Fıkır traduction Russe
1,087 traduction parallèle
Çünkü, tork anahtarını musluk başına geçirmeden yarım saniye önce, ağırlık ve ölçülerle ilgili eyalet ve federal bakanlıklarının en iyi elemanları, onu sıfır hata derecesinde hassas olarak ayarlamışlardı.
Потому что за долю секунды до того, как этот ключ лег на ручку крана он был откалиброван ведущими специалистами государственной и федеральной палаты мер и весов что обеспечивает ему охренительную точность.
Tanıklık yapacağı ve yaptığı herhangi bir testin raporu bize önceden bildirilmedi, ve savunma, karşı sorgulamaya hazırlanmak için, ifade verecek her tanığı, özellikle de bilimsel delil sunan bilirkişileri önceden bilme hakkına sahiptir, ve savunmaya, raporların bir başka uzmanca incelenmesi fırsatı tanınmalıdır ki bu uzman sonra rapor bulgularına karşı çıkacak konumda olabilsin.
Нас никто не предупредил, что он будет свидетельствовать и не предоставили никакой информации о его тестах и защита имеет право быть уведомлённой заранее о всех свидетелях особенно тех, которые оперируют научными данными, чтобы мы могли подготовиться к допросу и получить возможность ознакомиться с отчётами, которые проанализирует эксперт защиты чтобы быть способным опровергнуть предоставленные обвинением заключения.
Arındırıldıkları pek çok vasıf, kararsızlık, kendini keşfetme, bilinmeyen,... hayatı yaşamaya değer kılan vasıflardandır.
Многие качества, которые они ликвидировали... неопределенность... самопознание, неизведанность... многие из этих качеств делают жизнь привлекательной.
Zamanda geçmişe fırlatılırdık. Sonra hızlandırıcının tekrar ateşlendiği ana ilerlerdik.
Мы будем отброшены назад во времени, до момента запуска ускорителя..
Lurch, pastayı fırına vermeden önce kız içinde miydi?
Ларч, она была там перед тем как ты поставил пирог в печку?
Duman, açık fırında kalan kırıntılardan geliyordu.
Дым шел из духовки, он не выключил её.
" 1973 tarihli Federal Mesleki Rehabilitasyon Kanunu görevlerinin gerektirdiği işleri yerine getirmeye vakıf olan aslında vasıflı özürlülere yönelik ayrımcılık uygulanmasını yasak kapsamına almaktadır.
"Фeдepaльный зaкoн o peaбилитaции oт 1973 гoдa, зaпpeщaeт диcкpиминaцию людeй c физичecкими нeдocтaткaми ecли oни cпocoбны выпoлнять вoзлoжeнныe нa ниx oбязaннocти".
Kızarmış ördek onun için çok yağlı ve sıcaktır daha yeni kendine geldi, midesi yağlı yemekler için çok zayıf Az yemesi daha iyi olur.
Фей-Хунг ещё слишком юн, его желудок слишком слаб для столь жирной пищи.
O kaosun ortasında tek duyabildiğim, silah seslerinin oluşturduğu fırtınaydı. Ve aldığım tek koku da, havadaki şiddetin kokusuydu. Geriye dönüp baktığımda o anda düşüncelerimin çok açık ve doğru olduğunu görüp şaşırıyorum.
В хаосе того дня, когда всё, что я могла слышать - это выстрелы и всё, что я могла чувствовать - это запах насилия в воздухе, я оглядываюсь назад и порожаюсь насколько чисты и невозмутимы были мои мысли
Tekerleğine süpürge sıkıştırıp da kadını fırlatmadık ya.
Мы ведь не вставляли ей палки в колёса.
Mısır almak için dışarı çıkınca manyağın teki fırsattan istifade etmiş.
Я вышла за попкорном, а какой-то чёртов умник занял моё место.
Depresyon, uykusuzluk, sürekli konuşma, fır dönen gözler, kararsızlık, kararlılık, buyurganlık, Eski şeylere karşı saygısızlık veya G.P.D.
Депрессия, бессонница, болтливость, бегающие глаза, нерешительность, решительность, начальственный тон, неуправляемая подчиненность, старческий маразм и хроническая ворчливость
- 20 dolar, bir sürü fıstık alır.
На $ 20 можно купить много орешков
Onları Ferengi pazarının kıyasıya rekabet ortamına fırlatırız!
Мы устраиваем им жестокие экономические соревнования!
Çocukların seninle eğlendiği sana yemek kırıntıları fırlattığı bir yerde halka teşhir edileceksin, ki daha fazlasını hakediyorsun.
Ты будешь жить у всех на виду, чтобы дети могли смеяться над тобой, бросать в тебя огрызками, которых ты не заслуживаешь.
Fıtıklı bir su aygırı kadar kızgın.
Он разъярен, как бешеный бегемот.
Ne demek o halde! Mecazlarıyla yeğenimi yanan bir fırın gibi kızıştırdı.
- И метафорами распалил мне девушку, как печь!
O fıstık tarafından öpülmek nasıldır, bir düşünsene.
Вот бы поцеловаться с такой птичкой!
- Yazık. Soya soslu domuz, fırında kaz eti.
Свинину под соевым соусом, гуся и побольше жира.
"'Aptal kız'diye bağırdı Cadı fırına doğru koşarken. "
"Глупая девчонка" прокричала ведьма и бросилась к печи. "
Minbarilerin savaşçı sınıfından üst rütbeli bir subay neredeyse 12 yıldır kimsenin görmediği halde birden bir ortaya çıkıyor ve elinde silahla sebepsiz yere Büyükelçi Delenn'in dairesine giriyor.
Высокопоставленный член касты войнов Минбара которого никто не видел почти 12 лет вдруг появляется и, без видимых причин, вламывается в каюту посла Деленн с оружием в руках.
- Fırın açık!
- Плита осталась включенной!
Bende onun üzerinde uzun yıllardır kurduğun yıkıcı etkiyi öğrenme fırsatı buldum.
И я был потрясен, узнав о том разрушительном влиянии которое ты на нее оказывала многие годы.
Yıldızfilosu, Jem'Hadar hakkında daha fazla bilgi edinmek için bunu kaçırılmış bir fırsat olarak gördüğünü ve bu yüzden uğradığı hayal kırıklığını ifade etti.
Звездный Флот разочарован упущенной возможностью узнать о джем'хадар больше.
"Onu fırında kızartmış." "Hadi gel bunu paylaşalım."
Я хочу с тобой поделиться.
Fırınlarda mı açık?
Пекарни и рестораны же работают?
Kızınca burun deliklerinden alev fışkırıyor.
Твои ноздри подрагивают, когда ты сердишься.
Herkesin bir zayıf noktası vardır Barnes ve sen onu sıkıştırabileceğimiz bir zayıf noktasını bulup ve üstüne basacaksın.
У каждого есть слабое место. Надо лишь найти это место и больно по нему ударить.
Sıfır bedenim nerdeyse. Artık sutyene ihtiyacım yok.
Мне больше не нужен лифчик!
Bütün hafta sonları... balık tutuyor... tembel tembel yatıyor... kendini yenileyebilme fırsatlarını kaçırıyorsun.
Сколько уик-эндов, рыбалок, выпивки... И всё это потеряно. Для чего?
Yıldırımı bol bir fırtınada ayak bileklerini tutup kıçını havaya kaldırmalısın.
В сильный ураган хочется обхватить себя за колени и поднять задницу.
- Kırmızı kamyonet fırtına gözüne gitti. - Hayır.
Они в самом центре торнадо!
Kendi rızalarıyla deri yavrukurt üniformaları giymekten hoşlanan ve bir taraftan birbirlerine fındık başlı çekiç ile vururken diğer taraftan kedilerine sakso çektiren yetişkinlere bulaşmayacağız.
Мы не будем без причины доставать людей которые любят переодеваться в кожанные костюмы Бой-Скаутов и бить друг друга по голове молотками по-очереди отсасывая своему коту.
Hâlâ R - sınıfı Minbari kanı sıkıntımız var.
Нам все еще не хватает минбарской крови с отрицательным резусом.
Ya çok büyük bir ruhsal rahatsızlığın var ve en kısa zamanda hastaneye yatırılmalısın, yada birinci sınıf psikoloji öğrencisisin.
Или вы серьёзно психически больны и должны немедленно пойти в психиатрическую больницу или же вы студент первого курса психиатрического университета.
Fırında patates... iyi kızartılmış büyük soğan halkalarıyla?
Печенный картофель... куча зажаренных луковых колец?
Hayır fındık kabuğunda böyleyim.
Нет, это я в скорлупе.
Ne tür bir kabuk bu böyle? Fındık bundan hoşlanmışmıdır?
Что же это за скорлупа такая?
Çıtır çıtır fıstık gibisin.
Так бы и съел тебя.
Sıfır taş, sıfır sandık!
Ноль камней, ноль коробок!
Jerome Morrow, 1. Sınıf Kaptan, ayrılmaya hazır. Titan'a bir yıllık bir misyona, Satürn'ün 14. ayı.
Джером Морроу, Навигатор 1-го Класса, собирается принять участие... в годовом полете на Титан, 14-ю луну Сатурна.
Kılıf onu dikkatini dağıtır.
Не позволю пустым ножнам обмануть меня.
Sadece, punç kasesi yerine ortada bir tabut olacak. Fakat unutma ki, sınıf toplantıları, daha başarılı mezunların, daha az başarılı mezunlara, ne olduklarını bildirebilmeyi mümkün kılmak amacıyla yapılır :
Помни, что встречи выпускников позволяют более успешным выпускникам показывать менее успешным, что они ниже их.
Bunun üzerine adam eğilmiş, kızı kaldırıp okyanusa fırlatmış ve "İşte şimdi becerildin" demiş.
Тогда он берёт её на руки, бросает в океан и говорит "Считай, что тебя отымели прямо сейчас!"
Bu fırsatı kaçırırsam aptallık etmiş olurdum.
И я была бы дурой, если бы...
Artık kim olduğumu bildiklerine göre ilk fırsatta saldıracaklardır.
Теперь, когда они знают, кто я, они нападут сразу же, как только будут в безопасности.
Üst kısmının, annelerinizin fırında yaptığı gibi olmalı.
Плёнки сверху, как когда мама делала его на плите.
Bu ilginç çünkü herkes şunu bilir ki sıfır senesi olmadığından milenyum 2001'e kadar başlayamaz bu da senin partinin bir sene geç olması demektir ve bu da ufak bir aksaklık sayılır.
Забавно, потому что все знают так как не было нулевого года миллениум начнется только в 2001 то есть на год позже твоей вечеринки которая, получается, неправильная.
Taşiyonları yani ışık hızından daha hızlı hareket edebilen ve böylece zamanda sadece birkaç dakikalığına ve sıfır derece sıcaklıkta geriye gidebilen sübatomik partikülleri henüz keşfetmiş olan McGuena isimli bir adamla tanışacaksın.
Ты познакомишься с человеком по фамилии МакГуэйн, который только что получил доказательство существования тахионов субатомных частиц, которые могут перемещаться быстрее скорости света и путешествовать во времени, но лишь в течение пары секунд и только при температуре абсолютного нуля.
Ama anlamadınız. Bir sıfır - biz kazandık! Ben bir şey yapmadım.
Ќо, сэр. вы не понимаете. я... я... я ничего не совершил.
! Şimdi fırından çıkıyor leydim.
Его как раз вынимают из печи, миледи.