Olanaksız traduction Russe
233 traduction parallèle
Malın kalitesini küçümsemek aptalca olur... ama şartlarınız olanaksız.
Я признаю высокое качество товара... но ваши условия невыполнимы.
Kaçmak olanaksız, ama adanın karşı tarafına geçebilirsem belki...
Убежать невозможно. Но если я сумею перебраться на ту сторону острова... тогда...
Madem ki benden daha yakışıklı olanları ezmek, azarlamak ve yönetmek dışında bu dünya zevklerinden tat almam olanaksız, ben de tacı ele geçirme düşünü kendime cennet yaparım.
Но раз иной нет радости мне в мире, как притеснять, повелевать, царить над теми, кто красивее меня, пусть о венце мечта мне будет небом.
Cinayeti bir kez düşünmeye başlayınca, durmam olanaksız.
Однажды начав думать об этом, я не могу перестать.
- Hayır, maalesef olanaksız.
- Нет, этот вопрос не обсуждается.
Ki son söylediğim umarım artık olanaksız!
Что очень маловероятно. Я надеюсь.
Olanaksız.
Это невозможно.
- Bu olanaksız.
Это не возможно.
- Atardamara benzer böyle bir damar içinde olanaksız değil.
В артерии такого не бывает.
Hayır, bu akıntıya karşı koyamayız. Olanaksız.
Нет, течение нам не осилить, это физически невозможно.
Biliyorum. Neredeyse olanaksız.
Почти невозможно.
Kaptan, olanaksız görünüyor.
Капитан, это невозможно.
Size geri dönebilmem olanaksız gibi.
Вряд ли я смогу добраться до вас.
Bu senin insan beynine tedavisi olanaksız bir zarar verebilir.
Вашему мозгу это может нанести непоправимый вред, доктор.
Öğretmen düzeneğini tekrar kullanma girişimi olanaksız.
Невозможно использовать обучающее устройство еще раз.
Bu yüksek hızda makinemizin savunmamıza dair açığa vurabileceği şeyleri tespit etmemiz olanaksız.
я уверен, что при такой скорости передачи. ¬ озможен контроль утечки нашей оборонной информации.
Fransız Guyana'sı, hapishane kolonisine hoşgeldiniz burada mahkumsunuz ve kaçmanız olanaksız!
Добро пожаловать в исправительную колонию Французской Гвианы,... заключёнными которой вы являетесь и из которой нельзя убежать!
"... ve bu da ondan istifade etmeyi olanaksız hale getirir. "
" делая рипокальные операции невозможными...
Adına konuşmanın o yorucu, olanaksız ölümcül hamallığını bir daha asla onlara yaptırmayacaksın.
Ты больше не доверишь им эту опустошающую, невыполнимую, беспощадную обязанность представлять тебя.
300 yıldır yaşıyorum ve ölmek için can atıyorum, oysa artık ölmem olanaksız.
Я живу уже 300 лет и призываю смерть... Но смерть не идеть ко мне.
Hayır. Bu olanaksız.
Нет, это невозможно.
Ama istediğin miktarda parayı sana sağlamam olanaksız.
Но раздобыть столько денег, чтобы вы уехали, невозможно.
Hayır, hayır, o olanaksız.
Нет, нет. Это невозможно.
" Bir şey duymam olanaksız.
"Я ничего не могла слышать."
Olanaksız.
- Невозможно!
100 yıl içinde olması neredeyse olanaksız olan bir olayın 100 milyon yıl içinde gerçekleşmesi kaçınılmaz olabilir.
Происшествие, невозможное за 100 лет, возможно, будет неизбежным за 100 миллионов лет.
O zaman iyileşmesi olanaksız mı?
Правильно ли я понял, что он неизлечим?
İmkansız olanı ihtimal olarak ortadan kaldırdığınızda geriye kalan ne kadar olanaksız görünse de gerçeğin ta kendisidir.
Когда Вы отбросите все невозможное, то, что остается каким бы невероятным оно не было, и есть правда.
İmkansız olanı ihtimal olarak ortadan kaldırdığınızda geriye kalan ne kadar olanaksız görünse de gerçeğin ta kendisidir.
Когда вы отбросили все невозможное, все, что осталось, невероятное, должно быть правдой.
Öyle şişmiş ki onu başka bir şeyle karıştırmak olanaksız.
У твоей жены был большой живот.
30 yıl önce kaybolan bir adamın hala yaşıyor olması olanaksız.
Нет. Он пропал 30 лет назад.
Bu olanaksız.
Это не возможно.
Bu olanaksız, değil mi?
Это невозможно, не так ли?
Neler olduğunu bilmesi olanaksız.
Он не мог знать, похитили меня или нет.
- Bu olanaksız.
- Не могу в это поверить.
Olanaksız.
Не могу.
Bu olanaksız!
Это немыслимо!
"Benim için buradaki düzenli görevlerim için... "... heyecan duymak olanaksız.
Мне тяжело относиться с увлечением к своим обязанностям здесь.
Sadece sizin gibi güzel iki güzel kadını fark etmemeye olanaksız.
Просто сложно не заметить таких двух красоток, как вы.
Bu olanaksız.
Это невозможно!
Yeniden birleştirilmesi olanaksız.
И так же, как его, наше общество будет невозможно воссоздать заново.
Çünkü başladığımız noktadan bir yere varmak olanaksız.
Оттуда откуда мы начали пути нет
En olanaksız bir rüya gibi
Словно совершенно невероятный сон
# Bir büyü ki, tarifi olanaksız.
Необъяснимые чары.
Daha fazla netleştirmek olanaksız.
Четче не получается, сэр.
"... ve bu da ondan istifade etmeyi olanaksız hale getirir. "
"делая рипокальные операции невозможными..."
Ama bu, olanaksız.
Нет.
Yeni ve eksiksiz bir ilişki, bu senin için olanaksız.
Ну да, наши отношения будут полноценными.
Bir şey duymam olanaksız.
Я ничего не могла слышать.
Hayır, olanaksız bir şey bu!
Нет, нет, я не могу поверить в это.
Olanaksızı başarmıştım.
Я достиг невозможного.