasının arkasında ne gibi durumlar var?
Quais foram as circunstâncias á volta deste acontecimento?
Vietnam'da müthiş bir ünvanın var.
Adquiriste uma reputação enorme no Vietname.
O herif karısının radyumu keşfetme ünvanını almasına izin verdi.
Nem por isso.
Sayın müşavir, Galaksiler arası konsey'den... Terracor'a kadar bir ünvan zinciri kurmaya çabaladığımı anlayabiliyorsunuzdur.
Bem, conselheiro, você sabe que preciso estabilizar a cadeia de controle desde o Concelho Intergaláctico de Terracor.
Ve şimdi huzurlarınızda son sınıfta "birkaç beden büyümeye en müsait" ünvanı almış, adı Lillian olmasa erkek olacak olan Lillian Oglethorpe.
E agora, aqui está ela, a mulher mais votada pela sua classe de liceu "mais provável de subir o numero de vestido," uma mulher que seria um homem se o seu nome não fosse Lillian,
Bana arabanı vermeme nedenin bir işimin ve ünvanımın olması ve onu yapmam gerekliliği, değil mi?
Ou seja, não me dás o carro, porque tenho um trabalho a cujas normas tenho de corresponder. - Compreendi bem? - Exacto.
Başka ünvan maçı mı kazandın?
Você já pode ser outro fique aqui até se resolver, Caubói.
Komut bölümündeki bilgisayarda onun ünvan maçlarının verisine sahibiz ama onun Ryu'yla bir bağlantısı olduğunu hiç düşünmedim.
... sobre ele e suas lutas. Mas não mencionou nada em relação ao Ryu. Tem alguma conexão?
Bu topraklar ve bu ünvan, senden önceki 16'sı kılıçlarını gereksiz kuşanmadıkları için, sana geçti.
Os 16 que te precederam negaram-te título e terras porque não lutaram.
Siz, bu ülkenin insanlarının, size ünvan vermek için var olduklarını düşünüyorsunuz.
Vocês pensam que os escoceses existem para vos dar posição social.
Karşılığında, size ünvan, toprak ve bizzat getirdiğim bu bir sandık dolusu altını ihsan ediyor.
Em troca concede-vos um título, terras e este cofre com ouro que vos ofereço pessoalmente.
- Moms Mabley? - Ve kim derdi ki bu büyüleyici siyahi kadın, bir gün benimle aynı ünvanı paylaşacaktı?
Quem diria que essa sedutorazinha partilharia um título comigo?
Bu şampiyonanın 72. deliğine geldik... bu üç kişi, Turnuva Şampiyonluğu ünvanı için savaşıyor.
Chegámos ao buraco 72 deste campeonato... com 3 homens a baterem-se pelo título de campeões.