Sahip traduction Russe
21,894 traduction parallèle
Sihire sahip olduğumu öğrenmeden önce ben de psişik olduğumu düşünürdüm.
До того, как я узнала, что у меня есть магия, я считала себя экстрасенсом.
Sonuçta burası gerçek terapist ve gerçek hastalara sahip gerçek bir kurum.
То есть, в конце концов, здесь... реальный кабинет для реальных психотерапевтов с реальными пациентами.
Akıl almaz derece güzel, benim kıyafetlerimi giyiyor ve şirketin kredi kartına sahip.
Она чертовски горяча, одета в мою одежду и у нее корпоративная кредитка.
Asla sahip olamayacağım şeyler uğruna çaba göstermekten yoruldum.
Я устала бороться за то, чего я никогда не получу.
Duygularına sahip çıkamayan çocuk annesinin dünyada kalmasına izin vererek babasıyla olan anlaşmasını bozmuş olabilir.
Эмоциональная загруженность у ребенка, после развода родителей который нарушил условие сделки со своим отцом позволяя матери остаться на Земле.
Dan, seninle dalga geçmemin tek sebebi benim sahip olmadığım her şeye sahip olmandı.
Я так поступаю только потому, что ты тот, кем я не могу стать.
Sarı saçlar, kalın boyun. Belli ki Cro-Magnon gücüne sahip.
Светлые волосы, толстая шея, это строение кроманьонца.
Diline sahip çıkmayanın kafası gider.
Много болтаешь - голову теряешь.
Lucifer bugüne kadar sahip olduğum en iyi ortağım.
Люцифер лучший напарник, какой у меня когда-либо был.
Ve sonra geri mi geldi? Babam kaybolunca Sam ile onu aramaya başladık ve bir şey beni çık etkiledi. Bu dünyada sahip olduğumuz tek şey.
И он вернулся? а потом нам стало ясно. это он и я.
Bu Wallace Parker neredeyse her şeye sahip güçlü bir CEO.
Это был Уоллис Паркер, невероятно влиятельный генеральный директор практически всего.
Moriarty yakalandığında örgütte en çok nüfuza sahip olan bu grup bir lider olmadan devam edemeyeceğimizi fark etti.
Когда захватили Мориарти.... самые влиятельные в группировке люди поняли, что мы не можем продолжить дело без лидера.
Elde edemeyeceğin için sahip olmak istiyorsun sadece.
Ты хочешь его только потому, что не можешь получить.
"Holyoke'in takipçileri Stillwater Gölü'nün doğaüstü bir güce sahip olduğunu düşünüyor ve söz konusu gücü gizli bir ayinle çağırmaya çalışıyorlardı ölümleri şeytani amaçlarına engel olmadan önce."
Последователи Холиока верили, что озеро Стиллуотер обладает сверхъестественной силой и пытались призвать силы, применив оккультный ритуал до того как смерти принесли конец их нечестивым занятиям.
Üzgünüm, daha kalın duvarlara sahip değiliz.
К сожалению, не можем позволить себе стены потолще.
Öyle gözlere nasıl sahip oldunuz?
А почему у вас такие глаза?
Ama sahip olduğum belirginlik, senin yapamadığın şeyleri yapmam için bana güç veriyor
Но ясность делает меня способной делать то, чего ты не можешь.
Bu mahkemenin yetkisini artık tanımıyorum benim hayatıma hükmetmesini, ya da sahip olduğum haklarıma.
Я больше не признаю власть этого суда и его право решать правила моего существования.
Bizim zafiyetlerimize sahip olmayan bilinçli çocuk sentetikler. Ve bizim kaynaklarımıza da ihtiyaçları yok.
Разумные дети-синты, которые не имеют наших слабостей и потребностей.
Ailesine tekrar sahip olacak ve kardeşlerine ve bir hayata sadece seninle değil.
У нее будут родители, снова... родные... и жизнь... только без тебя.
Tek sahip olduğu şey, benim.
Нея, прошу.
Halkınıza sahip çıkın.
Успокойте население.
Onların yetiştiği sevgi ile çocuklarını yetiştirdiler. Brandon buna hiç sahip olamadı.
Любовь, окруженной которой они росли, любовь, которую она дарили своим детям и которой никогда не получал Брендон.
Hâlâ ona sahip değiliz.
Мы еще не склонили ее на свою сторону.
Oğlu hiç sahip olmadığı babasını arayarak bir hayat yaşadı.
Ее сын, ЭйДжей, всю жизнь искал отца, которого у него никогда не было.
Tek sahip olduğumuz şey onlar.
Это все, что у нас есть.
Sadece onu istedin çünkü ona sahip değilsin.
Ты хочешь его только потому, что не можешь получить.
Evet, ve sahip olduğum tek kişi o.
Да, и он всё что у меня есть.
İhtiyacı olan ne varsa onlara sahip olabilmek için gezegenlerde, asteroidlerde ve uzay istasyonlarında geziyor.
Она путешествует по планетам, астероидам и космическим станциям, чтобы добыть всё необходимое.
NeXT son tekolojiye sahip bir sistem.
NeXT - лучшая из современных систем.
İçerik çok önemli, fakat bu şey 500 bin seyirci kapasiteli son model bir stadyuma eşdeğer. Eğer bunu inşa edersek, buna sahip olursak biz kazanırız.
Содержимое прежде всего, но этот прямоугольник словно современный стадион на полмиллиона мест, мы его построим, а владеть им - значит выиграть.
Odadaki bütün insanlara sahip olduğunu sana düşündüren ne Joe?
Почему ты думаешь, что все присутствующие тебе помогут, Джо?
Fakat açık ki, bir hanımefendi her zaman gönlünün arzuladığına sahip olamayabiliyor.
Но очевидно, леди не всегда дозволено следовать желаниям сердца!
Adam bölgenin yarısına sahip.
Ему принадлежит половина графства.
Sahip olduğumuz her şeyi riske attık, George.
Мы рискнули всем, что имели Джордж.
Hayatta sahip olmaya değer çok az şey vardır.
Думаю, она сказала бы, что в жизни не так уж много того, что действительно стоит иметь.
Ve onlara sahip değilsen diğer her şey değersizdir.
А если у вас этого нет, то всё остальное бесполезно.
Aileme ait evde olmaktan ve her şeye sahip olma...
Жить в доме моей семьи и обладать...
Çünkü, George onun vücuduna ve ruhuna sahip olduğu için çektiğin acıyı gizleyemiyorsun!
Ты не можешь скрыть боль от того, что теперь она принадлежит Джорджу, телом и душой!
Pablo Escobar, tüm Kolombiya vatandaşlarıyla aynı haklara sahip.
У Пабло Эскобара есть права, как у любого другого колумбийца.
Sahip olduğunuz her şeye ben izin verdiğim için sahipsiniz.
Всё, что вы имеете, Я позволяю вам иметь.
Sadece benim sahip olduğum çok önemli bir bilgiyi vererek sana kocamla kardeşimi öldüren adamı öldürmekte yardımcı olmak için.
Помочь вам покончить с убийцей моих мужа и брата, предложив важную информацию, которой владею только я.
Kıymetli olan şey Pablo'nun sahip olduklarını bilmek değil sahip olmak istediklerini bilmek.
Ценно знание не того, что есть у Пабло, а то, что он хочет заполучить.
Çünkü... Dünyanın tüm istihbaratına da sahip olsan, sen yine de polis gibi davranmak zorundasın, değil mi?
Ведь... даже со всей информацией на свете вам приходится быть копом, так?
Ama lanet olsun ki... Dünyanın tüm istihbaratına da sahip olsanız, harekete geçecek kimse yoksa ne işe yarardı ki?
Но, чёрт возьми... можно получить все разведданные мира, но если некому их использовать, чего они стоят?
Los Pepes daha önce görmediğim bir cesarete sahip.
Лос Пепес совершенно бесстрашны.
Tüm bunlara sahip olacağımızı hayal etmiş miydin?
Ты мог представить, ЧТО у нас будет?
Bu ailenin sahip olduğu para, ben iyi bir avukat olduğum için var.
Все деньги, которые у нас есть, у нас есть потому что я – хороший адвокат.
Bana diğer Kolombiya vatandaşlarıyla aynı haklara sahip olduğumu söylemiştiniz.
Как-то вы сказали, что я имею те же права, что и все колумбийцы.
Böyle bir yetkiye sahip değilim.
я не обладаю такой властью.
Bu yetkiye sahip olsan iyi olur çünkü ailem ülke dışına çıkmadan teslim olmayı aklımın ucundan bile geçirmeyeceğim.
" ак скорее обзаведитесь такой властью, потому что € не сдамс €, пока вы не вывезите мою семью из страны.