Üşüyor traduction Portugais
110 traduction parallèle
Kafan mı üşüyor?
Tens frio na cabeça?
Kaldırımda ayaklarım üşüyor.
Se espero muito na calçada, se me esfriam os pés.
- Başın mı üşüyor?
- Tem frio na cabeça?
Biraz üşüyor.
Ele está com frio.
- Başınız mı üşüyor?
- Tem frio na cabeça?
- Steve üşüyor.
- O Steve tem frio.
- Hâlâ üşüyor musun?
- Você ainda está com frio?
Siz de üşüyor musunuz?
Não sentem frio?
Hasta üşüyor, doktor terliyor.
O paciente está frio e o médico está a suar.
Başın mı üşüyor?
Tem frio na cabeça?
Ateşinin başında bile üşüyor... herşeyi yeni bakanının ellerine teslim etmiş.
Ele treme no frio agora. E deixa tudo nas mãos de seu novo ministro :
- Hâlâ üşüyor musun?
Ainda tem frio?
Ayakların mı üşüyor?
Estás com medo?
Geri kalan nüfus zayıf, aç ve üşüyor.
A RESTANTE POPULAÇÃO ESTÁ FRACA, COM FRIO E ESFOMEADA.
Amiral üşüyor musunuz?
Quer uma manta?
- Wallace, üşüyor musun?
- Wallace, está com frio?
Ve eğer hala üşüyor olursan seni kemerle boydan boya kalorifere bağlarım.
E se continuares com frio, posso atar-te á grelha do aquecedor.
Port, üşüyor musun?
Estás com frio, Port?
- Ayaklarım üşüyor.
- Tenho os pés frios.
Aynı yemeklerle besleniyor aynı silahlarla yaralanıyor aynı hastalıklara yakalanıp, aynı ilaçlarla iyileşiyor aynı kışta üşüyor, aynı yazda terlemiyorlar mı tıpkı bir Hıristiyan gibi?
Não ingerem os mesmos alimentos? Não se ferem com as mesmas armas? Não têm as mesmas doenças, não se curam com os mesmos remédios?
- Hastanede üşüyor. - Mmm.
É frio no hospital.
- Pek çok kişi... üşüyor, geceleri titriyor.
- E tanta gente com frio, tremendo a noite inteira.
Bebeğin karnı aç, üşüyor da zavallıcık.
Ela está com fome e frio. Pobre criatura.
- Ama arkadaşım çok üşüyor.
Mas o meu amigo está com hipotermia.
- Çok üşüyor.
Hipotermia.
O üşüyor.
Ela está com frio.
- Bayan Woodhouse üşüyor musunuz?
- Srta. Woodhouse está aquecida?
Peki üşüyor musun?
Está com frio?
Derim yandı ama içim üşüyor.
Bolas! Sinto a pele a arder mas estou gelado por dentro.
Şu eşyalara bakın, şu an birinin keli fena halde üşüyor olmalı.
Ainda temos o trabalho incrível de saber a quem pertence isto! Há alguém com a cabeça bem fria!
İyiyim. Sadece ellerim üşüyor. Gel bakalım.
Sim, minhas mãos estão frias.
Seninle daha çok ilgilenmediğim için üzgünüm böylece bir dakika bile hasta, korkmuş ya da üşüyor olmayacaktın. "
Lamento não ter tratado melhor de ti... ... para que não passasses minuto algum doente, com frio ou com medo. "
Görmüyor musun, adam üşüyor.
Não vês que o tipo está a arrefecer?
Simon, üşüyor musun?
Simon, está com frio?
Çok üşüyor.
Está gelado.
Chandler üşüyor.
O Chandler está a ficar enregelado.
Jo, üşüyor musun?
Jo, tens frio?
- Ayakların üşüyor diye.
- Tu tens pés frios ( medo ).
Omuzlarım üşüyor.
Os meus ombros estão frios.
Sen üşüyor musun?
Tens frio?
Ama şimdi de ayaklarım üşüyor.
Mas os meus pés estão a ficar frios.
Ağustos böceği, karıncanın kapısına gittiğinde karınca ona şöyle söylemiş : "Ağustos böceği sen de benim gibi çalışsaydın şimdi aç ve üşüyor olmazdın."
"A cigarra bateu á porta da formiga, e a formiga desse-lhe," Cigarra, se tivesses trabalhado como eu agora não terias fome e frio. "
Bu Tayland'lılar üşüyor. Soğuktan donmak üzereler.
Aqueles Tailandeses em Lung Koo Bay estão a congelar ate a morte.
Bacaklarım üşüyor.
Tenho frio nas pernas.
Pangle'da paltosuz çok üşüyor ama ona verecek bir şeyim yok.
e Pangle sente muito frio, mas não temos agasalho nem comida..
Her tarafım üşüyor.
Tenho frio no corpo todo.
Şimdi ısınma zamanı, herkes üşüyor.
O aquecimento é falso, podem arrefecer todos.
- Çok üşüyor.
Ela está tão fria.
Tanrı'm, bacaklarım üşüyor.
Oh Deus, tenho as pernas frias.
Hayatım, üşüyor olmalısın.
Querida, deves estar gelada.
Yalnız ve üşüyor olacağım.
Eu vou estar com frio e sozinha.