Irk traduction Portugais
4,878 traduction parallèle
Kurbanın ismi Li Zhao. Kırk yaşında ve iş için Manhattan'da olduğunu öğrendik.
Identificámos a vítima como Li Zhao, com 40 anos, aparentemente estava em Manhattan em negócios.
Haritanın her yerinde gözüküyor. Sadece Manhattan'da kırk yedi yerde birden gözüküyor.
O sinal está pelo mapa todo, parece que está em 47 sítios
Bu gerçekten sinir bozucu, kılık kırk yardıran, emek isteyen bir iş.
É um trabalho exasperante, meticuloso e exigente.
Ah, bir saat kırk beş dakika geçmiş, inanamıyorum.
Não acredito que levou uma hora e 45 minutos.
Bütün ırklar gibi Libyalı ırkı da kendi özel insanları sayesinde kurtarılacak.
Como todas as raças, os Líbios serão salvos pelos seus excepcionais homens.
İnsan ırkını kurtaracağım Sara.
Vou salvar a raça humana, Sara.
Savaşçı uzaylı ırk, kahvaltı için gezegenleri fethedenler.
Uma raça guerreira, conquistam planetas ao pequeno almoço.
Jory'nin kayboluşuyla ilgili onu sorguya çektim ama ırkının sırlarını ifşa etmeyi reddetti ve suya dönmek için yalvardı.
Questionei-a sobre o desaparecimento, mas ela recusou-se a trair os segredos da sua espécie... e só implorava para regressar à agua ".
Onların ırkını çok mu seviyorsun?
Gostas muito da espécie deles?
Bir ırk haini ile kahverengi arkadaşı.
Um traidor da raça e o seu namorado hispânico.
- Kırk dememiş miydin?
- Pensei que tinhas dito quarenta.
İnsan ırkını bizden korumak istiyorsun sanıyordum.
Pensava que queria proteger a raça humana de nós.
Bu cadılar meclisinin ve bu okulun durumu düşünülünce birinin son kırk yıldır bir Yüce'miz olmadığını düşünmesi işten bile değil.
Dado o estado desta Assembleia e da escola, poderemos pensar que não temos Suprema há 40 anos.
Kırk yıl önce, Yüce'miz ortadan yok oldu. Kısa bir süre sonra da senin dilin kesildi.
Há 40 anos, a nossa Suprema desapareceu e, pouco depois, foste mutilado.
Kırk yıldır yanlış kapıyı çalıyorsun.
Há 40 anos que persegue a pessoa errada.
Krampus'u tutuklamaya kalkarsan açıklama yapmak için kırk takla atarsın.
Se tentarem prender o Krampus, vão ter muita dificuldade em explicar.
- Kırk derece ne?
Quarenta graus?
Kendi ırkınla.
Com o teu povo?
Yani kırk yıl önce kesilip bir kenara atılan bir dil bu. Şimdiye dek, büzüşüp kuru et parçasına dönmüştür diye düşünüyor insan.
Uma língua cortada guardada há 40 anos devia estar seca e engelhada.
Bu benim ırkımı ilgilendirdiği kadar, seni ve seninkileri de ilgilendiriyor.
Isto é preocupante para ti e para o teu povo Tanto quanto ao meu
Seni, işkence ettiğin insanlarla yani ırkımla ilgili eğitmeden ölmene izin vermiyorum.
E não vais sair desta terra Até eu educar-te sobre as pessoas que torturas-te : o meu povo
İçindekiler insan ırkını kurtaracak.
O que está dentro dele, vai salvar a raça humana.
Olan, Peder Potter gibi iyi bilir, aynı ırk gösterimi saldırganlar ve kurbanlar.
Como o Reverendo Potter bem sabe, esta é a mesma representação racial dos assaltantes e vítimas.
Jackie, İrlanda'da ırk ilişkilerini 50 yıl ileriye götürdün.
Bem, Jackie Boy, deste um avanço nas relações raciais da Irlanda em mais de 50 anos.
Alın işte, eşcinseller kılı kırk yarıyor.
Os gays são tão picuinhas. Num casamento heterossexual, só temos de agradar à noiva.
Apokaliptik savaşlar ve insan ırkının nasıl arındırılacağı gibi konuları karıştırıp gelecekle ilgili şeyler söylerdi.
E dizia coisas sobre o futuro, coisas confusas sobre guerras apocalípticas e sobre a purificação da humanidade. - Era muito assustador.
Potansiyel olarak, insan ırkına seviye atlattılar.
Lendas de deuses que vieram dos céus para criar a humanidade.
uzay ziyaretçileri tarafından kasti yapılmış olan bir DNA değişikliği ile akıl verildi. Anunnakiler'in kendi DNAlarını kullanarak insan ırkını yaratması mümkün mü?
E, de acordo com a teoria dos antigos alien, aos nossos ancestrais foi conferida inteligência, pela alteração deliberada do nosso ADN, feita por viajantes do espaço, que aqui chegaram à milhares de anos.
Nibiru gezegeninden gelen varlıklar. Güneş sistemimiz üzerinde bazı çelişkileri vardı. Onlar insan ırkını yükseltmiş ve bir tür köle olarak kullanmışlardı.
Zecharia Sitchin escreveu alguns livros a respeito dos Anunnaki, que ele acreditava serem basicamente entidades extraterrestres, de um planeta chamado Nibiru, que ele muito polemicamente acreditava existir no nosso sistema solar.
Bu görevi yapmak için geldiğinde insanımsı bir türün farkına vardı ve işçi ırk olarak bizleri yarattı.
Torna-se a história da nossa humanidade. Literalmente, os Anunnaki vieram para a Terra para minerar ouro.
Ve eğer öyleyse, belki gökyüzünden gelen ve sadece Mezopotomya'ya ait olmayan varlıkların benzer hikayeleri, çok gelişmiş bir ırkın Dünya'ya geldiğine dair kanıt sağlar mı? Belkide cevaplar antik bir Sümer kraliçesinin gizemli kalıntılarında bulunabilir.
Se sim, podem semelhantes contos de seres de outros mundos a descer do céu, não só na Mesopotâmia, mas por todo o mundo, fornecer indícios adicionais de uma raça celestial avançada veio à Terra, num passado distante?
Hayır dedi! İnsan ırkı korunmalıydı. Efsaneye göre ;
E Enki, como o Prometeu dos gregos, tomou partido pelos humanos e disse : "não, eles devem ser preservados."
Melez bir ırkı yok etmekte kararlı olan ve bu topraklarda yaşayan bir tanrı var mıydı?
Um deus que estava inclinado a destruir as criaturas híbridas que habitavam a Terra?
Uzaklaştırma ve tüm gezegene yayılmış olan insan ırkını ortadan kaldırmak.
Dilúvios, grandes inundações que inundaram e cobriram todo o planeta, dizimando povos inteiros.
Pek çok kültürde, tanrıların görevi veya insan ırkına karşı duyduğu memnuniyetsizlikler yazılmıştır.
Na maioria das culturas, isto é encarado como trabalho dos deuses ou de um deus decepcionado com os humanos.
Kırk saniye kaldı!
Faltam 40 segundos!
Maymunlar hüküm sürerken, ırkımıza ilk ihanet eden sen olmuş olacaksın.
Serás o primeiro a trair a nossa raça quando os macacos dominarem.
- Demek ki deve Slav ırkına alışkın değil.
- Os camelos não são feitos para eslavos.
- He, ırk da deveye alışkın değil.
- Nem os eslavos para os camelos.
Kırk katır mı, kırk satır mı, kırk santim mi?
40 mulas, 40 cutelos, ou 40 cm da verga?
İnsan ırkı karşısında gururla durmak ya da durmamak arasında.
A escolha de te mostrares orgulhosamente perante a raça humana, ou não.
Uzun zaman önce yayılma döneminde ırkımız yıldızlar arasına yayıldı ve yerleşecek yeni dünyalar aradı.
Há muito tempo, numa era de expansão, a nossa raça espalhou-se pelas estrelas, em busca de novos mundos que pudesse colonizar.
Şimdi ırkından kalanları kurtarmak senin elinde.
E agora tens o poder de salvar o que resta da tua raça.
O'da insanoğlunun acınacak bir ırk olduğu ve maymunların bu dünyayı ele geçirmesi gerektiği.
E que os macacos precisam de tomar conta deste planeta.
Kırk yılda bir... kendime engel olamam.
Muito a espaços... não consigo evitá-lo.
- İyiyim. Şunu diyeyim, ırk ayrımını bitiren 1964 Yasası'nı imzaladığım an hayatımın en gurur verici anıydı.
Deixe-me que lhe diga, acabar com a segregação foi o momento de maior orgulho na minha vida, quando assinei a lei de 1964.
Kırk olsun.
- Quarenta.
İçindekiler insan ırkını kurtaracak.
Irá salvar a raça humana.
Kırk beş dakika önce.
- Há 45 minutos.
Antik astronot teorisyenlerinin iddiası gibi, belkide insan ırkı evrimsel olarak atlamıştı,
Será possível, como os teóricos dos antigos astronautas discutem, que a raça humana tenha sido melhorada ou,
Kırk gün.
Quarenta dias.