Üçüncü traduction Portugais
6,834 traduction parallèle
ikinci olarak, birbirimizi üçüncü tekil şahısı ile çağırmayalım.
Segundo, não vamos referir-nos a nós próprios na terceira pessoa.
- Bu hafta bu üçüncü..
- Estás bem? - Estou sempre a dizer para ires devagar.
Bu hafta sizi üçüncü kez arıyorum efendim.
Esta é a terceira vez que lhe ligo esta semana, senhor.
Efendim, bu benim dört yıldır üçüncü sevkiyatım.
Senhor, é que esta é a minha terceira mobilização em quatro anos.
Seni takdim edeceğim ve üçüncü kısma geldiğinde sözü "annelerin sesine" bırakacaksın.
Eu apresento-te e, quando te aproximares do final, passas a palavra à voz das mães.
Ben üçüncü kattaydım.
Eu estava no 3º andar.
Onun üçüncü gününde tutuldum.
Peguei-a ao colo quando tinha três dias.
Olur da üçüncü kez karşılaşırsak, bil ki birileri seni öldürmemi istiyordur.
Se acontecer uma terceira vez, é porque alguém me mandou matar-te.
Hepsini üçüncü tekil şahıs kullanarak yazmış.
Está todo na terceira pessoa.
Olur da üçüncü kez karşılaşırsak, bil ki birileri seni öldürmemi istiyordur.
Se nos encontrarmos outra vez, é porque mandaram matar-te. O que querem eles?
Ve üçüncü tekrar parçasında, karşıdaki bir kızı fark etmiştim.
E, durante o terceiro encore, reparei numa rapariga, no outro lado da sala.
Sen gidip Hamlet'e devam et. Birinci perde, üçüncü sahneye çalış.
Porque não continuas com o Hamlet?
Bu komik. Çünkü bunu üçüncü sloganınız olarak seçmişsiniz.
Engraçado, pois colocou-o em 3º, de acordo com o seu "slogan".
Ve Shelton'ın duyduğu üçüncü kişiydi.
O Shelton deve ter ouvido uma terceira pessoa.
Donnie ve Shelby buraya geldiğinde, dolapta saklanan üçüncü bir kişi vardı.
Quando o Donnie e a Shelby apareceram, havia alguém escondido no armário.
Shelby öldü ve Donnie kendinde değildi, ve üçüncü kişi kim bilmiyoruz.
A Shelby está morta e o Donnie inconsciente, e, não sabemos quem é a 3ª pessoa.
Gates üçüncü kez boşandı biliyor muydun?
O Gates já se casou três vezes.
Tek bildiğim üçüncü biradan sonra dördüncü biranın geldiğidir.
Às 3 cervejas não sei, eu cá gosto de chegar à quarta.
- Pak, üçüncü ekibin yardıma ihtiyacı var.
Senhor, o 1º pelotão está encurralado.
- Bir saat içindeki üçüncü viskin bu.
É o teu terceiro whiskey numa hora.
İkinci el uzay mekiği, üçüncü el astronotlar.
Vaivém espacial em segunda mão, astronautas de terceira.
Bazı araştırmalar üçüncü şahıs hakkında olumsuz tutum paylaşmanın iki arkadaş arasında güçlü bir bağ oluşturabileceğini gösteriyor.
Sabes, há alguma pesquisa que indica que partilhar atitudes negativas sobre um terceiro elemento pode ser uma poderosa força de união entre dois amigos.
Önemli olan senin yanında olmam böylece karşılıklı bu hoşnutsuz üçüncü şahsı kötüleyebiliriz.
O importante é que estou aqui para ti, para podermos queixar-nos mutuamente sobre este terceiro elemento desagradável.
Ve bana üçüncü bir torunum olduğunu söylemeyi hiç düşünmediniz mi?
- Sim. - E nunca se lembrou de me contar - que tenho uma terceira neta.
Hatırlatayım, üçüncü olan Griffith Park Quidditch takımının arayıcı, vurucu, yakalayıcı ve sucu çocuğuyla konuşuyorsun.
Permite-me lembrar-te que estás falando com o apanhador, o batedor, o avançado e o gajo da água da equipa que ficou em terceiro lugar no Quadribol do Parque Griffith.
Sanırsın çizgi roman dükkânı değil de üçüncü küçük domuzun evindeki partidesin.
Isto é uma loja de banda desenhada ou é uma rave na casa do terceiro Porquinho?
Kendisinden üçüncü tekil şahıs olarak söz eden biri olup çıkacağım.
Talvez me torne num daqueles tipos que fala consigo mesmo na terceira pessoa.
Allen üçüncü sayı için çizgide.
Allen na linha para completar a jogada de três pontos.
Neden üçüncü bir kapı istiyorsun?
Quer a porta número três porquê?
- Bu üçüncü kurban.
Esta é a terceira vítima.
Bu ay üçüncü ceset ve hala hiçbirinin kimliği belli değil.
Isto eleva a contagem de corpos para 3 este mês e todos sem identificação.
Kafaları ikinci ve üçüncü omur arasından tek ve temiz bir darbeyle kesmiş.
A decapitação foi rápida, limpa, entre a segunda e a terceira vértebras.
- Yapamam. Kanıtım yok. Üstü kapalıydı ve üçüncü şahıs konuşmasıydı.
Foi vago, e foi uma conversa com outra entidade.
Var olmayan bir kapıda üçüncü boyutu tekrar geri getiremezler.
Eles não poderão restaurar as três dimensões através de uma porta que nunca existiu.
Amerikan doları olacak, üçüncü şahıs adına açılacak bir hesaba.
Tem de ser em dólares americanos, na conta de um terceiro.
Şu anda çözmemiz gereken üçüncü bir liste var.
Agora temos que descodificar outro terço desta lista.
Bize üçüncü Cipher anahtarını ver.
Dá-nos a terceira Chave Cifra.
Meredith, kim bize üçüncü Cipher anahtarını vermeni istemiyor?
Meredith, quem não quer que nos digas a terceira Chave Cifra?
Ya üçüncü anahtar ölmüş biri değil de...
E se a terceira chave é alguém que não esteja morto...
Stiles, lütfen bana üçüncü gözü olan bir adamın psişik sezgisinden daha sağlam bir doğrulama yapmam için biraz daha zaman ver!
Stiles, por favor. Dá-me só algum tempo para verificar algo ligeiramente mais concreto que uma visão psiquica de um tipo com um terceiro olho!
Sabahtan beri bu üçüncü devriye.
É a 3ª patrulha, desde o amanhecer.
Kraliçe'nin altınları sarayın üçüncü katında.
A Rainha tinha o ouro no terceiro andar do palácio,
Bu bilet üçüncü sınıf efendim.
É um bilhete de terceira classe, senhor.
Bunları ikinci, üçüncü ağızdan duydum.
Tenho ouvido falar deles, de diversas fontes.
Bu üçüncü dünya ülkesi çöplüğünün her yerinde bağlantılarım var.
Eu tenho este aterro de terceiro mundo todo sobre escuta.
Kendinden üçüncü şahıs olarak mı bahsettin sen?
Acabaste de falar de ti na terceira pessoa?
Bunu rapor etmek için, şu andan itibaren ikinci yılın üçüncü çeyreğine kadar vaktim var. Mecbur kalırsam, ederim.
Eu tenho dois anos para relatar aquele dinheiro, e se precisar, relato.
Alicia, Valerie Jarrett üçüncü hatta.
Alicia, a Valerie Jarrett está na linha 3.
- Valerie Jarrett üçüncü hatta.
O quê? - Uma Valerie Jarrett, na linha 3, para ti.
- Para onun için üçüncü sırada.
O dinheiro aparece em 3.º lugar na lista dele.
İki üçüncü sınıf öğrencisine karşı hırs yaptım.
Foi contra dois juniores.