Gıbı traduction Russe
13,702 traduction parallèle
Ben yanında yokken onu yalnız bırakmadığın için asıl ben teşekkür ederim, Henry.
Генри, спасибо тебе... что был с ней, когда я не мог.
Son bıraktığımızda iki adamımız ve Kardan Adam elinizdeydi.
Так, когда мы остановились, на вашем счету уже были Снеговик и два наших парня.
Bir vampiri kalbinden bıçaklayınca kılıç kendi içine sihirli bir kanal açarak ruhlarınızı yarattığınız kişisel cehennemize aktarır.
Когда вампир получает меч в сердце, меч действует, как магический проводник перенося душу в этот неприятный камень создает свой маленький личный ад. Ах!
Hamile kız arkadaşını yeni bıçakladığımı düşünürsek bu oldukça asil bir davranış oldu.
Это так великодушно, обращая внимание на то, что я только что зарезал твою беременную девушку прямо в грудь
Hâlbuki ofisime bıraktığın 20 çocuk bakımı dergisinde okumuştum sanki.
Кажется, я читал об этом в одном из 20 журналов для родителей, которые я оставил в моём кабинете.
Bu, Ceza mührünü nasıl etkisiz bıraktığını açıklar ama yüzüğü nereden aldığını açıklamaz.
Ну, это объясняет, как он дезактивировал руну Наказания, но это не объясняет, откуда у него кольцо.
Tüm insanlığı yüzüstü bıraktılar ama bunu benim kadar sen de biliyordun zaten.
Они подвели все человечество, Но ты знаешь это не хуже не меня.
Cengiz'in bana miras bıraktığı bu dünya.
Мир, что я унаследовал от Чингиса.
Okulu tedavin için bıraktığını söyledi.
Сказал, тебя отчислили из-за реабилитации.
Seni bu kasvetli mekânda bıraktığımı düşünüp, geçen geceyi uykusuz geçirdim.
Я в прошлую ночь глаз не могла сомкнуть, думая, что бросила вас на произвол судьбы в этом ужасном месте.
Eğer gerçek açlığın ne olduğunu bilseydin seni asla bırakmayacağını da bilirdin.
И как только познаешь настоящий голод - он тебя никогда не оставит.
İnatçılığı bırak.
Хватит все усложнять.
Bayan Tregidden işle ilgili meselelerini bize bıraktığı için umarım bu beyefendi de öyle yapar.
Раз миссис Трегидден всегда доверяла нам вести дела без ее участия, будем надеяться, джентльмены, что это ничего не изменит.
Eski Trevorgie kazılarının yarım yüzyıl önce sahibi ölünce bırakıldığı ve daha devam edilmediği herkes tarafından bilinir.
Всем известно, что старые выработки Треворджи заброшены полвека назад, после смерти владельца их никто не трогал.
Bu "Evlenen Adam" ın bıraktığı iz.
Это почерк Жениха.
Birkaç yıl önce babam bana gelip hayatını değiştireceğini söyledi. Bağımlılığını bırakıp doğum günümü benimle kutlamak istediğini, çünkü birçoğunu zaten kaçırdığını söyledi.
Пару лет назад ко мне приехал отец и сказал, что хочет изменить свою жизнь, завязать, и что он хочет отпраздновать мой день рождения, потому что пропустил так много.
Pantolonunu yıkamam için bıraktığında cebinde esrar bulmam...
На травку в карманах джинсов, которые ты оставлял в стирке.
Daha doğrusu, onu öyle bırakmam gerekiyor ki bırakıldığını anlamamalı.
И сделать это таким образом, чтобы он не просёк.
Eğer değillerse kimin yaptığını bulmamız ve onları devre dışı bırakmamız gerek. - Onları devre dışı bırakmamız gerek.
Если же нет... значит, будем искать производителей и запрём их.
Piper'ı bulmaya hiç yaklaşmamıştım ve nerede yanlış yaptığımla ve NZT'nin neden beni yüzüstü bıraktığıyla ilgili kafayı yiyordum.
Я не приблизился к спасению Пайпер, сходил с ума, прокручивая, в чём я ошибся, почему НЗТ подвело меня.
Burası canavar serbest bıraktığınız kısım, tamam mı?
Здесь ты выпускаешь зверя, правильно?
Kimse nereden geldiğini onu kimin bıraktığını bilmiyor.
Никто не знает, откуда она и кто её там оставил.
Bıraktığın için sağ ol.
Спасибо, что подвёз.
Babanın beni hamile bıraktığı halinden hık demiş burnundan düşmüşsün.
Ты вылитый твой отец, когда он обрюхатил меня.
İhtiyacın olan şey seni dürtecek telefonu bırak diyecek hafta içi margarita ısmarlayacak tanımadığın birinin seni gezdirmesine izin verecek biri.
Тебе просто нужен кто-то чтобы подтолкнуть тебе, сказать, выключить телефон, иметь будний день Маргариты, повеселиться, пусть некоторый случайный парень возьмет тебя в о-городе.
Erkeğe benzeyenin bıyığı var.
У девчонки-парня есть усы.
Bıdığım, bu işi ilk kez yapmıyorum.
Душка, это не первое мое родео.
Bıçağı yakaladığın için memnun gibiyim.
Я даже рад, что ты поймал нож.
Lobos'u öldürmek arkanda bıraktığın pisliği temizleyecek mi sanıyorsun?
Или думаешь, вместе с Лобосом исчезнет все твое прошлое?
Ve sen ve Tommy'nin durdurduğunuz ve polislere bıraktığınız mallar.
- И с поставкой, которую вы с Томми перехватили и оставили в подарок полиции.
Hayır, seni geri kabul etti çünkü artık işleri bıraktığını sanıyordu.
- Нет. Она с тобой, потому что думает, что ты завязал.
Arkasında bıraktığı lastik izlerini temizlediği sürece.
Если он уберет следы шин, которые оставил.
Donna, şuan ofisten uzak durmam gerekiyor, ama kimseyi bıraktığım yok.
Донна, сейчас я должен держаться подальше от фирмы, но я никого не бросаю.
- Harvey. Seni rahat bırakması karşılığında Mike'ın davasını düşürme talebimizi geri çektik.
Мы отказались от закрытия дела Майка в обмен на твою неприкосновенность.
Peki bu adamla o girilemez denen Harvard dosya odasında seks yaptığınız ve orada onu iddialara göre yalnız bıraktığınız da yalan mı?
Разве неправда, что у вас был секс с этим мужчиной, и вы оставили его одного в якобы неприступном гарвардском архиве?
Louis için onu bıraktığımda bana nasıl davrandığını hayal et.
Попробуй представить, как он относился ко мне, когда я ушла к Луису.
- Mantığı... Harvey hayatı boyunca hiçbir davayı bırakmadı ve eğer şimdi bırakıyorsa kaybın Mike'ın kayıtlarına geçmesini istiyor demektir.
Харви никогда не выпускал из-под контроля свои дела, и если он делает это сейчас, значит, хочет, чтобы поражение было на счету Майка.
Ne oldu? Mike suçu üstlendi karşılığında sen, Harvey, Louis ve bizim peşimizi bırakacaklar.
Майк признал вину с условием, что они оставят всех нас в покое.
- Beni bıraktığın kadın için mi?
Цель, ради которой ты меня бросил?
"Terk ettiğim kızı arayayım da belki hamile bıraktığım kız için yardım eder."
"А позвоню-ка той, кого бросил, может она поможет мне и девке, к которой я ушел."
Arkasında cesetlerden bir yığın bırakarak.
И оставил за собой гору трупов.
Bak, bilmeni istediğim, bıraktığımı açıkça ifade ettiğim için bu olay başımıza geldi.
Слушай, я только хотел, чтобы ты об этом знала, ведь я однозначно сказал, что завязал.
Hiçbir erkek yaşadığı evi bu şekilde bakımsız bırakmaz.
Он не отремонтирован. А мужчина не позволил бы такого, будь он рядом.
3 gün önce Nez Rowan'ı askeri gözaltından kimin serbest bıraktığını biliyor musun?
Вы знаете, кто освободил Нез Рован из под стражи три дня назад?
Ödeme onaylandığı anda kızı serbest bırakacağız.
Как только перевод будет подтвержден, её отпустят.
daha var sadece birkaç saat gün ışığı bıraktı.
И осталось не так много часов до наступления темноты.
Şunu hayal et, köpeğin teki kokusunu aldı ya da küçük çocuğun teki bıraktığın yere burnunu soktu diyelim.
Представь себе... какой-то пёс или ребёнок натыкаются на твой тайник.
Kadının bıyığı vardı.
И у неё были усы.
Artık saçmalamayı bırak ve tanıdığım insan olmaya geri dön.
Так что прекрати этот бред. и стань человеком, которым ты можешь быть.
Yani, içinde yaşadığın evin, Ed'in evi olduğunu düşünüyorsun. aslında ailen her şeyi olduğu gibi evi de bıraktı.
Так значит дом, в котором ты живешь, который ты думала принадлежит Эду, на самом деле был домом твоих родителей все это время.
Teknik saçmalıklar, yani her şey bıraktığın gibi sevimli.
Техно-пузырь. Ничего не изменилось с тех пор как ты ушел.