Verdigini traduction Russe
2,895 traduction parallèle
CIA'nin içeriden insanlar için öldürme emri verdiğini keşfettiğini söyledi.
Сказал, что обнаружил приказ управления об устранении граждан США.
Kobra'ya istihbaratının sonuç verdiğini söylerim.
Что ж, я передам Кобре, что его наводка сработала.
- Ne? İki yüz bin kağıttan birine kimin not verdiğini bilmemi mi bekliyorsun?
Вы ждёте, что я знаю, кто оценивал... одну из 20 000 работ?
Kameranın karşısına kimin geçmeye karar verdiğini görene dek bekleyeceğim.
Стоит подождать, и я увижу, кого вы решите показать камерам.
Aslında o merhemin ciğerlere zarar verdiğini okumuştum.
- Я читала, мазь с камфарой вредна для лёгких.
Cidden, departman psikiyatristinin göreve dönmene nasıl izin verdiğini bile bilmiyorum.
Серьезно, не понимаю, как департамент мог вернуть тебя обратно на дежурства.
Mauricio'ya ilk işi onun verdiğini söylüyorlar.
Говорят, он дал Маурисио его первую работу.
İnsanların nasıl tepki verdiğini görmelisin. Çok söylenen kelime Gelibolu.
А то вы бы увидели реакцию людей на одно упоминание слова "Галлипольский."
Şimdi Çinliler onu bana Dr. Soong'un verdiğini biliyorlar.
Китайцы... Они знают, что доктор Сун... дал их мне.
Arabanın parasını size borç olarak verdiğini söyledi.
Она сказала нам, что одолжила вам денег на машину.
Soruşturma sırasında masum insanlara hayati zararlar verdiğini fark edince çok daha zor.
Но особенно тяжело осознавать, что в ходе расследования из-за тебя могут пострадать ни в чем неповинные люди.
Bunun ne kadar acı verdiğini biliyorum.
Я знаю, как сильно это тебя ранило.
Bir dakika. O notu polise Paige'in mi verdiğini düşünüyorsunuz?
Вы думаете, это Пэйдж подбросила записку в полицию?
Kara verdiğini sanıyor.
Кажется, она выбрала. Ни слова.
Kabil'in sana bu mührü bir nedenle verdiğini biliyorum.
Я знаю, что Каин не просто так передал тебе Печать.
Adli tabip Julian Duval'ın Sal'ın cesedini görmek için 3 bin dolar verdiğini söyledi.
Это, эмм, следователь говорит, что этот парень, эмм, это существо, эмм, Джулиан Дюваль объявился, расщедрился на 3000 $ чтоб увидеть труп Сэла
Atlamasına kimin izin verdiğini de unutma!
Давай не будем забывать, кто позволил ему сбежать!
Hala sana çok değer veriyorum ama senin artık bana değer verdiğini inanmıyorum.
Я всё ещё переживаю о тебе, глубоко в душе, но не верю, что тебе есть дело до меня.
Onlar hakkındaki bilgileri Jackie'nin verdiğini düşünüyorsun.
И ты считаешь, что она рассказала им обо всех этих грязных делишках.
Gerçekten. Fakat Will Graham konusunda neye destek verdiğini sadece hayal edebilirim.
Но у меня лишь одна мысль, о том, сколь поддерживающи вы можете быть, в случае Уилла Грэма.
O insanları kurtarmak için gücün ile her ihtimâli denemeden insanların ölümüne izin verdiğini oğluna nasıl açıklayacaksın?
Как бы ты сказал своему сыну, что дал этим людям умереть, не сделав все, что в твоих силах, чтобы спасти их?
Myshkin'in sana, herhangi birinize değer verdiğini mi sanıyorsun?
Думаешь, ты нужна Мышкину? Все вы?
Çok ilginç. Çünkü istihbarattaki adamım verdiğini söyledi.
Забавно, потому что мой информатор сказал, что он упакован.
Ona değer verdiğini biliyorum ama neredeyse kadının ölmesine sebep oluyordun.
Я знаю, что Вы заботитесь о ней, но из-за Вас эта женщина чуть не погибла.
Sen olduğunu biliyorum ve de Nadia'ya değer verdiğini de biliyorum.
Я знаю, что это ты и что ты заботишься о Наде.
Onu geri getireceğine söz verdiğini söylüyor.
Он говорит, ты обещал вернуть его
Alışıldık tedavilere yönelebilirdik ama bu yöntemlerin yetersiz sonuçlara hatta sık sık ölüme sebebiyet verdiğini biliyoruz.
Мы могли бы попробовать обычную терапию, но мы знаем, что это даёт плохие результаты и чаще всего приводит к летальному исходу.
Büyümeye yardımcı maddeye neden böyle bir tepki verdiğini belki Alan bilir.
Может Алан узнает, почему он так бурно среагировал на фактор роста.
Bu bıçağın ne kadar acı verdiğini nasıl anlatsam ki?
Как точнее описать действие этого клинка?
Çünkü ben sorumlusu olduğumuz bu kadınlara değer verdiğini hissettiğim biri için çalışmak istiyorum.
Потому что я бы предпочел докладывать кому-то кому не насрать на женщин, о которых мы как бы должны заботиться.
Bu yerin çiftleşme izni verdiğini bilmiyordum.
Я не знал, что здесь разрешены интимные свидания.
Fıstık ezmesi standındaki Clancy Firlock'a numune verdiğini hatırladı.
Клэнси, что у стойки с арахисовым маслом припоминает, что давал Фирлок образец на пробу.
Seni tanımam gerekiyor. Baskı altında nasıl tepki verdiğini.
Я должна знать, как ты реагируешь на давление.
Yabancı birinin sana bunu yaptığını, sana zarar verdiğini düşünmek bile...
Только мысль о том, что кто-то тебя обидел... навредил... какой-то незнакомец.
Bu teorileri test etmek için molekülleri sentez edip canlı içinde nasıl tepki verdiğini görmesi gerek.
для подтверждения теории он должен был синтезировать вещества, установить их взаимодействие in vivo.
Kendinden gereğinden çok nefret ettiğini ve tutkunun bana ilham verdiğini biliyor musun?
Ты знаешь, что ты ненавидишь себя больше, чем должна и что твоя страсть всегда вдохновляла меня?
Yanımda oturup, elimi tutarak beni diğer tarafa uğurlarken eğilip kulağıma bana ne kadar değer verdiğini söyleyecek birini.
Кто-то, кто будет сидеть и держать мою руку, И проведет меня через все это, наклоняясь и шепча на ухо, что обо мне думают и беспокоятся.
Çok sıkı çalıştığım için Harvey'in bugün izin verdiğini söyledi.
И сказала, что Харви отпустил меня до конца дня, потому что я хорошо поработала.
Bana günün geri kalanı için izin verdiğini söyledim akşam yemeğine kadar ortadan kayboldun sonra da gecenin geri kalanında çok sinirliydin.
Я тебе говорю, что он дал мне выходной до конца дня, ты испаряешься до ужина, а потом ты разъярен до конца вечера.
Çünkü buraya bana işi verdiğini söylemek için gelmediysen buradaki pozisyonumu tehlikeye atıyorsun demektir.
Если ты пришла не для того, чтобы дать мне работу, своим присутствием ты ставишь меня в опасное положение.
- Rakiplerimizin maç kuponu verdiğini biliyor muydun? - Hayır.
- О, а ты знаешь, что мы подделываем бланки наших конкурентов?
-... bulduktan sonra Henry Jr.'ı koruyucu aileye verdiğini söyledi.
вперемешку с его солдатиками.
İyice bir düşününce, birinin o balıklara nasıl 100.000 dolar verdiğini anlıyorum. Bay Monroe'ya gidip, kasanın boş olduğunu söylememi istiyorsun, öyle mi?
Если подумать, я вижу, как кто-то заплатит $ 100 000 за такое. — Вы хотите, чтобы я вернулась к мистеру Монро и сказала, что сейф был пуст?
Erken alışverişten tasarruf etmeye karar verdiğini sanıyordum?
Я думал, ты согласилась отказаться делать покупки заранее.
Burayı bana geri verdiğini hatırlatmama gerek var mı?
Я могу тебе напомнить, что ты отдала мне практику?
Bayan S, eski yatağını bana verdiğini söyledi.
Миссис Эс говорит, что я сплю в твоей старой постели.
- Mükemmel cevaplar verdiğini yazıyorum, Tim.
Я пишу, что вы даёте безупречные ответы, Тим.
Bay Molesley'den Lord Hazretleri'ne iyi haberi verdiğini duydum.
Мистер Мозли рассказал мне, что вы принесли его светлости хорошие вести.
Zaten Hale'in neden bana verdiğini de bilmiyorum.
Только не пойму, зачем Хейл отдал его мне.
Onu özgür kılmak adına bu yüzüğü verdiğini düşünüyorum.
Я верю, что она отдала ему это кольцо чтобы освободить его.
Eğer bunu yapan vampirlerse emri kimin verdiğini tahmin edebiliyorum.
Если это были вампиры, я уверена, что знаю, кто отдал приказ.