Şike traduction Portugais
226 traduction parallèle
Bir beysbol oyuncusu, 347 atışı olan bir atıcı ve bir oyunda şike yapmış.
Um jogador de basebol, prometedor.
Bu şike.
Está combinado.
Bana sahip çıkmalıydın ki bahis parası için... şike yapmak zorunda kalmayayım.
Devias ter tomado conta de mim, para que eu não... tivesse de me atirar ao chão por uns trocos.
Bu arttırmaya şike karıştırmadın, değil mi, Botibol?
Você não quer burlar este leilão, pois não, Botibol?
Şike, değil mi?
Bons rapazes, certo?
Ben 90 dakika deliler gibi koşup kan ter içinde kalayım, beyimiz şike yapıp gol yiyecek. Bunu önceden düşünmeliydi.
Se ele acha que me vou esforçar durante 90 minutos, para ele estragar tudo de propósito, é bom que pense melhor.
1919 Beyzbol Dünya Kupa'sına şike karıştıran oydu.
Determinou os resultados do campeonato de 1919.
Şike karıştırıldığını bilmiyordum.
Nunca imaginei isso.
Bu yarışta şike mi var yoksa?
Então, a corrida está arranjada?
Tek bildiğim şu, her oyunda, ister kağıt olsun, ister zar oyunu, at yarışı, boks, her neyse... bahis oynanıyorsa, şike de yapılabilir pekala.
O que eu sei é que qualquer que seja o jogo, cartas, corridas, boxe, o que for... Se se pode apostar, pode-se aldrabar.
Boksu bilen herkes dövüşte şike olduğunu anlardı. "
Quem sabe de boxe sabe que o combate foi combinado. "
Beni şike ile suçluyorlar, sahtekar olduğumu söylüyorlar.. .. ve okulda çocuklarıma hakaret ediyorlar.
Há pessoas que me acusam de o combate ter sido combinado, de ser uma farsa, e que insultam os meus filhos na escola.
İşten anlıyan, şike var diyor. Para aldığını düşünüyorlar.
O dinheiro dos espertos diz que vais ir à lona.
- Şike!
- Trapaça!
şike yapıyordu ve kendi bankasına karşı bahis oynuyordu.
Organizava jogos e apostava contra o seu próprio banco.
Antrenör, avukat ve futbolcu şike yapıyorlardı!
O treinador, o advogado e o jogador. Todos a fazer subornos.
O yarışma programında şike yapıIdığını biliyordum zaten.
Eu sabia que a pergunta dos $ 64.000 estava viciada.
Dunny-on-the-Wold seçimlerinde şike yaparak, Prensi batırma planlarımı önleyebileceğinizi sanıyorsunuz, ama mahvolacaksınız!
Pensam que podem acabar com os meus planos para falir o Príncipe ao arranjar esquemas com Dunny-on-the-Wold, mas vão ser esmagados!
Ve üçüncüsü, elbette ki, şike yapacağız.
E terceiro, claro, faremos batota.
Dunny-on-the-Wold seçimlerinde şike yaparak, Prensi batırma planlarımı önleyebileceğinizi sanıyorsunuz, ama mahvolacaksınız!
Pensais que podeis frustrar os meus planos ao marcarem as eleições em Dunny-on-the-Wold.
Ve üçüncüsü, elbette ki, şike yapacağız.
E terceiro, porque é evidente que vamos fazer batota.
Annenizin şike yapması gereken bir seçim var.
Eu sei. Acho que já vi a Monique antes.
Şike var.
Roubados!
Kesinlikle şike var.
Definitivamente roubados.
Şike yapıldığını anlamayan var mı?
Não vos cheira a combinação?
Bu Mickey Mantle'ın maçlarda şike yaptığını öğrenmek gibi birşey.
É como descobrir que Mickey Mantle viciou o taco.
Ortada şike lafı geçmeye başlayınca bahisler tavan yaptı. Biliyorum. Biliyorum.
Quando se soube que o combate estava combinado as apostas subiram em flecha...
Söylediklerini tekrarlıyorum, şike yapmasını istemişsiniz.
Ele diz que o obrigaram a perder.
Gerçek olup olmaması kimin umurunda? Şike var, bu hafta 21'de.
"A Trama está no Twenty-One".
- Şimdi izin verir misiniz lütfen? - 21'e şike karışmış.
O "Twenty-One" é uma armação quem ganha, por quanto tempo.
- Bazı yarışmacılara... - sorular önceden verilmiş. - Yarışma programında şike.
Alguns concorrentes tinham as respostas antecipadamente.
Yani şova şike bulaştırdığını açıkça kabul ediyorsun.
Admite que ajudou a viciar os concursos?
Bay Freedman, bu şovda şike yaptığınızı kabul ediyor musunuz?
Freedman admite que ajudou a viciar concursos?
- Şike söylentisi dolaşıyor. - Peki ya Nets için ne düşünüyorsun?
E os Nets, achas que têm hipótese?
Olimpiyat hokey oyununda şike mi yaptınız? Sorun ne ki?
Influenciaste o jogo de hóquei olímpico?
Şike var!
Tramóia!
Milyonluk transfer ücretleri. Şike gibi şeylerle ilgili.
Transferências milionárias, corrupção, tudo isso.
O bilim yarışmasında şike yapılıyor.
Essa feira de ciência é uma vigarice.
Şike yaptı.
Jogada dupla.
Şike yapmaktan daha ilginç seçeneklerim var.
Não preciso de viciar um jogo para ganhar dinheiro.
Şike yapmam için 50.000 dolar teklif etti.
Ofereceu-me $ 50.000 para viciar o jogo.
Basketbol maçında şike yapmak için ne şekillere giriyoruz.
O que fazemos para viciar um jogo de basquetebol.
Soyunma dolabının önünde vurulmuş. Çünkü zayıf, açgözlü... şike yapan herifin tekiydi.
Alvejaram-no junto ao cacifo, porque era um fraco, ganancioso... e um corrupto de merda.
Basketbol maçında şike.
Fez batota no basquetebol.
- Şike mi?
- Resultados acordados previamente?
Sike sike öldürecekler bizi!
Eles vão matar-nos!
Şike yok!
Trapaceiro!
Siz bir sike benziyorsunuz!
Vocês são uns * * * * * *!
Ee onu sike bildin mi?
Espero que a tenhas fodido bem.
Sen ne sike bakıyorsun?
- Que demônios me vê?
Şike yaptı... Peder.
Jogada dupla, padre.