Gökyüzünde traduction Russe
599 traduction parallèle
Çünkü sevdiğim kadın gökyüzünde parlayan bir güneş.
кого я люблю - это ярко сияющее в небе солнце.
"Sihirli bir at, haşmetli Caliph, gökyüzünde süzülebiliyor"
"Этот волшебный конь, величайший из Калифов, летает по воздуху"
Yine Kuyruklu yıldız, fakat bu sefer gökyüzünde!
Снова Метеор - в этот раз всадник неба!
Madalya, "İzin" demekti gökyüzünde, kesintisiz olarak haftalar boyunca süren savaşın kopma noktasına kadar gerdiği sinirlerle gidilen tatil tek bir şey ifade ederdi...
Награждение давало отпуск - при нервах, натянутых до предела непрерывными воздушными боями, отпуск означал только одно -
Gökyüzünde muazzam büyüklükte sarı bir ay vardı.
В небе светила огромная желтая луна.
# Gökyüzünde parlayan her yıldız # # Der gibi sanki... # # seni seviyorum yalnız #
Каждая звезда, что сияет на небе, словно говорит :
Ve Apollo 2 tekerlekli güneş arabasını gökyüzünde sürüyor.
И по небу пролетит на солнечной колеснице Аполлон.
- Gökyüzünde yetişen siyah çiçekler.
Маленькие чёрные цветы, растущие в небе.
Bir kızılderili efsanesi vardır reisin oğlu öldüğünde ataları, gökyüzünde... şenlik ateşi yakarmış.
Как-то я слышал одну индейскую легенду. О том, как предки зажигают костры на небе, когда умирает ребёнок правителя.
Şimdiden yükselmiş olan güneş, şafağın yok olan belirtileriyle ve ufukta pembe bir şekilde göz alıcı gökyüzünde ışıldıyordu.
Солнце поднялось уже высоко и сияло в совершенно синем небе, которое сохранило лишь легкий розовый оттенок у горизонта, как слабеющий след зари.
Gökyüzünde yıldızlar Parlar sizin için Ve gördüğünüz
Вторая звезда справа светит в ночи для тебя и тебе говорит, что сбудутся все твои мечты.
Gökyüzünde yıldızlar Çok farklı parıldar Oraya gitmek istersen
Вторая звезда справа сияет волшебным светом, и если ты ищешь дорогу в Сказочную страну, этот свет укажет путь тебе.
Gökyüzünde parlarlar
Свети сквозь облака.
Ansızın bir beyaz manda sürüsünün gökyüzünde çılgın gibi koşturduğunu gördüm!
А потом я посмотрел вновь, и откуда ни возьмись... по небу неслось стадо белых буйволов!
Oradan ayrılırken, arkama baktığımda gökyüzünde en güzel renkleri gördüm :
А когда я уезжал оттуда, то обернулся... и увидел в небе прекраснейшие цвета.
Ay gökyüzünde yüksekteyken yola çıkmalıyız.
Илья, что случилось? И о какой луне ты тут говоришь?
Gökyüzünde 4 güneş vardı.
А вчера вечером в небе сразу светило четыре солнца.
Fırtınalı gökyüzünde ordalar.
Там, в бурном, грозном небе.
Onların savaş kılıçlarının gökyüzünde gezinircesine şarkı söylediklerini duydum,
я слышала пение, когда они плыли по небу.
Uçan daireleri unut gitsin. Onlar gökyüzünde.
Пропади пропадом все эти летающие тарелки.
Büyüdüğüne şüphe yok, ama gökyüzünde özgürce uçan genç bir atmaca ile karşılaştırabilmen için önünde uzun bir yol var.
Он вырастает в размерах, но ему предстоит еще долгий путь до благородных ястребов, парящих высоко в небе.
Eğer uzay kumuna dokunsan, yabancı bir kuşun çığlıklarını duysan ve başka bir gökyüzünde uçtuklarını görsen, tatmin olur muydun?
Если бы вы потрогали инопланетный песок и услышали пение других птиц и увидели их парящими на другом небе. Это бы вас устроило?
Uzanma Ay gökyüzünde dolaşırken
Что с того, что, мглой укрыт,
" Sen itmesen de kayıyor bulutlar gökyüzünde
У облаков на небе жизнь своя.
Belki gökyüzünde.
Может, в небе, где-то.
Hayatım, yukarıda gökyüzünde uçan o yazılar bizim değil mi?
Дорогой, разве это не мьI заказали эту вьIвеску? Разве нет,
İki yıl önce, gazeteci Fandor kılığında milyarlar değerindeki mücevherle gökyüzünde kayboldum.
Два года назад, под маской журналиста Фандора, я испарился в небе, унося с собой драгоценностей на миллиард франков.
Hain ev sahibinizin gökyüzünde bir delik bıraktığını görüyorum.
Владелец не заделал эту дыру в потолке.
Bir şeyin neden gökyüzünde belirdiğini sana açıklayabilirim, ama güzelliği hakkında düşünmek hiç gerekmemişti.
Знаешь, я могу объяснить, почему она возникает на небе, но я никогда не задумывался о том, как она прекрасна.
O rüyaları görmediğini sanıyordum, o gökyüzünde hareket eden köşkü görmüyordun.
Я думала, у тебя больше нет снов. Что ты больше не летишь по небу в странном шатре.
Gökyüzünde geçti gitti.
И он прошёл по небу, вправо.
Gökyüzünde giderken, üç defa çaktı sonra zig zag çizerek kayboldu.
И он пролетел по небу, а потом мигнул мне три раза и зигзагами улетел.
Böyle biri için, hakikat kusursuz bir birliktir, ve bir yaz mevsiminde gökyüzünde beliren manzaranın... onda yarattığı çoşku, örneğin,
Для него реальность - некая совершенная сущность. Переживания, которые он испытывает при виде спокойного молчаливого неба, сродни самым глубоким эмоциям современного человека.
Stratos, Kaptan, aslında gökyüzünde dalgalanan bir kent.
Стратос, Капитан. Город, плавающий в небесах.
Yıldızlar gökyüzünde parlar, ve iki ayaklı varlık altında düşünüp hayaller kurar, hepsi boş.
Эти звезды светят в пустоте, дорогой мой, и напрасно двуногие существа под ними мечтают и строят свои планы.
Ama gökyüzünde hiçbir bulut yok.
На небе ни облачка. - Спокойной ночи, Хонес.
Gökyüzünde tasarruf var.
На небе свеч не жгут.
Aslında, gökyüzünde ne süt ne bal var...
Но там нет ни молока, ни меда...
Bir kar fırtınası ortalığı yıkıyor. Şimşekler parıldıyor... Gökyüzünde yıldızlar yarışıyor, şehirler yağmur altında.
Звенит январская вьюга И ливни хлещут упругo и звезды мчатся пo кругу, и шумят гoрoда.
Gökyüzünde yıldızlar yarışıyor, şehirler yağmur altında.
И звезды мчатся пo кругу И шумят гoрoда
Köse basinda gökyüzünde gökkusagi var
За углом меня поджидает радуга.
Tavanındaki çatlaklar, parkenin tahtaları fayansın deseni, gözünün etrafındaki çizgiler ağaçlar, su, taşlar yoldan geçen arabalar gökyüzünde bulut şekli alan bulutlar.
трещины на потолке, на полу, узоры на плитках, морщинки вокруг твоих глаз, деревья, воду, камни, проезжающие машины, облака, образующие разнообразные фигуры в небе.
Var olan tek şey yürüyüşün ve bazen dalıp, bazen kayan güzelliğe, çirkinliğe, aşinaya, şaşırtıcıya yabancı kalan sadece etrafında, gözlerinde, tavanda, ayakucunda, gökyüzünde, kırık aynanda suda, taşta kalabalıklar arasında sürekli belirip kaybolan şekil ve ışıklara takılan bakışın.
Всё это есть в твоей походке, в твоём взгляде, который медлит и скользит, безразличный к красоте, к уродству, ко всему знакомому, к неожиданному, сохраняющий только смешение форм и света, которые беспрерывно рождаются и тают, - вокруг тебя, в твоих глазах, на потолке, у твоих ног, в небе, в твоём треснувшем зеркале, в воде, на камнях, в толпе.
Onun gökyüzünde olduğunu söylememiş miydin?
Вы говорили, что он наверху, разве нет?
Emin olmak beni ziyadesiyle rahatlatırdı elbette fakat bunun yerine onun gökyüzünde olduğuna inanmayı seçtim.
Мне бы хотелось знать наверняка, но вместо этого я просто верю, что он там.
O her zaman bize yardım etmek için gökyüzünde olacak.
Для нас он всегда будет там, будет помогать нам.
Bu gözler duvarda, gökyüzünde... her yerde ortaya çıkıyordu.
Эти глаза появлялись на стенах, на потолке... повсюду -
Gökyüzünde, derin bir gürültü duyuldu.
С неба донеслось сиплое гудение.
Gökyüzünde sadece bir delik var.
Небеса разверзаются.
Ve ölüm gökyüzünde
И смерть витает в воздухе.
Tam şu an ay gökyüzünde yükselmiş durumda ve hafiften de bir rüzgar esiyor.
Луна высоко... Ветерок шумит...