Şirket traduction Portugais
6,797 traduction parallèle
Denisov'un saldığı Anneca başkan yardımcısını fotoğrafını aldık, bilinen şirket yöneticileri ile karşılaştırdık ve bir eşleşme bulduk, Jeffrey Hanover.
Temos a foto do tipo que o Denisov libertou, o vice da Anneca. Comparei com os executivos e obtive uma correspondência, Jeffrey Hanover.
Az önce geldim ben de, şirket derhal yolladı beni.
- Acabei de chegar. A empresa enviou-me logo.
Profesyonel birini getirmeye karar verdim şirket avukatların beni öğle yemeği olarak yemediğinden emin olacak biri.
Decidi trazer um profissional, alguém que garanta que os advogados da empresa não me comam vivo. Mr.
Hiçbir şirket bunu görmezden gelemez.
Nenhuma empresa pode ignorar isto.
- Aynı şirket Gibbs.
- É a mesma firma, Gibbs.
Kartvizitte kayıp mali müşavirimizin adresi var. Şirket Bridgewater'da.
Tinha a morada da Consultoria, é no caminho de Bridgewater.
Şirket cep telefonundaki GPS, sadece işten eve gittiğini gösteriyor.
O GPS no telemóvel da empresa, só mostra trajectos do trabalho para casa.
Hatırladığım kadarıyla tanışmadık ama çok büyük bir şirket.
Não que eu me lembre mas, é uma grande companhia.
Şirket derken bu küçük yeri mi kastettin?
Bem, é... um segredo da empresa. - O que quer dizer com "empresa"?
Şirket sözcüsüyle konuştum.
Conversei com o porta-voz.
Şirket 5 milyon $'da diretti.
A empresa fez outra oferta de 5 milhões.
Şirket daha kötüleriyle suçlanmıştı.
A empresa já foi acusada de muito pior.
En azından teknik ekibin şirket telefonunu aktifleştirdiğini öğrendik.
Pelo menos sabemos que o pessoal da informática activou o teu telemóvel da empresa.
Şirket telefonunu denedim ama sesli mesaja yönlendirdi.
- Olá, é o Del. Tentei no escritório, mas foi para o voice-mail.
Bak, şirket hâlâ Noshimuri Aşireti'ne bağlı pay sahipleri bir zamanlar Yakuza'ya bağlantılıydı.
Ouve, ainda existem ligações ao clã Noshimuri, investidores que já estiveram, em tempos, ligados à Yakuza.
Adam, ne yaparsan yap yozlaşmadan doğan bir şirket o.
Adam, não importa aquilo que faças, é um negócio que nasceu da corrupção.
Ne zaman bir şirket çocuk koltukları üretiminde malzemeden kesse ya da gıdalarımıza zehir girmesine göz yumsa ya da bir petrol platformunda ucuz vana kullanarak riske girse Bay Schrader gibi biri mağdurların sevenlerinin şirkete dava açmasını önlemek için gereken asgari miktarı hesaplar.
Quando uma empresa economiza numa cadeirinha para crianças ou permite que envenenem os nossos alimentos ou arrisca-se com uma válvula de segurança, alguém como o Sr. Schrader calcula o mínimo de dinheiro que podem pagar a família da vítima para não processarem.
Vermont uçağının düşmesinden sorumlu olan şirket.
A empresa responsável pela queda do avião em Vermont.
Bu da Gayle Wilkins. Aceway Havayolları'nın şirket avukatı.
Esta é Gayle Wilkins, do conselho directivo da Aceway Airlines.
Bu arada şirket, vurulan iki maktulün yakınlarına başsağlığı diledi ve sorumlu olan kişinin bir an önce bulunmasını umduğunu belirtti.
Entretanto, a companhia aérea manifestou simpatia pelas 2 vítimas mortas a tiro e esperam que o responsável seja rapidamente encontrado.
Yarın şirket kuruluyla görüşeceğim.
Amanhã, vou reunir-me com a Geo TBS.
Thörnblad aile işini kimseye bırakmak istemiyor olabilirsin. Ama şirket sağlam ellerde olacak.
Só que pertence à família Thörnblad, desde sempre, e entendo se não quiser deixá-la nas mãos de qualquer um.
Maymun iştahlı şirket sahiplerinin daha çok para kazanmalarına yardım edebiliyor musun bari Kurutsu?
Vai tornar-se uma máquina corporativa de procura de lucros, Kurutsu?
Yeni teknolojik gelişimler bu sınırları tehdit ettiğinden hiçbir şirket kendinden taviz vermek istemez.
Nenhum país renuncia às suas fronteiras só porque os limites nacionais dão azo a brechas na tecnologia.
Siberbeyin ağlarının şirket sınırlarını bile aşacağı günlerin yakın olduğundan bahsediyordu.
Que chegaria o dia em que as Redes ciber-cérebro transcenderiam até os limites das corporações.
501'in bütün üyeleri artık birer şirket çalışanı oldular demek.
Então, todos os membros da 501 agora são empregados corporativos?
Florrick-Agos ile ilgili bir şeyse şirket üzerinden faturalandırabiliriz.
Pois... ouça, se tem algo a ver com a Florrick-Agos, podemos sempre cobrá-lo
Dünya Sağlık Örgütü Hawthorne Biologics'i aramış, bulaşıcı hastalıklar üzerine uzmanlaşmış bir şirket.
A Organização Mundial de Saúde contratou a Hawthorne Biologics, uma companhia especializada no tratamento de doenças infecciosas.
Bu şirket birleşmesi 170 milyon dolarlık bir iş.
Fim desta fusão, certo? 170 milhões de dólares em negócios.
O bir şirket eğlencesiydi.
Aquilo era um evento empresarial.
O — O bir şirket etkinliğiydi.
Foi um evento empresarial.
Şirket bilgilerini sayısallaştırma işlemi 1974'te başladı. Gerçi o zamandan beri büyük atılım yaptığımız da ortada.
O processo de digitalização dos registos da empresa começou em 1974, mas desde então, evoluímos muitos.
- Sen buna şirket mi diyorsun? - Canım...
Achas que isto é uma empresa?
-... kurumsal bir şirket tarafından ödenmiş.
Uma empresa chamada Newton Endeavors. - O que sabemos sobre eles?
Anlaşma yapılacak ve şirket senin olacak.
O negócio vai em frente e a empresa será tua.
O olmadan şirket hiçbir şey.
Sem ele, a empresa não é nada.
Birkaç şirket isminin arkasına iyi saklanmışlar. Ama dün gece yakılan binaların tek sahibi var.
Está bem escondido por trás de várias fachadas, mas todos os edifícios que arderam ontem à noite têm o mesmo senhorio.
Bunu da şirket karşılığında teklif ediyor değil mi?
Que ele oferece em troca da empresa, certo?
D.C.'de bir konferansta. Hapishanenin sahibi şirket için lobiciydi.
Numa conferência em D.C. Ele era um lobista da mesma empresa dona da prisão.
Birçok multi-şirket muhriplerini yolcu geçişlerini muhafaza etmek için tartışmalı bölgeye sevk etti.
Inúmeras multi-corporações têm enviado "destroyers" para região de disputa no sentido de protegerem as suas rotas.
Yozlaşmış şirket sisteminin ne olduğunu anlayacaklar ve buna karşı savaş açacaklar.
Abrirão os olhos para a corrupção existente no sistema corporativo. E irão ripostar.
Serillium nakliyesi yapan bir gemiyi kaçırmak üzere rakip bir şirket tarafından işe alındığını söylemişti.
Disse que foi contratado por uma corporação rival, para roubar um carregamento de "Serillium".
Hiç, bir kereliğine bile olsa dik durup yüzsüz Şirket'e kazık atmayı düşünmedin mi?
Quer dizer, nunca quiseste, pelo menos uma vez... levantar-te... e enfrentar a grande corporação sem rosto?
kendilerine Öncü İsyan diyen Şirket karşıtı grubun Hyadum On İki İstasyonu'nu bombalaması konusunda elimize yeni bilgiler geçti.
Temos uma actualização sobre o bombardeamento na Estação "Hyadum 12", pelo grupo terrorista anti-corporativo, auto-denominado "The Procyon Insurrection".
Diğer müşterilerle ilgili bilgileri size aktarmam mümkün değil. Şirket prensiplerine aykırı.
Não posso divulgar informações sobre outros clientes, é contra a política da companhia.
Beni küçük ve önemsizmiş gibi gösteren şirket patronlarıma kazık atmak için mi?
E vingar-me dos meus chefes corporativos sem rosto, para me fazerem sentir tão pequena e insignificante?
Bu şey her neyse, üç şirket bunun için adam öldürmeyi bile göze almış durumda.
O que quer que isto seja, três corporações estavam dispostas a matar para a conseguir.
Bu şey ne bilmiyorum fakat üç şirket bunun için birbirini öldürmeye hazır.
Seja lá o que esta coisa é, três corporações matariam por ela.
Şirket Denisov konusu için beni yolladı, bir şeyler yapabilir miyiz diye.
- para chegar a um acordo.
Bu şirket sırrı.
O seu an, a sua pasta de feijão azuki, é o senhor que a cozinha?
- Şirket hakkında ne biliyoruz?
- Não muito.