Bags traduction Russe
27 traduction parallèle
Pek Bags güvercin kovalıyor gibi değildi.
Бэгз обычно за голубями не гоняется.
Bags öldüğünde, tam olarak benim anlattığım gibi ölmedi.
Бэгз умер не совсем так, как я тебе это описал.
Sonra Bags geldi. Rahatsız etmeye, ayak bileğimi çekiştirmeye başladı.
А тут откуда ни возьмись появляется Бэгз, начинает тянуть меня за ногу.
Ben de dedim ki, "Bags, ben..."
Я ему говорю "Послушай, Бэгз, я..."
Topu omuzumun üzerinden attım, camdan dışarı fırladı, Bags peşinden, sonra öldü.
Кидаю мячик через плечо, мяч вылетает в окошко, Бэгз кидается за ним и погибает.
Bags'i öldürdün mü?
Ты убил Бэгза?
Spider bags var.
ѕаучьи мешки.
Hava yastıklarım!
My fun bags!
There are plenty of guys out there who think I can cook, change a tire, pack my own bags.
Куча парней думает, что я умею готовить, менять шины, паковать чемоданы.
Paketleri sana mı tutturuyor?
Leave you holding the bags?
Malları güzel paketlere koydum, Fransa'dan ithal edildi diye 500 dolara satıyorum.
I have been selling dime bags all night for $ 500 a pop just by telling people they're from France, putting a pretty bow on it.
Bugün "Bingo Bags" i uyguluyorsunuz.
Вы сегодня занимаетесь "ловлей на сумку".
Geri çevirdim bir gün seninle "Bingo Bags" görevinde çalışmayı umdum.
Я отказался, в надежде однажды поучаствовать с тобой в ловли на сумку ".
Peki bu "Bingo Bags" nedir?
Так что такое "ловля на сумку"?
Myface, tweetster, hash bags, her neyse.
Майфейс, твитстер, хеш-бег, мне все равно.
Karizmatik, çekici ve son derece salaktılar.
They're, uh, charismatic, attractive and total d-bags!
Bunu daha önce Küba'da gördüm. Çünkü arabalarımızın çoğunda hava yastığı yoktur.
I've seen these before, in Cuba, since so many of our cars have no air bags.
What if you made the robber eat bags of money until his stomach exploded?
Что если заставить грабителя съесть мешки с деньгами До тех пор, пока у него не взорвется живот?
She's even got him holding her bags.
Он даже ее пакеты держит.
Bu değerli aşk kitabını, bu bağsız aşığı,
Восковой красавчик!
- Evet, efendim, bağsız pantolonlar mı?
- Да, сэр. Брюки посвободнее?
Prens Hamlet çıkageldi birden, gömleği çözük, başı bağrı açık, bağsız, düşük çorapları çamur içinde, benzi uçmuş, dizleri birbirine vurasıya titrek. Ve öyle yürekler acısı bir bakış ki, cehennemden kaçıp gelmiş sanki gördüklerini anlatmaya.
Входит Гамлет, без шляпы, безрукавка пополам, чулки до пяток, в пятнах, без подвязок, трясется так, что слышно, как стучит коленка о коленку, так растерян, как будто был в аду и прибежал
Artık ayakkabılarımı göremiyorum, bağsız ayakkabılarımı giyerdim ama ayaklarım ya şişmiş, ya büyümüş ya da öyle bir şey ve sadece bağlanabilen ayakkabılar oluyor.
Я больше не вижу свою обувь, и я бы носила другую, которую не надо завязывать... Но мои ноги распухли или увеличились, или что-то еще... А обувь со шнурками единственная, которая налезает.
Onunla aramdaki tek bağsınız. Eğer dürüst olmazsanız.
Если вы сейчас не будете со мной откровенны..
Ve babasıyla arasındaki bir bağsın.
И связан с его отцом.
Jerome C. Rousseau marka, lame bağsız parmaktan açık.
Золотистую, от Жерома Руссо, с открытым носом.
Tuğruncuğ kağreyeğ bağs.
Прессез-ву ле скуэр оранж.