Üzülmek traduction Portugais
116 traduction parallèle
Çok üzülmek ne demek?
Muito arrependido?
Daha üzülmek istersen bu şarkısını izle.
Se quer irritar-se, veja o numero dela.
Şimdi üzülmek neymiş anlarsın.
Farei com que te arrependas.
Ve artık üzülmek yok, lütfen.
E não te preocupes mais, por favor.
Artık üzülmek yok.
Não me preocupo mais.
Onlara üzülmek ya da acımak imkansızdı. Çünkü arkadaşlarımıza neler yaptıklarını biliyorduk.
Era impossível ter pena deles, pois sabíamos o que tinham feito aos nossos rapazes.
Senin için üzülmek mi?
Que tenha pena de vós? Que chore por vós?
Onun için üzülmek zorunda değilsin... Dünyadaki diğer bütün kedileri korumalısın.
Façamos de conta que este gato sofre de comunismo.
Artık üzülmek için çok geç.
De nada vos servem os lamentos agora.
Ben üzülmek istiyorum!
Eu quero que me magoem!
Bence bu yüzden üzülmek aptalca.
Digo, pensa nisso como se estivesses vivo no caixão.
Birine üzülmek için onu tanımak gerekmez.
Não é preciso conhecermos alguém para ficarmos tristes.
Bu olanlara üzülmek için yaşayalım.
Vamos viver para nos arrependermos?
İçerek oturmak ve kendin için üzülmek istiyorsun.
Queres ficar aí sentado a beber e cheio de pena de ti próprio.
Benim için üzülmek onu yumuşatmıştı.
Sentir pena de mim, amaciou-a.
Bu iş bittiğinde, üzülmek için hepimizin fazlasıyla zamanı olacak.
Quando isso acabar, todos nós teremos muitas coisas dolorosas para fazer.
- Ve halime üzülmek için.
- E ter pena de mim próprio.
Ne, mesela üzülmek gibi mi?
Como? Ficamos arreliados?
Benim de üzülmek için sebeplerim var.
Eu também tenho razões de tristeza.
Korkunç bir olay, ben de farkındayım ve üzülmek hakkın ama annen de olaya dâhil olduğu için bir miktar daha fazla kişisel alıp almadığını merak ediyorum.
Sei que foi um crime terrível. E tens todo o direito de estar perturbada. Mas será que não te estás a deixar levar, pessoalmente, por causa da tua mãe estar envolvida?
Kendine üzülmek için zaman yok.
Não é hora de sentir pena de si mesmo.
Tam değil, aslında üzülmek istemiyorum.
Não, só não precisava de ser tão triste.
Sana üzülmek ne demekmiş söyleyeyim, tamam mı?
Deixa-me dizer-te o que é lamentar, está bem?
Herşeyini şu basketbol işine adıyorsun biliyorum ama işe yaramazsa, üzülmek yok.
Eu sei que vocês estão todos nesta coisa de basketball, mas se não funciona, não insistas.
Bu tür bir kayba uğradığın zaman üzülmek için yeterince zaman istemen çok önemli.
É importante quando sofremos uma perda dessa natureza... tirar um tempo adequado para o pesar.
Bence üzülmek ve sinemaya gitmek için bir gün iznimiz daha olmalıydı.
Pensava que íamos ter o dia para nos lamentarmos e ir ao cinema.
Geriye sadece hayatının geri kalanı için üzülmek kalıyor!
Depois só tens o resto da vida para te preocupares.
Korkarsın, üzülürsün... ya da heyecanlanırsın fakat korkmak, üzülmek... heyecanlanmamak istediğinde, tüm bu duyguları beyninin... gerisine atarsın.
Sabes como quando estás... assustado... ou preocupado ou nervoso, mas não queres estar assustado... ou preocupado ou nervoso, por isso empurras isso para o fundo da tua mente.
Çok sıkı çalışmaktan dünyanın durumuna üzülmek için yorgun oluyorum.
Com tanto trabalho, estou cansada para me preocupar com o mundo.
Bu üzülmek için bir sebep değil mi?
Isto não é uma razão para ficar chateado?
Ama üzülmek gereksiz.
Mas em compensação.
Çünkü bir gün, artık senin onaylamamana incinmek veya üzülmek yerine eğlenmeye karar verdim. Komik bulmaya.
Um dia, decidi que, em vez de ficar magoada... pela tua desaprovação, prefiro divertir-me, achar engraçado.
Jake, üzülmek yanlış bir şey değil.
Jake, não faz mal estares triste, pelo que me disseram.
Sana üzülmek dışında pek sorun yok.
Estou bem, excepto pelo facto de me ralar contigo.
İnanın bana efendim. O gemide ben olsaydım üzülmek yerine, batmamak için çaba gösterirdim.
Creia-me, senhor, se eu tivesse o mesmo proplema a maior parte de minha aflição dependeria de minhas esperanças sobre o futuro.
Kendin için üzülmek şimdilik işe yarayabilir, ama seni merdivenlerin üstünden uçurmaz.
Teres pena de ti mesma pode resultar agora, mas não te fará subir escadas.
Yani, üzülmek çok zor gelse bile sence üzülmemek daha da zor olmaz mıydı?
Por muito que custe sentir tristeza não será mais difícil não sentir?
Ama gözyaşları ve üzülmek neye yarar?
'Mas não há razão para lágrimas ou tristeza'
Ama üzülmek için çok meşguldüm.
Mas estava demasiado ocupada para me preocupar.
Boşu boşuna üzülmek istemiyorum.
Só não quero ter pena deste pulha.
Böylesine altüst olmak, üzülmek, tırlatmak yüzde yüz normal.
É 100 % normal sentires-te alterada, triste, enlouquecida! ...
Önemli olan üzülmek değildir.
Não é por te arrependeres por alguma coisa.
Hayır, üzülmek gibi.
Significa irritação.
Yani bu çocuğa üzülmek yanlış öyle mi?
É errado ter pena deste rapaz?
Bu hayatımızda olan şeylere üzülmek zorunda olmadığımız son zamanlar.
É a última vez em que podemos andar despreocupados.
Ama kendi hayatımı yaşamak ve bu yüzden üzülmek istemiyorum.
Apenas quero viver a minha vida e não me sentir mal com isso.
Ne olursa olsun üzülmek yok, tamam mı?
Não me guardes rancor, de acordo, porque eu...
Senin için üzülmek istemiyorum.
Não quero sentir pena de si.
Birisi için üzülmek mi istiyorsun?
Você quer se sentir pena de alguém? .
İşin iyi tarafı üzülmek zorunda değiliz.
É a boa notícia.
Benim için üzülmek zorunda değilsin.
Não tens de ter pena de mim.