English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Ü ] / Üstesinden

Üstesinden traduction Portugais

3,922 traduction parallèle
Bunun o ya da bu şekilde üstesinden gelmeliyiz. - Peki ya Juliette?
E vamos ter de lidar com isso de algum modo.
Dediğim gibi, üstesinden gelemeyeceğim bir şey yok.
É como eu disse, não é nada com que eu não consiga lidar.
Soruşturmanın üstesinden nasıl geleceğini bilmek istiyorum.
Quero saber exactamente como ele vai tratar dessa investigação.
Belgede büyük bir üzüntü içinde olduğu ve baskının üstesinden gelemediği yazıyor.
O relatório diz que sofria pelo luto e não aguentava a pressão.
Nasıl üstesinden geliyorsun?
Como é que consegues superá-lo?
Şu çılgın fırtınanın üstesinden gelmene sevindim. Tam da etkinliğe denk geldi.
Fico feliz que tenhas passado aquela tempestade, a tempo para a ocasião.
Kendiminkinin üstesinden geldim.
Eu fui até o fim com a minha parte.
Seninde seninkinin üstesinden geleceğine eminim.
Tenha a certeza que irá até o fim com a sua.
Bunun üstesinden gelmek için takım çalışması gerekiyor.
Vou precisar de equipas a trabalhar por turnos para ver tudo.
İşte bizim yöntemimiz reddedilmenin ve kaybetmenin üstesinden gelmeyi öğretmek.
Essa é a nossa forma de aprender a lidar com a perda - e com a rejeição.
Bu işin üstesinden gelmek için çok fazla plan yapıldı,... çok fazla kaynak harcandı ve de çok fazla diplomasi gerekti.
Tomou muito planeamento, muitos recursos, e muita diplomacia.
Hayatım boyunca, her şeyin üstesinden gelebileceğimi düşündüm.
Durante toda a minha vida, pensei que aguentava tudo.
- Bu işin üstesinden gelemezsin.
- Não podes entrar nisto.
Hadi devam edelim. Bu işin üstesinden geleceğiz.
Vamos superar isto e...
Kavga ettiniz. Kendini korumak için tabancasını çekti, Ama onun üstesinden gelmeyi başardın.
Vocês lutaram, ela pegou na arma para se proteger, mas foi você que a usou contra ela.
Grissom'la ayrılmasının üstesinden gelmeye çalışıyor olmalı ve bu konuda kimseyle konuşmuyor.
Ela deve estar a sofrer com a separação do Grissom e não diz nada, sabes?
Sorun çözmek senin işin olacak bir de. Başkana düzenlenen suikast girişiminin artçı sarsıntılarının üstesinden gelmekle meşguldüm Hollis.
Estive ocupada com a crise após o atentado ao Presidente.
Zor oluyor ama bence üstesinden gelecekler.
Como lidam com a sua deficiência? Tem sido difícil, mas vão ultrapassar isso.
Regina'nın üstesinden gelebilecek sadece bir kişi var.
Prometo. Só há uma pessoa que consegue subjugar a Regina.
Bütün haline gelerek, Onlara karşı koyabiliriz. Ve bu engellerin üstesinden geliriz.
Com uma vontade conjunta, podemos enfrentar e superar esses desafios.
Eğer bunun bile üstesinden gelemezsen, Nasıl çavuş olduğunu bilmiyorum!
Se não sabes lidar com isto, como chegaste a sargento!
Artık olayların üstesinden rahatça gelebilirsin.
Agora já consegues lidar melhor com as coisas.
Ve dünyanın geri kalanı yok oluncaya kadar, eğer birlikte olursak, her şeyin üstesinden gelebiliriz.
E, para onde quer que o resto do mundo vá, se estivermos juntos, podemos ultrapassar qualquer coisa.
İnsan zihninin, süregelen düşmanlık ve öfkenin üstesinden gelişinin gücüne tanıklık etmek üzereyiz.
Estamos prestes a presenciar o poder da mente humana a ultrapassar anos de hostilidade e raiva.
Bir kez daha zavallı Elena vampir olmanın üstesinden gelemedi diye bu tedaviyi aramak uğruna herkesin hayatı tehlikede.
E, mais uma vez, todos arriscam a vida por esta cura porque a pobre Elena não aguenta ser um vampiro.
Bu sorunun üstesinden gelemez o. Ben olmadan gelemez.
Ela não consegue ultrapassar isto.
Bu sorunun üstesinden gelebiliriz.
Podemos lidar com isso, eu estou a lidar.
Dick, ikimiz de hatalar yaptık ve ikimiz de bunun üstesinden gelmeliyiz.
Dick, ambos cometemos erros, e ambos precisamos de superar isso.
Gallagherlar ne olursa olsun üstesinden gelirler, haksız mıyım?
Os Gallaghers são sobreviventes, certo?
Bunun üstesinden gelebiliriz.
Nós podemos fazer isso.
Bu durumun üstesinden gelmeyi istediğinizi biliyorum.
Talvez alguém esteja ansioso para um final deste.
Eğer birlikte olursak, her şeyin üstesinden gelebiliriz.
Se estivermos juntos, podemos ultrapassar qualquer coisa.
Aynı cinsten hoşlanmanın üstesinden gelmeye çalışmanın en popüler sebebi homoseksüellikleri yüzünden aileleri ya da sevdikleri kişi tarafından reddedilenlerin kabul görmek istemeleri olmuştur.
O motivo mais popular para tentar superar a atração pelo mesmo sexo, é a necessidade de aceitação dos pais ou do ente querido, que rejeitou o indivíduo por causa da sua homossexualidade.
Ben sadece üstesinden gelmek istiyorum, değil mi baba?
Estou a tentar lidar. Não é, pai?
Bu üstesinden gelmek değil.
Isto não é lidar.
Bu işin üstesinden gelebilirsin. Ben boksörlerle meşgulum.
Tu tratas dos negócios, e eu trato dos lutadores.
Henri her zaman üstesinden gelir.
O Henri consegue sempre.
İki iki çılgın bunun üstesinden gelebilirsiniz. Senin şu olayınla ilgili bir şey var mı bakacağım.
Vocês tratem disso, eu vou investigar este teu caso.
Burada olmam gerekiyor. Acının üstesinden işimi yaparak geleceğim.
Preciso de estar no terreno, de lutar contra a dor, não é?
Bunun üstesinden gelemez.
Ele não consegue lidar com isso.
Eddie'nin gözü önünde beynini uçurmasının üstesinden geldi, değil mi?
Conseguiste ver o Eddie a explodir a cabeça, não foi?
Bunun üstesinden gelebiliriz.
Nós resolvemos.
4 başlıklı adam işte. Birkaç nefsi müdafaa dersinin üstesinden gelemeyeceği bir şey değil.
Apenas quatro homens encapuzados, nada que umas aulas de auto-defesa não resolvam.
Bak adamım, bu işin üstesinden geleceğiz ve bir daha hiçbir şey için endişe etmek zorunda kalmayacağız.
Olha, meu, depois depois de fazeres este trabalho, Não precisas de te preocupar com mais nada.
Sanırım çekici bir Beemer gibi üstesinden gelemedi. *
Acho que não manobra o trator tão bem como o BMW.
Kıdemli saha ajanı olayının üstesinden gelmek için çalışmalısın.
Devias vencer o agente sênior no trabalho.
Formu yerinde ve güçlü biri ki bu da kurbanlarının üstesinden gelebilmesini açıklıyor.
Quando era criança, frequentou o centro comunitário. É atlético e poderoso, o que explica a sua capacidade de dominar as vítimas da agressão.
Kendi mağduriyetiyle gereğince baş edemediği gerçeğinden dolayı madde kullanımının bir çeşit üstesinden gelme mekanizması olduğu söylenir.
O abuso de substâncias é um mecanismo de defesa pelo facto de não ter superado o abuso que sofreu.
Üç yıl önceydi ve üstesinden geldim.
Foi há três anos. Já superei isso.
- Bu işin üstesinden gelemeyecekler.
Eles não vão ter problemas com isso.
Bunun üstesinden nasıl gelecektiniz?
Como é que iam resolver isso?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]