Şurada traduction Portugais
8,556 traduction parallèle
Jack Nicholson'ın gençliğine benzeyen ayarsız biri var şurada. Herkese çörek veriyor sürekli.
Há o tipo com ar de esquilo, parece o Jack Nicholson quando era novo, que está sempre a dar dónutes a toda a gente.
Eğer kontrat şartlarını görüşmek istersen kendisi tam şurada.
Se quiseres renegociar o nosso contrato, ela está mesmo ali.
Şurada oturan adam bunu kanıtlamıyor mu?
- O homem ali não é uma prova?
Şurada bir adam var.
Está aqui um homem!
Tam şurada duran televizyonla kafanı ezerdim.
Podia ser com aquela televisão, bem ali.
Şurada duran kocam da bir Saiyan'dır.
O meu marido também é um Saiya-jin.
- Hemen şurada havuzum da var.
Também tenho uma piscina, aqui deste lado.
Şurada diyet içeceklerin olduğu bir meyve suyu barı olduğunu düşünsene.
Imagine ter um bar de sumos ali, com um nutricionista na equipa.
Hemen şurada.
É mesmo ali ao fundo.
Misyoner? Hemen şurada yapın. Kurt neden o büyük penisini çıkarıp karıma sokmuyorsun?
Kurt, porque não sacas da tua grande pila e a enfias nela?
Limandan şurada Bunker Tepesi'ne saldıracağız.
Atacamos aqui do outro lado da enseada, em Bunker Hill.
Ama bu gece burada kalacaksak sen şurada yatacaksın.
Se vamos ficar aqui, vais dormir ali.
İşte şurada.
Mesmo ali.
Şurada dur.
Fica aqui.
Şurada biraz...
Tens um...
Şurada yanyana durun.
Fiquem aí juntos.
Oğlum, galiba şurada oturan Nathan Fillion.
Meu, creio que aquele é o Nathan Fillion.
Çalışıyoruz şurada.
Faz pouco barulho! Estamos a trabalhar aqui.
- Şurada "güneş" resmi var.
- Há uma fotografia do Sol ali.
Şurada hoparlör var.
Há um interfone.
Büyük bağlılık sorunlarıyla uğraşıyorum şurada.
Estou aqui a debater-me com um grande problema de compromisso.
Yani şurada hepimiz polisiz, birlikte çalışabileceğimizi sanırdım.
Devo dizer, estava à espera de mais cooperação da sua parte, de polícia para polícia.
- Şurada.
- Está ali.
Babamın her zaman tam şurada okuduğu sayfasının açık olduğu bir kitap dururdu.
O meu pai sempre deixava um livro ali, aberto na página que estava a ler.
Kafanı şurada tut.
Mantém a cabeça aqui.
Ufak bir nokta var. Hemen şurada.
Uma pequena mancha aqui.
Tanrı aşkına, film çekiyoruz şurada.
Isto é um filme, pelo amor de Deus.
Şurada Bay MacQuarrie var.
Ali está o Sr. MacQuarrie.
Şurada otururken bana Yüksek Mahkeme Yargıçları'nın bile
Estava aí sentada e disse-me que até os juízes do Supremo Tribunal
Her zaman tam oradayız, ama aslında şurada olmalıyız.
Estamos sempre tão perto quando devíamos estar ali.
İşte şurada.
Está mesmo aqui.
- Şurada, ikinci sıraya.
Ali, na segunda fila.
Vadi tam şurada.
Aquele é o vale.
Sen şurada sessizce dur, ben postalarım onu.
Apenas fica ali quieto e fica calado que eu livro-me dele.
Hayatını kurtarmaya çalışıyorum şurada.
Estou a tentar... salvar-lhe a vida.
Oda şurada, şu üç pencereninki.
O quarto é aquele, aquelas três janelas.
Şurada da bir grup adam vardı.
Havia um grupo de rapazes.
Tam şurada.
Está mesmo aqui.
Bu gözlere rağmen, ilk belirtilerini şurada görebiliyorum.
Mesmo com os meus olhos, consigo ver aí os primeiros sinais.
Kapı şurada.
- Aquela porta.
- Tam şurada.
- É mesmo ali.
- Tamam. - Şurada ıslak mendil olacaktı.
- Tens aqui uns toalhetes também.
Mutfak şurada.
- A cozinha é ali.
Herkes eşyalarını alsın ve şurada buluşalım.
Peguem nas vossas coisas e vão para ali.
Açtığımdan beri şurada ağlıyor.
Tem estado ali a chorar desde que abri.
Şurada, köşede.
Ali. No canto.
Şurada, koridorda bir kapı var.
Há uma porta no corredor.
Annem ve babam, şurada sebze bahçesi yaparlardı.
A mãe e o pai tinham um jardim de vegetais ali.
- Hemen şurada.
- Ele está ali.
Tuvalet malzemeleri şurada.
Sim, temos coisas de casa-de-banho, aqui.
Şurada.
Ali.