Yapmıyor traduction Russe
2,159 traduction parallèle
O şekilde iş yapmıyor.
Он не так ведёт свой бизнес.
Yapıyormuyuz yoksa yapmıyor mu?
Мы собираемся это сделать или как?
Numara yapmıyor.
Он не симулирует.
Fakat tabii ki mantıklı olan şey daha büyük bir bardak seçmesiydi. Bu gün de öyle yapmış. Çünkü artık numara yapmıyor.
Но гораздо логичнее было просто взять стакан побольше, что он и сделал сегодня, потому что не было нужды притворяться.
Yani onunla seks yapmıyor musun?
Так у вас с ней был секс?
Ve nihayetinde eğer Chase, Park'ı görmezden gelmiyorsa bunu neden dün yapıyordu ama bugün yapmıyor?
И заканчивая тем, что... если Чейз пытается не избегать Парк, почему он делает это сегодня, а не вчера?
Şaka yapmıyor musunuz?
Не шутите?
- Ve zaten bildiğimiz digitoxin kalp ritmini de bozacak bir şey yapmıyor.
И мы уже знаем, что нарушение сердечного ритма было вызвано не дигитоксином.
Yani o beni arıyor ama geri dönüş yapmıyorum.
Он звонит мне, но я не перезваниваю.
George bunları para ya da gözde olmak için yapmıyor.
Джордж... делает это не ради денег или популярности.
Şaka yapmıyor musun?
Ты не шутишь?
Rose nasıl? Kimse bana açıklama yapmıyor.
Мне никто ничего не говорит.
Evet, firavun İbraniler'in istediğini yapmıyor diye oluyor.
Да, это из-за того, что фараон не дает евреям то, чего они просят.
Yapmamı istediğin şeyi yapmıyor muyum?
Не делать того, что ты меня попросила?
Bu da onu benim yazdığımdan daha da savaş yanlısı yapmıyor mu?
Что означает, что он ещё больший разжигатель войны, чем я его изобразил?
- Kim neyi yapmıyor?
Что не по вашей части?
Ağabeyin hiç senin gibi baştan savma iş yapmıyor.
Твой брат никогда не был таким плаксивым.
Kimse bunu yapmıyor.
Так никто не сделает.
O dediğini yapmıyor!
Он не... делает этого!
- Ama yapsaydı, ki yapıyor... - Yapmıyor!
Но даже если бы он, что значит, что он - - НЕТ!
- Sen bu işi yapmıyor musun?
Разве не этим вы зарабатываете на жизнь.
Şu anda öğretmenlik yapmıyor ve bu onu öldürüyor, gerçekten böylece birbirinize yardım etmiş olacaksınız.
- Ария, нет. Он сейчас не преподаёт, и это его убивает. Вы поможете друг другу.
Kız dindar bir Mormon, bu da'bunu'yapmıyor demek.
Она набожная мормонка, что значит – она этим не занимается.
Bazen bir anne çocuğunun evlat edinilmesi için peşinen düzenleme yapmıyor, ve bu yüzden her şey bir anda olmak zorunda kalıyor.
Иногда матери не оговаривают заранее усыновление их ребенка, так что это может произойти совершенно внезапно.
- Numara yapmıyor.
Она ничего не придумывает.
Hiçbir yerel televizyon Emma'yla ilgili haber yapmıyor.
Ни один канал не хочет снимать репортаж об Эмме.
Eğer bu derece sarhoş bir zavallı olmasaydı bu konuşmayı yapmıyor olacaktık, değil mi?
Ну, если бы он не был таким же пьяницей-неудачником, как и его папаша, мы бы с тобой не болтали сейчас, правда?
Operasyonu yapıyor musun, yapmıyor musun?
Ты оперируешь или нет?
Kitabı için benimle röportaj yapmıyor, bakımevi için beni sınıyor!
Он не для книги меня опрашивает, а для дома престарелых!
Bu beni pek çok insan için sevilir biri yapmıyor.
Меня точно не любят много людей.
- Artık mastürbasyon yapmıyor musun?
- Ты больше не мастурбируешь?
Büyükbabam artık nalbantlık yapmıyor.
Мой дед больше не кузнец.
Eğer o kapüşonluyu elinden çıkarıp işin başında polislere gerçeği söyleseydin... -... şimdi bu konuşmayı yapmıyor olurduk.
Если бы ты просто избавился от этой толстовки и рассказал копам правду с самого начала, мы бы даже об этом сейчас не разговаривали.
Hayır, 3-ay-yaşındaki insancıklar genelde bunu yapmıyor.
Нет, трёхмесячные люди таким не занимаются.
Üzgünüm kelimesi, kiliseye gitmem gerektiğinde saat 5 ve 7 arasında bebeğime bakıcılık yapmıyor.
Твое извинение не посидит с ребенком с пяти до семи пока я работаю в церкви.
Kimse burada yanlış bir şey yapmıyor, Alicia.
Никто не делает здесь ничего плохого, Алисия.
Akıllı iş yapmıyor, yasal kararlar da veremiyor.
Она не делает разумных деловых или юридических решений.
Yapmıyor muyum? Çok uzaksın, 8'den açık arttırmayı başlatıyoruz.
Ты называешь цифры далёкие от восьми.
Rol yapmıyor.
Она не притворяется.
Kimse salsa yapmıyor.
Никто не получит сальсу!
Planlayarak yapmıyor. Alışmış.
Он спятил.
Bende yankı yapmıyor.
Меня не воодушевляет.
Evinde oturuyor ve hiçbir şey yapmıyor.
Он просто сидит у себя и ничего не делает.
Zayıf yönü varsa bile belli etmiyor. Hepimiz böyle yapmıyor muyuz?
Если они у него есть, он их отлично прячет.
İnsanlar para için neler yapmıyor.
Такие вещи люди делают за деньги.
Numara yapıyor olamaz. Test yapmıştık...
Он не смог бы подделать анализы, мы проверили его...
Bu da beni şaşırtıyor. Deprem olduğunda ne yapmıştınız?
Это как после землетрясения.
- Ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
- Как обычно.
HPD protetocularla ilgili bir çalışma yapmış. Çoğu ada dışında çalışıyor ya da yaşıyor.
Ладно, у департамента полиции Гаваев в акте задержания указано, что протестующие, связанные с Лиландом, и большинство из них живёт и работает на острове временно.
- Burası temiz, adam hata yapmıyor.
Это место чистое, парень не делает ошибок.
Varsayımsal olarak, bunu Heather yapmış olsa hala benim peşime düşme nedenini açıklamıyor.
Давай скажем, гипотетически, если это была Хизер что не объясняет почему она следит за мной