Satıyorum traduction Russe
1,024 traduction parallèle
Bu yüzden, ben de satıyorum. Sıfırdan başlıyoruz!
Всё начнём сначала, новую жизнь
Zagazig için değil, sadece Alexandria için bilet satıyorum.
Я продаю билеты на Александрию, а не на Эз-Заказик!
Etrafına bir bak. Geçinmek için çok çalışıyorum, içecek satıyorum.
Я напитками еле на жизнь зарабатываю.
Yasuda. O ve ben birleştik, yani onun tütününü satıyorum.
ясуда. ќн и € объединислись, чтобы продавать табак.
Satıyorum, satıyorum.
Последнее предупреждение.
1000 dolara satıyorum.
Продано за 1000.
Satıyorum... 1200 dolara sattım.
Есть желающие оспорить? Продано за 1200. Спасибо.
Satıyorum... 1500 dolar.
Есть ещё желающие? $ 1500.
1200'e satıyorum... 2000 dolar.
Есть желающие оспорить? $ 2000.
1200 dolara satıyorum, satıyorum... 3000 dolar.
1200 раз, 1200 два. $ 3000.
- Kaset satıyorum.
- Продаю диски.
Satıyorum... Başka teklif yok mu?
Кто предложит больше?
- Ceza aldım çünkü sigara satıyorum.
Я торгую контрабандными сигаретами.
Evlenip Roma'ya taşınacağım için hepsini birden satıyorum. Sonra görüşürüz. Hoşça kalın!
Это место, две кондитерские и пекарню на виа Фурчелло я продаю оптом, потому что я женюсь и переезжаю в Рим.
Su anda hepsi bu ama pazartesi günü evi 5000 dolara Briggs'e satıyorum.
Это все что у меня есть. Но в понедельник я продам дом за 5000 долларов. И я... я...
Uyarmana gerek yok. Elimden geldiğince satıyorum.
Ты меня, кум, не понукай, я как умею, так и торгую.
- Kitap satıyorum.
- Продаю книги в рассрочку.
İşte sana sesimi satıyorum adamım. "
Это то, что я тебе предлагаю, чувак ".
Satıyorum.
- Продано этому мужчине за 25.
- Satıyorum.
Продаю.
Satıyorum. Karşılığında kahve, şeker tütün, tuz, un ve fasulye alıyorum.
Продаю в обмен на кофе, сахар, жвачку, табак, соль, муку и бобы.
Kimsenin başını derde sokmayacak güvenilir mallar satıyorum.
Надежный товар, который никому не доставит проблем.
Ben çok tanınmış bir şairim. Her hafta 20 ila 30 şiir satıyorum. Artı tebrik kartları!
Я известная поэтесса, я продаю от 20 до 30 поэм в неделю, плюс открытки.
- Ben pek emin değilim. Satıyorum.
- Они мало получат с этого.
Evet, satıyorum. Demek sağlam bir iş.
- В Америке, говоришь?
Satıyorum! Satıyorum!
Всё ещё 60!
Satıyorum. Satıyorum.
Вы предлагаете?
Satıyorum.
Раз! Два!
Sütüm var ve çok ucuza satıyorum.
Подходите, покупайте!
Sen aklını satıyorsun. Ben sadece bedenimi satıyorum, sana haz veriyorum.
Ученые продают свои мозги, а я продаю свое тело.
Yüzyirmi. Satıyorum, satıyorum, sattım!
Раз, два и три.
Bu toprağı satıyorum.
Продаю землю.
Yarım saattir bilet satıyorum.
Я продал билеты в течение получаса.
Alıyorum ve satıyorum Frank. Bilirsin.
Покупаешь и продаешь, Фрэнк.
dükkan, ev! Herşeyi satıyorum!
Дом, магазинчик...
Evi satıyorum...
Я продаю дом, продаю всё!
Her hafta tutulan notların fotokopisini satın alıyorum.
Каждую неделю я покупаю фотокопии лекций.
Seni tüm hayatta kalanların satışı için mezatçı olarak atıyorum.
Я назначаю тебя ответственным за продажу выживших рабов.
Şimdi satılmamış kitaplarına bakıyorum.
У меня четырнадцать комплектов не продано.
Satıyorum...
Кто больше?
Sadece milyonerlere satıyorum ve onlar da mükemmel tablolara sahip oluyorlar.
Они хотят шедевров, они их получают.
Satıyorum. 25 veren beye sattım. Satılan her araba...
Каждая машина, которая была продана сегодня- -
Satın almak için kullanılmış teyp arıyorum.
Просто хочу купить подержанный микрофон.
Gerçekten, anlamıyor musun Çavuş ya da imalarda mı kim yazmış bunu, bir sonraki satıra hatırlamıyorum.
Я... я действительно не понимаю Вас, Сержант, или ваши инсинуации... Или кто бы ни написал это, Я не могу вспомнить следующую строчку.
Satıyorum.
Три!
Resim satıcıları tanıyorum. Kadın satıcıları, politikacılar.
Знаю сутенёров, политиков.
Ama bu hareketi işleyerek siz hariç diğerlerinin kaçma ve korkaklık olarak nitelendireceği bu hareketi kendi kendime ödüyorum. Kendimle olan hesabımı kapatıyorum. Onurumu geri satın alıyorum.
Моя смерть не возместит вам мой долг, но, совершая этот акт - который некоторые, но не вы, сочтут бегством, трусостью, я рассчитываюсь с самим собой, я сам себе возвращаю свою честь. "
Oh, bira satıcısı gibi konuşmana bayılıyorum.
Я люблю, когда ты говоришь, как деловой человек.
Bu satırı hatırlayamıyorum.
Никак не могу запомнить эту строчку.
Bu satırı asla hatırlayamıyorum.
Я никогда не запомню эту строчку.
Perakende satış bile yapamıyorum ve bu yasal.
Я не могу даже продать что-то в розницу... хотя это легально.