Kırık traduction Russe
78,440 traduction parallèle
Bayan Waterford... sizi hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum... ve kendimi de.
Миссис Уотерфорд. Я знаю, что подвела вас. Я...
Ne yaptığımızı biliyoruz ve sizi hayal kırıklığına uğratmayacağız.
Мы знаем, что делаем. Я вас не подведу.
Seni hayal kırıklığına uğrattığını düşünüyor.
Думает, что подвёл тебя.
Seni bir daha hayal kırıklığına uğratmayacağıma söz veriyorum.
Я обещаю тебе, что больше никогда тебя не подведу.
Az önce Tara'ya onu bir daha hayal kırıklığına uğratmayacağına söz verdin.
Вы только что пообещали никогда не подводить Тару. Это не реалистично.
Lütfen beni hayal kırıklığına uğratma.
Пожалуйста, не разочаруй меня.
Özür dilerim. Seni hayal kırıklığına uğrattım.
- ( линда ) Прости, пожалуйста, МЭгс.
Birimizi hayal kırıklığına uğratırsan hepimizi uğratırsın.
- ( мэг ) Разочаровала одну из нас — разочаровала ВСЕХ.
Baudelairelar, biliyorum ki siz ve birçokları için bir hayal kırıklığıyım.
Бодлеры, я знаю, что для вас, и многих других, я - одно сплошное разочарование.
Cezanız en kısa sürede başlatılacaktır.
Приговоры будут исполнены незамедлительно.
Tanrı'nın sözüyle ona inananlar için her şey mümkün kılınmıştır.
И по слову Его : "если сколько-нибудь можешь веровать, все возможно верующему".
O benim kızım! Hayır!
Нет!
2 Aralık günü Hartford'daki kontrol noktasında kaçırıldım.
Меня схватили 2 декабря на заставе у Хартфорда.
Hayal kırıklığına uğramış gibisiniz.
Вы кажетесь разочарованным.
Kirli su nasıl olur da böyle alışılmadık bir etki yaratır?
Как заражённая вода могла произвести такой необычный эффект?
Ayda bir, bereketli günlerde... damızlık kız, komutanın karısının bacakları arasına uzanır.
Раз месяц, в фертильные дни Служанке следует лечь между ног Жены Командора.
Hazır buradayken bu gece için... her şey yolunda mı değil mi diye kısa bir kontrol yapayım.
Раз ты здесь, я могу заодно и взглянуть, удостовериться, что все в боевой готовности для сегодняшнего вечера.
Sadece verimli kadınlar ve kısır kadınlar var.
Бывают только женщины, что плодоносны, и женщины, что бесплодны.
Kendimi "kırılgan" sözcüğü gibi hissediyorum.
Чувствую себя словом "дребезг".
Lanet olası kıçını kaldır.
Поднимай свою чертову задницу.
Sırf pisliğin birini korkutup istediğimizi yaptırdık diye mi? Hayır madencilerin haklarını alabilmek için yapman gerekeni yapabildiğin için.
Нет, потому что ты сделал всё ради того, чтобы шахтеры получили причитающееся им.
Başkan bey, yeni kurul üyenize saygısızlık etmek istemem ancak gayet de vardır.
Со всем уважением к вашему новому члену, господин председатель, принимает. И не только коллегия.
Sanırım demek istediğim, sadece yaptığımı itiraf etmeyip aynı zamanda bundan pişmanlık da duyuyorum aldığım her nefeste bu his devam ediyor.
Я говорю, что не только признаю содеянное, но и... Я сожалею всеми фибрами души.
Palmer'ı sıkıştırdığındaki, Seidel ile kapıştığındaki ve yıllardır avukatları alt ettiğin zamanki yüz ifadeni gördüm.
Я видел твое лицо, когда ты победил Палмера, и когда ты победил Сайдела и других хороших юристов, которых ты сделал за последние годы. Я уже однажды говорил тебе.
Umarım şunu odandan çalmama kızmamışsındır.
Надеюсь, ты не против, что я повесила её здесь.
Hayır Harvey, bu senin kızacağın bir şey çünkü büyük resmi hiç bir zaman göremedin.
Нет, Харви, ты бесишься, потому что ты никогда не мог видеть картинку целиком.
Waterford kısır olabilir.
Уотерфорд, скорее всего, стерилен.
Bunun vergilerini ödeyen zararsız bir hayır kurumu olduğunu düşünseydik, burada olmazdık.
Нас бы здесь не было, если бы мы считали, что это какая-то безобидная благотворительная богадельня, которая платит налоги.
- Bir şeyleri satışa çıkarırım artık.
Я думаю, что я просто... продам что-нибудь.
Hayır bu oyunu daha önce de oynadık.
Нет. Мы уже этот танец прежде танцевали.
Menkul kıymetlerde yatırım geçmişin bulunmamakta. Ama 8 Nisan'da tüm birikimini 117 binini Dassan Potasyum Şirketi'ne yatırmışsın.
Вы ни разу не инвестировали в ценные бумаги, но 8 апреля вы вложили все свои сбережения в сумме $ 117 тыс.
Kırk yılın başı zekice bir yatırım yaptığımı düşünmüştüm oysaki.
Я думала, что наконец-то поступила умно.
Gururunu kır.
Унизьте его.
27 yaşında hissediyorum ama kendime baktığımda kırışan ve sarkan yerlerime inanamıyorum.
Чувствую себя на двадцать семь, а потом смотрю в зеркало и не узнаЮ все эти морщины и складки.
Geceler uzar, gündüzler kısalır.
Солнце окутано пологом тьмы.
Hey! Koca meme, göğüsleri çalıştır. Kaldır kıçını.
- ( энджи ) Эй, сисястая, двигай булками.
Bana kıyasla sen onu daha beş dakikadır tanıyordun!
- ( тэйсти ) В сравнении со мной ты знала её пять минут!
Hayır kızım.
Не-ет, хватит.
Artık hazır mısın?
Эй, ты там скоро?
Olası yan etkileri arasında bulantı, baş dönmesi, yaşama isteğini kaybetme, isilik, öfke ve saldırganlık hissi, titremeler, ağızda kuruluk, uykusuzluk ve topallama vardır.
Возможные побочные эффекты включают тошноту, головокружение, нежелание жить, сыпь, вспышки гнева, агрессию, тремор, сухость во рту, бессонницу и хромоту.
Seni "heybetli yarak" derken duymak o kadar şehvet kırıcı ki bir daha asla ıslanmayabilirim.
- ( воз ) "Шикарный хрен" из твоих уст, если честно, напрочь отбивает всякое желание.
Bu ahşap bir kapı, her yeri ufak kıymıklarla dolu, onların da her yeri mikrop dolu. Kapıyı asla çalmamalısınız. Özür dilerim, eminim haklısınızdır.
В этой двери полно маленьких щепок, в которых, в свою очередь, полно микробов.
Takılıp düşerseniz boynunuz kırılabilir.
А то споткнетесь и сломаете шеи.
Gölün bir kısmında Ağlayan Göl Sülükleri yaşar, ki bunlar sıradan sülüklerden oldukça farklıdır.
Лакримозе кишмя кишит озерными пиявками, которые совсем не похожи на обычных.
Hepsinin altı sıra çok keskin dişleri ve çok keskin birer burunları vardır. En ufak yiyecek kırıntısının dahi kokusunu çok uzaklardan alabilirler.
У них по шесть рядов очень острых зубов и очень острый нос, способный издалека учуять даже самый маленький кусочек пищи.
Sık yapılan bir dil bilgisi hatasıdır.
Это распространенная грамматическая ошибка.
Tarifini Mısır'da öğrenmiştim, orada kısa süreliğine yılan oynatıcılığı yapmıştım da.
Рецепт я узнала в Египте, где мне недолго пришлось поработать заклинательницей змей.
Kasırgalardan korkmak tamamen mantıklıdır çünkü kötü ve yıkıcı olabilirler.
Боязнь ураганов абсолютно рациональна, поскольку они могут быть весьма жуткими и разрушительными.
Sanırım artık yine sert ve çetin olmaya hazırım.
И, мне кажется, что я готова снова стать твердой и непоколебимой.
Belki de bu kırılgan ve kolay tutuşan dünyada birlikte yelken açmalıyız.
Возможно, в этом хрупком огнеопасном мире нам стоить плыть вместе.
Sık yapılır ama feci bir hatadır.
Это распространенная ошибка, но от этого ничуть не менее ужасная.