Altın traduction Russe
28,657 traduction parallèle
Bunun altında kalamazsın.
Ты же этого так просто не оставишь.
Şebeke ayağımızın altında.
Энергосеть у нас под ногами.
Patrick Spring'in haritasını izleyerek, Todd ve ben yer altında bizi bir hazine haritasına götürecek ciddi bir tehlikenin içine sürüklendik.
Следуя карте Патрика Спринга, мы с Тоддом попали в подземные неприятности, которые привели нас к... — Карта сокровищ.
Öyleyse tahta kazık ve altın kurşun kullanmamız gerekmez mi?
Разве нам тогда не нужны осиновые колы и золотые пули?
Altın kurşun mu?
Золотые пули?
Patrick Spring'in evinin bodrumundaki fişin aynısından Ridgely'in altında da vardı, hatırladın mı?
Такой же штекер был в подвале в доме Патрика Спринга и ещё один был под "Риджли", помнишь?
Florasanların altında pek güzel gözükmüyorum.
Люминесцентные лампы меня не красят.
"Altın, yolu gösterecektir."
Так, "Золото укажет путь".
Altın mı?
Золото?
Bu altın, özellikle çok güzel bir yapıya sahip.
За мной! Суть этого золота в том, что довольно миленькое.
Altını mı? Yoksa, Ezekiel Jones'u mu? Mesaj alındı!
Золото... или Изикиэля Джонса?
- Benim güzel, masum altınım! - Tamam, aş bunu artık.
Моё прекрасное, невинное золото!
Sana bir şey diyeyim mi? Bir ay sonra altın değerinde olacaklar.
Через месяцок, друг мой, эти штучки будут на вес золота.
- Altına mı sıçtın?
– Ты обосрался?
- Çocuklar, evlerimizde bilgi konusunda altın çağını yaşıyorduk.
Ребята, дома мы жили в золотой век информации.
Neden ki... Kıyafetlerden, altınlardan ya da gözümün üzerindeki yara izinden dolayı mı tanımadınız?
Одежда, украшения, возможно, шрам над глазом?
Tırmanmanı, yüzmeni yıldızların altında uyumanı.
Поднимались, плавали, спали под звездами.
13-B numaralı koltuğun altında, mavi bir sırt çantası bulacaksın.
Ты найдешь синий рюкзак под сиденьем 13B.
Zamanın size verdiği her yükün altından kalkarsınız.
Вы выдержите все испытания, которые вам выдаст время.
Ama bu kadar iyi taşıdığın bu derinin altında bile kardeşini elbette tanırsın, Andra'ath.
Хотя, конечно, даже в этой коже,... которую ты сама так неплохо носишь, Андраз,... ты наверняка узнала собственную сестру.
Hele şükür aşk yuvanızdan aşağıya geldiniz ve bu yüzden açıkça tehdit altındasın.
Наконец-то вы спустились из своего любовного гнёздышка и следовательно, пусть косвенно, но под угрозой.
Shepherd, binlerce hayatın risk altında olduğunu ve bu işin acil olduğunu vurguladı.
Шепард сказала, что это срочно, что на кону тысячи жизней.
Hunter's Point, JFK ve LaGuardia'dan gelen uçakların tam altında.
Хантерс Пойнт прямо под курсами полётов из аэропортов Ла Гуардия и Кеннеди.
Asi Daxamite'ımız kilit altına alındığına göre bir sorunumuz olacağını sanmıyorum.
Теперь, когда наш заблудший даксамит за решёткой, не думаю, что могут возникнуть проблемы.
Yerlilerin, farklı olduklarını düşündükleri herkesi kilit altına almaları.
Их жители норовят упрятать под замок всё, что непохоже на них.
Yatağının altına bak, Katie.
Посмотри под кроватью, Кэти.
Uzun zamandır toprağın altındaymış, ama birisi onu mağaraya götürmüş.
Он долго был под землёй, но кто-то привёл его в пещеру.
Yani, tesadüfen mi Amerikan İmparatorluğundaki en kötü orospu çocuğunun koruması altına alındınız?
Так это совпадение, что тебе помог самый злой ублюдок Американского рейха?
Bu programın etkisi altında olduğunu mu söylüyorsun?
То есть... его загипнотизировало это ТВ-шоу?
- Matteusz ile çok aldatıcı ama o 17'sinde ve kendi isteklerini ile ailesinin isteklerini karşılaştırma yaşının altında. Ve eğer onlar onu dışarı atarsa... Bunları nasıl biliyorum?
— Чуть сложнее с Матеасом,... но ему 17, и он как раз в том возрасте, когда его желания противоположны родительским.
Arabanın arkasında mı olmak istersin yoksa altında mı?
Хочешь быть за фургоном или под ним?
Arabanın altında mı olmak istiyorsun?
Хочешь быть под ним?
- Angela'nın yastığının altında buldum.
— Я нашёл их под подушкой Анжелы.
Kâğıtları yastığının altına koydu.
— Она положила страницы под подушку.
Yarın polis gözetimi altında sorgulanmak üzere merkeze geleceksiniz.
— Завтра Вы официально дадите показания в полиции.
Benim işim de devam etmesini sağlamak, işe dönüp göğüs germesini sağlamak. Çünkü o bir tavuk. Altın yumurtlayan tavuk.
И моя задача заключается в том, чтобы он продолжал работать, возвращать его к работе, глотать всё это, потому что он - курица, несущая золотые яйца.
Waingrow'u fotoğrafları otel kapısının altından iterken görmedin mi?
Так ты не видел, что это Уэйнгроу подсовывал фотографии под дверь твоего номера в отеле?
♪ Altını severiz. ♪
♪ Но мы любим золото ♪
♪ Altını. ♪
♪ Золото. ♪
- 3 numaralı Bungalow Ken Williams'ın altında.
А как же Сара?
Sarah Keaton Ambien etkisi altında değildi saçma bir savunma tezgâhladınız ve ben de neredeyse buna inanacaktım?
Сара Китон не была под эмбиеном, и я почти поверила в твою идиотскую историю.
Ama sonra atomların altında protonları bulduk.
Но потом внутри атома оказались протоны.
Protonların altından da kuarklar çıktı.
Внутри протонов - кварки.
Kuarkların altında ise sicimleri bulduk.
А за кварками они обнаружили струны.
Bu olayın altında açıklayamadığım başka bir iş dönüyor.
Внутри всей этой истории происходит что-то, что я не могу объяснить.
Bir şeyin düşen parçalarını alıyorlar, ve yerine altınla birlikte koyuyorlar.
Они берут кусочки чего-то разбитого и соединяют их золотом.
Alt birimleri oluşturmak ve her bir insanın içindeki yeteneklere göre olası dinamikleri göz önüne alarak gerekli ayarlamaları yapmak.
Потом образовать комбинации, в которых люди будут объединены согласно своим способностям.
Bu zamanı en alt çekmedendeki temiz gömleklerin arasından bir gömlek alıp onu giymeye harcadın.
Поэтому ты убивал время, меняя рубашку на новую из стопки, которую ты держишь в нижнем ящике.
Karnımın alt kısmındaki kolezyum sütunları.
Колонны в нижней части моего живота.
Şubat'ın üçü ve altısı arasında kalan bir Nick Waingrow var.
Ник Уэйнгроу, в промежутке между 3 и 6 февраля.
Arabamın sürücü tarafındaki paspasın altında, bir bölme var içinde kokain var.
Есть одно...