English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Russe / [ L ] / Lığa

Lığa traduction Russe

1,658 traduction parallèle
Ayrılığa hanginiz karar verdiniz?
Кто разорвал отношения?
Biliyorum, birisinin ormanlığa kadar sürüklenip orada doğranması kadar değil ama yine de korkutucu sayılır.
И я понимаю, что это не то же самое, как если бы кого-то утащили в лес и там порубили на куски, но, а, всё равно, как-то страшновато, понимаешь?
Şimdi sezon sonrası işim olan gaspçılığa başlıyorum.
А теперь я начинаю свои внесезонные домашние ограбления.
L'chaim. ( İbranice ; "Yaşama", "Sağlığa" demek )
Лехаим.
Aramızdaki farklılıkları ve insanlığa hizmet etmek için geç kalmış sayılmazsınız!
Отбросьте в сторону наши различия и послужите человечеству.
İki yıl önce, kısa süreliğine evini satılığa çıkarmış.
Он выставил свой дом на быструю продажу 2 года назад
Cole'un kitabının bulunup satılığa çıkarıldığı haberini yayabiliriz.
А что, если мы пустим слух, будто книга Коула найдена и выставлена на торги?
Haritacılığa devam ederiz.
О картографии позже.
Ayrılığa hazır değildin.
Ты не готов развестись.
Senin sadece eşcinsel olduğundan dolayı ayrımcılığa tabi tutulup tutulmadığından emin olmak istiyor.
Она пыталась убедиться, что тебя не дискриминируют из-за того, что ты гей.
Şehir merkezindeyim, savcılığa giriyorum.
Да. Я в центре, подъезжаю к суду.
Bir dolandırıcılığa karıştığınızı kabul ettiniz.
¬ ы уже согласились с тем, что участвовали в мошенничестве.
Birkaç yıl önce sanat eseri hırsızlığından kalpazanlığa kadar birçok şey için federaller peşimdeydi.
Пару лет назад федералы обвиняли меня во всем, от кражи до подделок.
Sıradaki oyun nedir? Şimdi ne oynasak acaba atlamaca zıplamaca dalmaca mesela en yakın çalılığa dalabiliriz.
Давайте в кустопрыгалки нырялки когда прыгаешь в ближаишии куст
Vatandaşlığa kabul sınavlarım bu hafta. Hem yazılı hem sözlü.
На этой неделе мой экзамен на гражданство, письменный и устный.
Yayınevini satılığa çıkarmışlar.
Поэтому выставил компанию на продажу.
Ayrıca, Latin Amerikalılara karşı olan şeyi... Bir delil olabilir ki. Bu da, ırkçılığa karşı bir suç sayılacaktır.
Также.. у нас есть свидетельства, что обвиняемый недолюбливал латиносов, что дает нам основания заявлять о расистских мотивах преступления.
Yani artık rahatça satılığa çıkarabilirim.
Ох, итак, моя совесть чиста.
Pek çok Amerikalı ırkçılığa karşı.
Большинство американцев не поддерживают расистское отношение.
Bak, seni aceleye getirmek istemiyorum ama çalışma masandaki üst çekmecelerden daha büyük bir bağlılığa ihtiyacım var.
Пойми, я не тороплю тебя, но мне нужны обязательства посерьезней, чем пара верхних ящиков в комоде.
Peki ya sizin okul duvarlarına yaptığınız boyacılığa ne demeli?
А что это вы здесь делаете, кроме спрей-краски трафареты на стенах?
Onu burada tutmamızı sağlayacak hiçbir şey yok. Tabii onu kabadayılığa engel olmakla suçlamayacaksan...
У нас на него ничего нет, если только ты не будешь обвинять его в порче капота.
Peki sen, Richard James Woodford,... Frances Lorraine Jenkins'i yasal olarak karılığa kabul ediyor musun?
А вы, Ричард Джеймс Вудфорд, согласны взять в жены Френсис Лорейн Дженкинс?
Frances Lorraine Jenkins'i yasal olarak karılığa kabul ediyor musun?
Вы согласны взять в жены Френсис Лорейн Дженкинс?
Cinsel yolla bulaşan bir tür hastalığa yakalanmışım gibi görünüyor. Nasıl bulaştığını gerçekten bilmiyorum.
Ну... откуда!
Irkçılığa bayılırım kardiş.
Обожаю эту фигню, братан.
O kelimeyi sevmiyorum çünkü o kelime ırkçılığa giriyor.
Я не люблю разнообразие, потому что это.. по-расистски.
Mezarlığa nasıl girdik, Rutledge?
Как мы попали на кладбище Рутледж?
Açıklığa kavuşturayım bir dahaki sefere bana karışmayacaksın. Yanılıyorsun.
Вот уж нет.
Yüzbaşılığa.
До капитана.
33 yaşında binbaşılığa terfi etti.
Получил чин Майора в 33 года.
Aksi takdirde bunu savcılığa göndereceğim.
Или я отправлю это прокурору.
Baban mantıksız davranıyor ve mantıksız davranışlar mantığa karşılık vermezler.
Твой отец действовал нерационально, а нерациональное поведение не внимает голосу разума.
Çünkü toplayıcılığa mı başladın? Biliyor musun..
Это...
Çok fazla şey hissediyorum ama onları nasıl açığa çıkaracağımı bilmiyorum.
У меня так много эмоций. Но я не знаю, как выразить их.
Yeteneğini bu yıl açığa çıkardı.
Ему заплатили действительно хорошо для этого концерта.
Bir şekilde karadeliğin içine düşen nesnelerin, çok çok uzaktan, parçacıkların düştüğü yerden açığa çıkan Hawking ışımasıyla herhangi bir şey yapabilmeleri, akıl almaz bir düşünceydi.
Казалось немыслимым, как вещи, попадающие внутрь черной дыры, могут быть связаны с излучением Хокинга, исходящим из намного более удаленного места, оттуда, куда попадают элементарные частицы.
Yastığa sarılıp uyurum.
Я сплю с подушкой для беременных.
Gözlerinin ışığa duyarlılığı artmış.
Похоже, у тебя повышенная светочувствительность.
Cadıları bir kazığa bağlayıp yakıyorlardı fakat homoseksüelleri, kazıkta yakılmak için fazla aşağılık ve iğrenç olarak görüyorlardı bu yüzden de onları ateşi tutuşturmak için kullandıkları diğer "ibnelerin" yanına atıyorlardı.
Ведьм сжигали, привязав к столбу. Но гомосексуалистов мнили низкими и недостойными отдельного столба и попросту "подбрасывали" их в огонь. Словно поленья.
Kutsal sandığa ne yaptığımı nasıl açıklayabilirim ki?
Как я смогу объяснить что я сделал со священной реликвией?
Ölmüş bir adamın karısı bir kazığa bağlanır ve canlı bir şekilde kocasının cenazesinde yakılırmış.
Когда жену умершего мужчины привязывают к столбу и заживо сжигают на его похоронах.
Işığa karşı biraz duyarlılık mı var?
Испытываешь светобоязнь?
Vince'in fıstığa alerjisi olduğunu nasıl bildi?
Как он узнал, что у Винса аллергия на орехи?
Ofisimizdeki askılığa yedek anahtarlar bırakırım.
Я оставляю запасной набор ключей на крючке в офисе.
Gözlerde ışığa duyarlılığı yavaşlatır.
Это замедлит работу рецепторов глаз.
Evet, silahı bırak, kayığa sarıl.
Пушку возьми, а канноли оставь.
GA'nın nasıl göründüğünü düşünmek ya da onu kafamda canlandırmak istemiyorum.
Я не хочу больше думать или представлять, красивый у тебя член или нет, ясно?
Akıl hocası Helen Rutherford eklem ağrısı, yorgunluk, ışığa duyarlılık ve depresyondan kaynaklı ciddi bir rahatsızlık geçiriyordu.
Его наставница, Хелен Резерфорд, тяжело заболела, что сопровождалось болью в суставах, усталостью, светобоязнью и депрессией.
Evet, Dr. Knox'un kız kardeşi evini satılığa çıkarmış. Yakın zamanda yenilemişler.
Ты вызывал?
Işığa doğru ilerledi, ışıl ışıl ve büyüleyiciydi.
Она движется на свет фар, на сияющий, манящий свет.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]