Şimşek traduction Portugais
1,041 traduction parallèle
"Elmer Gantry için Tanrı,..." "... bir elinde şimşek bir elinde yalan dolan taşıyan... " "... beyaz sakallı bir Amerikan futbolu oyuncusu. "
"Gantry acha que Deus é um jogador de basebol americano com barbas brancas, com um relâmpago numa mão e um saco de magias na outra."
- Gök gürleyip, şimşek çakar mı?
- Achas que vai trovejar?
Hızlı olacağız, şimşek gibi. Köpekbalıklarını, sonsuza dek yokedeceğiz, ve bir daha bizim bölgemize adım atmayacaklar. Her şeyimizle dövüşeceğiz.
Vamos entrar a matar e vamos limpar os Tubarões de uma vez por todas, para eles não voltarem a pôr cá os pés e vamos fazer isso num único combate definitivo.
Şimşek kadar hızlıydı.
Foi como um relâmpago.
Hayranlık, içinde bir şimşek gibi çaktı.
Um clarão de admiração jorrou nele enquanto enviava à Catherine através da mente, um beijo invisível.
Sabahtan beri yakalamak için at üzerindeyim. Adamların şimşek gibi ilerliyorlar.
Tenho estado a cavalo desde o nascer do dia, os vossos homens mexem-se velozmente.
Old Shatterhand, çünkü şimşek gibi yumruk atar.
Old Shatterhand, porque o seu punho alaga o homem mais forte como um raio.
Zaten kafasında yeterince şimşek çaktırdım sence bu yetmez mi?
Acabo de fazer passar toda a força de um relâmpago pelo seu cerebro. Não é um choque suficiente?
Burası oldukça güvenli. Şimşek.
Está segura aqui... dos raios.
Şimdi minik bir şimşek seni ağlatmayacak, değil mi?
Não tens medo da trovoada, pois não?
Dışarıda, gök gürültüsü ve şimşek çakardı, teneke çatımıza yağmur damlardı.
Lá fora, havia trovoada, relâmpagos e chuva a cair no nosso telhado de zinco.
Şimşek gök gürültüsüne bir şey diyor, o da cevaplıyor.
Os raios dizem algo aos trovões e os trovões respondem.
- Ama şimşek yaramaz olmalı.
- Os raios devem ser maus. - Nem por isso.
Bir haftalığına aklında bir şimşek çaktı da sonra tek söz etmeden...
Retomar o seu lugar.
Sadece şimşek.
- Um pequeno raio. É tudo.
Kim şimşek hızıyla yetişir
Vem te ajudar Vai pôr-te a rir
Şimşek ve gökgürültüsü var, yağmur yok.
Trovões e relâmpagos e nada de água.
Bu sadece rüzgar ve şimşek. Aptal bir çocuk gibi davranıyorum.
É só o vento e o trovão.
Yerden bir metre kadar yüksekte, şimşek gibi, kanat sesleri bile duyulmuyordu.
Cerca de um metro do chão, como um raio, a cabeça imóvel, as asas inaudíveis.
Elbette, şimşek gibi refleksler ve yılan bakışlı konsantrasyon gerekli.
É claro que é preciso ter reflexos de relâmpago, e uma considerável concentração "olho de cobra".
Kafamda bir şimşek çaktı.
Algo se iluminou na minha mente.
Fırtına çok güzel. Şimşek çakınca, Karnstein şatosunu görebiliyorsun.
A tempestade é linda e com os relâmpagos consegue-se ver o castelo Karnstein.
Sadece onun Öfke Yumruğu değil bir şimşek gibi hareket ediyor.
Ouvi dizer que é um lutador soberbo. Apelidam-no de "Punhos de fúria"
- Sistem şimşek bulutları gibi davranabilir.
O sistema pode funcionar como um círculo de tempestade.
Her ay arasında dolaşan bir şimşek.
Relâmpagos que atravessam centenas de quilómetros entre Luas.
Köprüleri ele geçireceğiz - her şey köprülerle ilgili... Bir şimşek çakması sürpriziyle ve onları garanti altına alana kadar, elimizde tutacağız.
Temos de controlar as pontes - é tudo uma questão de pontes - numa ofensiva relâmpago, e mantê-las até que estejam seguras.
Arnhem Köprüsü'ne şimşek gibi hücumumuz kesinlikle muhteşem bir başarı.
O nosso assalto relâmpago à Ponte de Arnhem é decerto um enorme sucesso.
Uzun, siyah yelelerini sıkıca tutmuş ve şimşek gibi fırlayıp uzaklaşmışlar.
E agarrou-se àquelas longas crinas pretas... e lá se foram eles, como um relâmpago.
Hadi, yıldırım, şimşek!
Vamos, raios, coriscos!
Şimşek!
Coriscos!
Cornell Üniversitesindeki bir lâboratuvarda, ilkel dünyanın koşulları oluşturularak hayatın nasıl oluştuğunu anlamak için, gaz ve su yapay şimşek enerjisiyle karıştırıldı.
No meu laboratório na Universidade de Cornell, misturamos os gases e águas da atmosfera terrestre primitiva, aplicamos-lhe descargas eléctricas, e vimos se podemos produzir a matéria da vida.
Bazen bulut olmadığı halde şimşek sesi duyarlar. Tanrıların çok yediklerini ve karınlarının guruldadığını sanarlar.
Por vezes, ouvem um ribombar quando não há nuvens no céu e supõem que os deuses comeram de mais... e estão com dor de estômago.
Birden bir şimşek çaktı.
De repente, houve um trovão.
Sonra o şerefsiz çenesini açtığında... zavallı kafanı kapmaya çalıştığında... ellerini aşağıya şimşek gibi uzatıyor!
Então... Quando a besta abre a boca, abre as mandíbulas para te arrancar a tua estúpida cabeça... Pões a mão lá dentro, como um raio...
Uçup duruyor, şimşek gibi ve güçlü.
Voa tão depressa e essas coisas todas.
Şimşek gibidir.
Como um relâmpago.
Kara Şimşek... Var olmayan bir adamın tehlike dolu dünyasına gölgemsi bir uçuş.
"Justiceiro", uma viagem ao perigoso mundo de um homem que não existe.
Kara Şimşek... Var olmayan bir adamın tehlike dolu dünyasına gölgemsi bir uçuş.
"Justiceiro", uma viagem ao mundo perigoso de um homem que não existe.
Şimşek çaktıktan sonra... gök gürlemesini duyana kadar say.
Quando se vê um relâmpago, conta-se até se ouvir o trovão.
5 şimşek ateşinin gücünü bilirsin
Vai conhecer o poder do Fogo dos Cinco Trovões.
Şimşek kızım.
Thunder, vamos.
Hayır, Şimşek düşündüğüm şey değil, değil mi?
Não, o Thunder não é quem eu penso.
Yalnız Kovboy o haydutlarla karşı karşıya kaldığında altıpatlarının olmamasını, Şimşek'in yanında olmamasına tercih eder.
O Range Rider mais facilmente enfrenta um grupo de bandidos sem armas do que sem o Thunder ao seu lado.
Bir kez daha gizemli Yalnız Kovboy, heyecanlı bir maceraya atılırken sadık atı Şimşek bu kez onunla gelmeyecekti.
Mais uma vez, o misterioso Range Rider parte para mais uma emocionante aventura com o seu fiel corcel Thunder, que... Que ficará para trás só desta vez.
Eminim öyledir. Şimşek yanında olmadığına göre.
- Aposto que sim, sobretudo sem o Thunder ao pé de ti.
- Şimşek vuruş.
- Sim, foi à primeira vista.
# Şimşek, sanırım
"Relampagos, penso eu"
Bay Simsek Tetikçinin ta kendisi.
O próprio Raio Azul.
Peki, bay Simsek Tetikçi bir adaleni oynat, bir parmagini bagirsaklarini duvara yapistiririm.
Bom, senhor Raio mexa um músculo, encolha um dedo e eu espalho-lhe as tripas pela parede.
Şehirlere şimşek gibi dalarsın silahlarını patlatırsın ve herkesi korkutursun ve herkes donakalır.
Qual a dificuldade em roubar um banco?
Şimşek çakmasını bekle.
Espera até veres um relâmpago.