Üstat traduction Portugais
176 traduction parallèle
- Çok iyiyim üstat.
- Muito bem, tespiano.
Hoş geldin üstat.
Bem-vindo, tespiano.
- Ayağa kalkabilirsin üstat.
- De pé, tespiano.
Merhaba, üstat.
Olá, como está o Senhor?
Usta bir hırsız, bir üstat, ve harika bir adam.
Ele é um ladrão mestre, e um grande homem.
Mucize, üstat meşhur konuşmasını unuttu.
- Milagre, não houve o lema.
Bu onun uzmanlık alanıydı. Bir üstat.
Era a sua natureza.
Affedersin üstat.
Desculpa, meu velho.
- Evet üstat, biliyorum.
- Sim, meu velho, eu sei.
Bu akşam iyi oyun çıkardın üstat.
Bela actuaçäo esta noite, meu velho.
Bu da ünlü Saray Bestecisi üstat Salieri.
E... o nosso ilustre Compositor da Corte Maestro Salieri.
Susun, bir üstat geliyor ve galiba neden behsettiğimi de biliyorsunuz!
Silêncio, vem ai uma com rapidez e acho que sabes do que estou a falar!
Sıra senin gösteride, üstat.
Faz favor...
Söyleyin, üstat.
Diga, Mestre...
O Lezama, büyük üstat.
É Lezama, o maestro.
... üstat tarafından bir şiir ödüIüyIe mükafatIandırıIdı. "
"... recebe o prémio de poesia dado pelo Mestre. "
Güvendiği yardımcısı Alfa-5'in de yardımı ile büyük üstat altı muhteşem genç bulur ve onlara insan üstü bir savaş gücü verir.
Com a ajuda do seu fiel assistente, Alpha 5, o nobre mestre procurou seis adolescente extraordinários e deu-lhes o poder de se transformarem numa força de combate sobre-humana.
Beş yaşımdayken bir üstat tarafından eğitildim.
Desde os 5 anos, tomei lições com um mestre.
- Sen kimsin üstat?
- Senhor! - Quem és tu, rapaz?
Elektrikli çekiciniz üstat.
O seu martelo eléctrico, maestro?
Hadi kopalım üstat.
Vamos lá, matador.
İyi olabilirsin ama asla üstat kadar iyi olamazsın.
Podes ser bom, mas nunca serás como o Mestre.
- Hayır, üstat Bra'tac.
Não, Mestre Bra'tac. O Rya'c tem razão.
O bir üstat.
Ele é um mestre no jogo.
Ya üstat? O ne dedi?
Porque é que ele não pode assistir?
Küçük üstat, kendini ve diğerlerini korumak için yeteneklerini kullan.
Pequeno mestre, usa as tuas habilidades para te protegeres a ti e aos outros.
Doğru, Kato bir üstat!
Certo, o Kato é um nível!
Dün gece olağanüstüydün üstat.
Ontem à noite foi incrível, guru.
Hadi bakalım üstat.
Música, maestro.
Kadehlerimizi kaldırıp yeni dostumuz ve şampiyonumuz cesur üstat Geoffrey Tipps'e bizi, kökeni bilinmeyen suikasttan kurtarmasının şerefine içelim.
Master Geoffrey Tipps, que, com grande coragem, salvou-nos de uma tentativa de assassinato de procedência desconhecida.
Ona üstat Zee diyorlar.
Chama-lhe Mestre Zee.
Dünyanın her yerinden üstat Zee'nin ayağında çalışmak için öğrenciler gelir.
Alunos de todo o mundo vêm estudar com o Mestre Zee.
- İki elmalı martini, üstat.
- Dois martinis de maça, governador.
Büyük üstat ve üç seneşö Kâse'nin asli muhafızları olarak bir araya gelirler.
O Grande Mestre e os três senescais... Obrigado, Remy.
Tamam üstat, hadi, götürelim onu buradan.
Muito bem, maestro, vamos tirá-lo daqui.
Eğer sen çok çalışıyorsan, bu üstat sanatını daha iyi icra etsin diye oluyor.
Se és tu que trabalha demasiado, és o maestro... é para o bem da sua música
- Degas yaşlı bir üstat mı?
- O Degas é um velho mestre?
Ben gözlerimle gördüğüm kanıtlara inanırım, genç üstat.
Eu acredito nas evidências dos meus olhos, jovem mestre.
Aynen öyle ok kafalı üstat.
É isso mesmo, Mestre Cabeça de Seta.
Evet. Ve ne yazık ki kör olmasından dolayı asla gerçek bir üstat olamayacağını düşünüyorum.
Infelizmente, por causa do facto de ser cega, não acho que alguma vez se vá tornar uma verdadeira mestre.
Aferin, üstat.
Boa, campeão.
Sakar bir üstat gibi sürüyorsun!
Estás a guiar como um profissional que comete imensos erros.
Ancak üstat bundan memnun olmayacaktır. Bundan emin olabilirsin.
Mas o Grande Mestre não ficará satisfeito, podes ter a certeza disso.
İyi kurtardın üstat.
Bonita entrada, chefe.
Bir adam eksiksin üstat.
Estás sem um jogador, "Mad Ace".
Meyhaba, üstat.
Viva, governador.
Selam, üstat.
Olá, jeitoso!
Bir şekilde, bir adama "üstat" deyince, her istediğini yapacağını düşünüyor.
Ela também acha que, se chamar a um homem "jeitoso" ele faz qualquer coisa por ela.
- Hem efendi hem üstat!
- O senhor e o Mestre!
- Sen söyle, üstat.
- Diga-me você, campeão.
Öne çıkın, üstat Geoffrey.
Avança, Master Geoffrey.