Taşınıyorum traduction Russe
688 traduction parallèle
Ben taşınıyorum.
- Я ухожу отсюда.
Taşınıyorum.
Я уехал оттуда. Я переехал.
Bugün taşınıyorum.
Да, я снял квартиру.
Akrabalarıma taşınıyorum.
Я переезжаю к своим родным.
Çünkü senin yanına taşınıyorum.
Я перееду к тебе, вот почему.
- Sen istediğini yap, ben taşınıyorum.
- Делай, что хочешь, но я уезжаю
- Taşınıyorum.
- Я съезжаю.
Hollywood'a taşınıyorum.
Я уезжаю в Голливуд.
Beş gün içinde taşınıyorum.
- Увы. Через пять дней я съезжаю.
Ders almak için buradayım. Arkadaşlarımın yanına taşınıyorum.
Я теперь живу у друзей, а сюда приехала только на занятия.
Taşınıyorum.
Я съезжаю.
Nasılsa buradan taşınıyorum.
я возвращаюсь домой.
- O nedenle taşınıyorum.
И я переезжаю в Нью-Йорк.
- Taşınıyorum.
– Я переезжаю.
O zaman ben de taşınıyorum demek.
Это значит я переезжаю.
Onun evine taşınıyorum, bilirsin.
Я переезжаю жить к ней.
Yarın Palais Royal'e taşınıyorum. Ev sahibi ile 3000'de anlaştık.
Кстати, завтра я переезжаю на новую квартиру в Пале-Рояль.
- Ve ben oraya taşınıyorum.
- Может быть
Önümüzdeki hafta LA'e taşınıyorum. - Saçına bir baksak iyi olur.
- Над вашей причёской надо поработать.
- Yarın taşınıyorum.
- Завтра я уезжаю.
Meg, buraya taşınıyorum. Dikkat, yer açın.
Эй, ребята.
Daha büyük bir yere taşınıyorum.
Я переезжаю в другую, побольше
Konuştuğumuz gibi taşınıyorum.
Я переезжаю, как договорились
- İşte bu yüzden taşınıyorum.
- Вот почему я переехала от нее.
Babamın beni sırtına alıp da taşıdığını gayet iyi hatırlıyorum.
Я отчётливо помню, как мой отец катал меня, взяв на себя.
Eski değirmen taşını da masaya dönüştürmeye çalışıyorum.
Старый жернов. Я пытаюсь превратить его в стол.
Gördüğün gibi, ben de kendi ülkemin üniformasını taşıyorum.
Да, мы вынуждены применять к вам радикальные меры,..
Hala Roma'nın damgasını taşıyorum.
- На ней лежит клеймо Рима.
Evlenip Roma'ya taşınacağım için hepsini birden satıyorum. Sonra görüşürüz. Hoşça kalın!
Это место, две кондитерские и пекарню на виа Фурчелло я продаю оптом, потому что я женюсь и переезжаю в Рим.
Kendimi buranın dışına nakledebilirim ancak bir kişiyi taşır bu yüzden seni bırakmıyorum.
Я могу отсюда перенестись, но телепорт всего один, а тебя я не брошу.
Kılıcımda, bir eksik bir fazla o savaşlarda doğmuş arzuların kalıntılarını taşıyorum. Bizi hayatta tutan kanın suskun şahitleri.
На конце моей шпаги остатки страсти к этим войнам, в которых я сразил немых свидетелей поддерживающей нас крови.
Başka insanlar hayal etmeye çalışıyorum. O küçük duvarın arkasına geçip ahşap ve taş heykeller taşıyorlar.
А теперь представьте себе людей, проходящих вдоль этой стены... пронося деревянные и каменные статуи.
"Ben, onların yazdıkları bütün davaları beynimde taşıyorum."
Я ношу в своей памяти всю их судебную практику.
Düşünmesi gereken onca şey varken kocamın bir tatili yanlış hatırlamasının nesi haber değeri taşıyor anlamıyorum.
Я не вижу смысла обнародовать то, что мой муж оговорился насчет отпуска. - Когда у него в голове было столько других забот.
Annemlere taşınıyorum.
Ни в чём.
Parmaklarımın üzerinde bir sürü olay taşıyorum.
У меня миллион фактов под рукой.
- Yapamıyorum. Aynı anda 32 insanın düşüncesini taşıyorum.
я заразился похмельем... от тридцати двух человек одновременно!
Bunu benim için taşır mısınız? Hava akımını engelliyor ve iyi uçamıyorum.
А то лететь неудобно, поток сбивается.
Taşınmadan önce yatak odasıyla oturma odasını yetiştirmeye çalışıyorum.
Пытаюсь сначала привести в порядок гостиную и спальню.
Onun için taşınıyorum.
Я поэтому и переезжаю.
Öyle sanıyorum ki..... babanın yüreğinde taşıdığı sıcaklık..... hepimize yeter de artar bile.
Я думаю, что его нежности хватит на всех до конца жизни. И ещё останется.
Ve çocukluğumdan beri şüpheci bir tavrım olsa da, bu duyguların bir kısmını hâlâ içimde taşıyorum galiba.
И хотя я бросил религии вызов еще будучи ребенком, часть ее, должно быть, осталась со мной.
Taşınmanın büyük bir karar olduğunu biliyorum. Anlıyorum ama sonsuza kadar sürmesi şart değil.
∆ ить со мной не очень-то легко, но это ведь не навсегда.
Sevgili Bart... Şu an anne ve babamın doğum günüm için verdikleri....... kağıt ve kalemleri kullanıyorum sana bundan sonra sadece aynı soyadını taşıdığımızı yazmak için.
Дорогой Барт, я пишу на бумаге, подаренной мне родителями чтобы сообщить, что мы теперь брат и сестра только номинально.
İlk önce, kapının önünde rüya gibi bir yer arıyorum, sonra da denize atılan taşın yarattığı çemberler halinde arayışımı genişletiyorum.
Сначала я ищу лучшие места у самого подъезда, а потом медленно увеличиваю радиус поиска.
Scioscia, bir türlü anlayamıyorum. Sen hilebaz oyuncusun, ama her gece burdasın ve radyoaktif atıkları taşıyacağım diye kıçını yırtıyorsun.
Соша, ты рингер, но ты здесь каждый вечер работаешь с радиоактивными отходами.
Ben hiç bir çağın ruhunu taşımıyorum.
Я не являюсь духом какой либо эпохи.
Seni uyarıyorum bayım, ereksiyon size mezar taşını diktirir.
" аметьте, сэр, эрекци € - пр € мой мостик в могилу.
Ailesinin büyük bir dairesi var, ve beni de sevecekler. Onların yanına taşınmayı planlıyorum.
Но основная причина в том, что... я жду от него ребенка.
Federasyon vicdanınızı rahatlatmak için bu toplu katliama bir gerekçe bulmak istemenizi anlıyorum, ama Bok'Nor silah taşısaydı bilirdim.
Я знаю, вам бы хотелось, чтобы для этой резни нашлось оправдание, способное успокоить вашу совесть, но если бы Бок`Нор перевозил оружие, я бы об этом знал.
Rahim kapağını yanımda taşıyorum.
Я ношу с собой диафрагму.