Yapın traduction Russe
29,941 traduction parallèle
Her ne sıklıkta yaparsanız, beni anmak için yapınız.
Сие творите в Мое воспоминание.
Hemen kimlik tespitini yapın.
Узнайте его имя.
Dedektifler, lütfen bir şey yapın.
Детективы, пожалуйста, сделайте что-нибудь.
Ve yapmanız gerekenden daha fazla bağış yapın.
Приготовьтесь пожертвовать намного больше, чем можете.
Sinirli bir yapın olduğunu görebiliyorum.
Я понял, что ты - нервный тип.
Gelecek sefere ayarlamaları düzgün yapın böylece generalin yeğeni sıkıntı çekmez.
В следующий раз запишитесь как положено, чтобы "племяннице" генерала не было неудобно.
Selam beyler, bana bir iyilik yapın ve Kidd etraftayken Grant konusunu açmayın.
Так что, ребята, при Кидд о Гранте не разговариваем.
Sohbetinizi tamamen profesyonel, hatta saygılı yapın.
Будь профессионален, и даже уважителен.
Oh, Leonard bana kızgın, ben de onun için limonlu kek yapıyorum.
Ну, Леонард злиться на меня, поэтому, я готовлю ему лимонный бисквитик.
Ne olursa olsun yapılmaması gereken bir hata yaptın.
Ты допустил ошибку, которую следует избегать любой ценой.
Bir basın açıklaması yapıp Kurtwell ile aranızda şaibeli bir ilişki olduğu söylentilerini yalanlamak istiyorum.
Я бы хотела составить пресс-релиз, категорически опровергающий любые слухи о Ваших тайных отношениях в Кертвеллом.
Nasıl yapılacağını bilmiyorsun, değil mi?
Ты не знаешь, как его делать?
Bir de ekstazi lolipopları yapıyorum. Onun adını da eksilop koydum.
И Леденцы Молли, который я называю Моллинцы.
Jeff'e şu mesajımı iletir iletmez sana nasıl yapılacağını tek tek anlatacağım.
И я тебе скажу, как его сделать, как только ты напишешь Джеффу что-то вроде
Tırnaklarımıza bakım yapılsın istiyorum artık.
Я хочу на маникюр.
Umarım Tyler, "Sana yemek yapıyorum." un anlamının...
Надеюсь, Тайлер знает, что "Я готовлю ужин для тебя"
Şimdi, biliyoruz ki bu bütçe Amerikan Halkının umutlarının boğazına dizilmiş vaziyette. Eğer biz bir şey yapmazsak ne kadar hastaca yapılmış olsa da susarlar ve soru sormayı bırakırlar.
Мы все знаем, что этот бюджет затолкнули в глотку американскому народу в надежде, что если будет казаться, будто мы что-то делаем, что угодно, неважно, насколько плохо все продумано, они заткнутся и перестанут задавать вопросы.
Bu paraların akıtılması ile yapılacak yapıların ne olacağı gibi sorular.
Вопросы вроде - что это за сооружения строятся на субсидии сельского хозяйства?
Sayın Başkan şov yapıyorlar.
Это игра на публику, господа Председатель.
Bunu yapıyor olmanın benim için çok değerli olduğunu bilmeni istedim.
Хочу, чтоб ты знал : для меня очень важно, что ты согласился на это. Спасибо.
Neden kadın seri katillerin az olduğuna dair şimdiye kadar birçok araştırma yapıldı ve spekülasyonlar üretildi.
Проводилось много исследований и выдвигались предположения, почему так мало серийных убийц среди женщин.
O yüzden şu beyaz tahtanın karşısına geç ve yap!
Так что иди к этой доске и работай!
Üstüme ispiyoncu yaftası yapıştırdın!
Эй, ты выставил меня стукачём.
Bu adamların sahte üniformaları, özel yapım araçları vardır.
У этих парней была фальшивая униформа и спецфургон.
Yerel çocukları alıyorum, bu lig maçlarının sponsorluğunu yapıyorum.
Натаскиваю местных детишек, спосирую местные лиги.
Adamınız bubi tuzağından başka bir şey yapıyor.
Ваш подрывник делает не только мины-ловушки.
Enformasyon Bakanı bütün gün Führer'in inziva yerinin havadan görüntüleriyle yayınını yapılmasını istedi.
Министерство информации попросило службу новостей сегодня весь день транслировать съёмку отдыха фюрера.
Duvara tırmanıyormuş gibi yap hadi. Belki buranın Meksika olduğunu söyleriz.
Эй, притворись, будто пытаешься перелезть стену, на случай, если мы скажем, что дело было в Мексике.
Yarın Harvard-Yale'e gideceğim. Yanlış seçim yapıp, hepsini kaybetmekten nefret ederim.
Я собираюсь в Горвард-Йель завтра, и не хочу потерять все из-за неправильного решения.
Casey'nin ruhuna da aynısını yapıyor.
а затем выкручивает это чувство. То же самое он делает с душой Кэйси.
Çocuk Hizmetleri'nde davamızla ilgilenen hanım şu an bakıcılığını yapıyor.
Женщина из службы опеки присмотрит за ней.
Arkadaşım kadın ve çocukları çıkarmak için plan yapıyor ama biraz zamana ihtiyacımız var.
Мои друзья хотят вывести женщин и детей, но надо выиграть для них время.
Karşılıklı fedakârlıkların yapıldığı çok verimli bir konuşmaydı.
Это была... продуктивная беседа. Обоюдовыгодный обмен.
Bunların hiçbiri onun tarafından yapılmadı. Ona yapıldı.
Он ничем это не заслужил.
Eğer bir şeyler yapmıyorsan, bir şeyler yapıyor olamazsın.
Ты не будешь заниматься чем-то, чем не занимаешься сейчас.
Parks'ın telefonundan Woody Hammond'a çok sayıda çağrı yapılmış.
С телефона Паркса поступило множество звонков на номер Вуди Хэммонда.
Ya yap ya da kılını kıpırdatma.
Всё или ничего.
Bu saldırının dezavantajı göğüs boşluğunu yarmak için yeterli kuvveti ve hedefini bulmak için yeterli doğrulukla yapılması gerekir.
Суть этого удара в том, что если нанести его с достаточной силой и пробить грудину - противнику конец.
Ancak, İmparatorluğun ünlü doktorları tarafından yapılan ciddi bir soruşturmanın ardından Führer'in kanının nadir bulunan bir zehirle kirletildiğini öğrendik.
Но, после серьезного расследования, проведённого известнейшими врачами Рейха, мы выяснили, что кровь фюрера был отравлена редким ядом.
Benim şefime, arkadaşıma abuk sabuk laflar etmek istiyorsan, bunu barımın dışında yap.
Хочешь поливать моего Шефа? Моего друга? За стеной моего бара.
Daha inanmadığın bir yere vurgu yapıyorsun.
Ты делаешь заявление в которое даже не веришь
Bir anne nasıl yapılacağını bilir.
Мама лучше сумеет.
Senin ihanet olarak gördüğün şey... aslında çıkarlarını korumak için yapılan, dileklerinin... gerçekleştirilmesiydi.
То, что ты принял за предательство, на самом деле, выполняло твои желания, защищало интересы.
Kirk'e göre o sadece kızını Reddington'dan uzaklaştırmak için... elinden geleni yapıyordu.
Если верить Кёрку, он был готов на всё, чтобы держать свою дочь подальше от Реддингтона.
Şaka yapıyor olmalısın.
Это какая-то шутка.
Sihir yapamıyor olabilirsin ama bu yapıyor ve bununla onları kurtarabilirsin ama Ejderha'nın kalbini ezerek.
Может, у тебя и нет магии... но в нем оно есть, и с его помощью ты сможешь спасти их... разбив сердце Дракона.
Yaşlı insanlarımıza istemedikleri bir şeyin zorla yapılmasını önlemek için buradayım.
Я здесь, чтобы убедиться, что пожилых людей не заставляют делать то, чего им не хочется.
Oraya çık, bize nasıl yapılacağını göster, biz de takip edelim.
Спуститься, показать нам пример, а мы повторим.
James, sürekli aynı şeyi... yapıp yapıp duramazsın.
Джеймс, повторяя одно и тоже, ты вряд ли нам поможешь.
Hammond'ın arabasından çıkan şey gerçekten çok kötü bir gürültü, ve bunu sürekli yapıyor.
Автомобиль Хаммонда производит чрезвычайно отвратительный звук, а он упорно продолжает его издавать.
Yapılışını izledim.
Я видел, как это делается.