Kalında traduction Russe
3,273 traduction parallèle
Coy'un grubu The Boards, Topanga Kanyonu'nda moda takipçilerinin eğer onların bildikleri dünya hala değişmediyse Hollywood'un artık sonuna gelindiğinin en büyük kanıtı olan şimdinin plak şirketi sahibi eski bir basçıdan kiraladıkları evde kalıyorlardı.
Группа Коя "Бордс" снимала дом в каньоне Топанга у бывшего басиста, ставшего управляющим компанией, которую знатоки считали знамением конца Голливуда, а то и конца света, в нынешнем виде.
İnsanlar banyo için gelir ama yatak odasında kalırlar.
Знаете, иные приходят проверить ванную, а в итоге остаются в спальне.
Beklemede kal. - Ateş hattında sivil var.
- Гражданский на линии огня.
Bu tip şeyler sormamak lazım aslında ama gelecekte, hayatta kalıyor muyum?
Наверное, мне не следует задавать этот вопрос, но в будущем я буду жив?
Evrenin dört bir yanında yeşil kalın bir örtü oluştu.
Толстым зеленым ковром укрыл Он свое Творение.
Kutsal Yolcular hayatta kalışımızın kahramansı destanında bize yardım etmek için yaratılmışlardı.
Пилигримы созданы чтобы помочь нам в нашем героическом задании выживания.
- Aslında biraz uzakta kalıyorum.
Лучше я к себе.
Kıpırdama! Çizginin arkasında kal lütfen.
Не-заступать за линию.
Ama o düşmanlar senin peşinden geleceklerin yanında bir hiç kalır.
Но они не чета тем, что придут по твою душу.
Nasıl olduysa ölüm kalım boğuşması sırasında devrilmediler, öyle mi?
Однако во время "схватки не на жизнь, а насмерть" они устояли.
Senede üç kez gelip en az bir hafta kalır ama hep sezon dışında.
Он частo приезжает на неделю или дoльше раза пo три в гoд, нo всегда не в сезoн.
İşler kötüleştikçe, ben de büyük tehlike altında kalıyorum, değil mi?
И что еще хуже, Я все еще в смертельной опасности, верно?
Bana baktıklarında, bir sabıkalı görüyorlar ve sonra da bir eşit hayvanmışım gibi benim değersiz olduğuma karar veriyorlar.
Они смотрят на меня и видят бывшего зека, и списывают меня со счетов, как будто я животное какое.
Aslında ben... Bhauri'de kalırım.
Вообще-то, я живу в Agrasen ki Baoli.
Muhtemelen saç teli kalınlığında.
Вообще, это толщина человеческого волоса.
Beşinci katın penceresinden atladığında şans eseri hayatta kalırsın ama kırık bacakların yılbaşı partilerine gitmene engel olur.
Ты прыгаешь из окна пятого этажа - шанс выжить есть, но твои сломанные ноги будут стоить части бюджета рождественской вечеринки.
İsveç suyun arka tarafında kalıyor.
Швеция по ту сторону пролива.
- Büyükannenin yanında kal!
! Назад бабуля bemoon
Bu dünya nihayet bir gün yanıp kül olduğunda, hamam böcekleri kalıntıların arasında cirit atarken, krallığımı ilan edeceğim!
И когда весь этот гадюшник, наконец, накроется, и тараканы будут владеть тем, что останется, их королём стану я!
Bir kaç gün daha buralardayım, eğer soracağınız bir şey olursa kilisenin yanında, çocuğun ailesi ile birlikte kalıyorum.
Слушайте, я буду в городе ещё несколько дней, если у вас есть вопросы. Я сейчас с семьёй мальчика рядом с церковью.
Esther, eğer bu olayın tüm ironileri hakkında konuşacak olursak önümüzdeki 20 yıl daha konuşmak durumunda kalırız.
Ёстер, если ты намерена перечисл € ть все парадоксы ситуации, следующие 20 лет мы только о них и будем говорить.
Belki bu sefer o kadar da çabuk dönmeyiz topraklarında bir süre kalır oraları keşfederiz. Hatta kış geldiğinde bile.
И, возможно, мы вернёмся не столько скоро, но оставшись на их земле на некоторое время, мы исследуем её, может даже перезимуем там.
Shaffer'la işin bittiği zaman, baban senin yanında bir başarı hikâyesi gibi kalır.
А к окончанию консерватории, твой папка на твоём фоне будет гением.
Lütfen, bunun dışında kal.
Пожалуйста, не лезь.
- Kahrolası işimin dışında kal sadece! - Yoksa ne olur?
Не суй свой нос в мои дела.
Ben burada bir masanın arkasında kalırken
Я действительно застрял в конторе.
Ateş altında kalınca hemen dönmek zorunda kalmış. Albay'la konuşmaya yetecek kadar varmış işte.
Увидел достаточно, чтобы напугать Полковника.
Sanırım Elizabeth'in bir süre yanında kalıp onunla ilgilenmesi gerekebilir
Элизабет хочет остаться и позаботиться о ней.
Fran, telefonun yanında kal.
Фран, постой у телефона.
Stan bu yüzden uyuyamayacak. Çünkü kalıp sabun kafalı babası "Elm Sokağı'nda Kabus" u izlemesine izin verdi, seni salak.
Вот и Стэн не спит, потому что его папа-соломенная-голова, позволил посмотреть "Кошмар на улице вязов".
Duvarlar iki metre kalınlığında.
Ширина стен - почти два метра.
- Birçok defa beni öldürmeye çalışmış bir sabıkalı hapisten çıktığında, yine denemeye niyetlenirse diye... -... bana söylenmesi protokol gereğidir.
По протоколу мне обязаны сообщать, когда известный преступник, пару раз пытавшийся меня убить, выходит на свободу... на случай, если он решит повторить попытку.
Öyleyse bunun dışında kalırız, kimseyi desteklemeyiz.
- А мы воздержимся, не будем поддерживать ни одного.
Kaptan Lawrence'ın söylemek istediği şey Bayan Guthrie o kapının arkasında ne kadar fazla kalırsa ve Kaptan Vane'in cezasını kaldırmazsa ki birkaç saat önce böyle bir şey yapacağıma ölürüm demişti şurada oturan Kaptan Hornigold da o kadar çabuk yeni oluşmakta olan birliğimizden çıkarak her şeyi başlamadan bitirir.
Я полагаю, капитан Лоуренс хотел сказать, до тех пор пока это мешает Миссис Гатри выйти из за этой двери и снять запрет с капитана Вейна... Решение, которое, несколько часов назад, как она сказала, будет принято только через ее труп... Потом, капитан Хорниголд, вон там уходит из нашего зарождающейся грузового консорциума, убив его в колыбели.
Ama şu an çadırında bunları bulduktan sonra bunun ne önemi kalır bilmiyorum.
Но я не думаю что это важно видишь, мы нашли это в твоей палатке.
Çocukların yakınında kal.
Держитесь ближе к детям.
Vaziyet, Marsac gözaltında kalıyor.
С одним условием : Марсак остается под домашним арестом.
Ama ülkelerimiz arasında kalıcı bir barış sert tehditlere en iyi yanıt olacaktır.
Уверен, прочный мир между нашими государствами станет лучшем ответом попыткам насилия.
Yolun dışında kalırsak izimizi kaybettirebiliriz.
Если мы уйдем с дороги, они нас потеряют.
Telefonun yanında kal.
Оставайся на связи.
Bu inanılmaz mekandaki saplantı hali yanında benim buradaki şeyler sönük kalıyor.
-.. это наверняка столько заняло, а подобные вещи, которые имел я, - Да. - они меркнут по своей значимости..
Kalıcı bir durum değil. Hizmetinin karşılığında ödemeyi bir kaç hafta içinde yaparım.
Да, это не надолго но так как у нас будет панихида, я могу отдать тебе деньги через пару недель.
Arazinin kuzey batısında kalırız. Bizi asla görmezler.
Мы будем на северо-западе владений.
- Bak kalın kafalım eğer birine bile Maddox'un adaylığını koymasıyla veya Başkan'ın seçimlerden çekilmesiyle ilgili bir şey yumurtlarsan siyasi kariyerinde varabileceğin en yüksek seviye Cadılar Bayramı dükkanında Nixon maskeleri satmak olur, tamam mı?
Слушай, мудак... Если ты кому-нибудь проболтаешься о том, что Мэддокс баллотируется или о том, что президент решил этого не делать, то наивысшей ступенью твоей политической карьеры станет продажа масок Никсона на Хэллоуин, ясно?
Eğer bu adamlara uzayın derlerse bir ay içinde işin dışında kalırız.
Если на нас натравят этих ребят, через месяц мы лишимся бизнеса.
- Dublin'in güneyinde kalıyor aslında.
На самом деле, это к югу от Дублина.
İkimizin dışında herkes kalıyor.
Все остаются на местах кроме вас и меня.
Yakında serbest kalırsın.
Вы должны выйти в ближайшее время.
Oradaki B binasında çoğunlukla depresifler ve intihara meyilliler kalıyor.
Это корпус "Б", для депрессивных и суицидников.
Ama sonra Beatrice hakkında gerçeği yazmak için kalıyor.
Но потом он переписал это, оставшись верным Беатриче.
Tek yapacağın, zirvenin altında kalıp köprüye vardığında altından uçup çıkman.
Не поднимайся выше стенок каньона, а когда долетишь до моста, пролети под ним и набирай высоту.