Zorlaştı traduction Russe
1,759 traduction parallèle
Yaşlandım. Bu nedenle buradaki hayatım çok zorlaştı.
Я постарела, и от этого жить ещё тяжелее.
İyi bir rakip bulmak zorlaştı artık.
Состязания стали утрачивать новизну.
Neden bunu zorlaştırıyorsun?
Почему ты всё усложняешь?
Bunu benim için daha da zorlaştırma, olur mu?
Мне и без того тяжело.
Lütfen bunu olduğundan da zorlaştırmasak?
Может... не будем её усложнять?
Bu iş biraz daha zorlaştı.
Дело стало гораздо сложней.
En büyük özelliği de noktalama işareti kullanmamasıydı bu da çeviri yapmayı bir hayli zorlaştırıyordu.
Но более всего он был известен тем, что писал, абсолютно не используя знаки препинания. Что делало чертовски сложной работу переводчика.
Lütfen, işleri çok zorlaştırıyorsun.
Прошу, дружище, не усложняй.
Baba, şu an hayatımı çok zorlaştırıyorsun.
Знаешь, пап, ты сейчас усложняешь мне жизнь.
Benim işim çocuklarımın hayatını zorlaştırmak değil.
Ну не буду же я усложнять жизнь собственным детям.
Bu da işime odaklanmamı çok zorlaştırıyor.
И это делает концентрацию на работе очень непростым делом.
O hâlde epey zorlaştıracağım.
Тогда я сделаю его ужасным.
Basit bir soruyu sormayı bile zorlaştırıyorsun.
Ох, и непросто же задать тебе простой вопрос.
Sanırım bu normal bir hayat yaşamayı zorlaştırıyordur.
Нелегко наверное.. бедолаге на белом свете жить.
Eğer karımı hayal kırıklığına uğratırsan hayatını çok zorlaştırırım.
Подведешь мою Сару - я тебе устрою сладкую жизнь, вот увидишь.
Bunu daha da zorlaştırma işte Leonard.
Не усложняй Леонард.
Hayatı zorlaştırmak için buraya gelmedim.
Я тут не для того, чтобы тебе жизнь усложнять.
Daha da zorlaştırma.
Не усложняй ничего.
İki işin açısından da hayatını zorlaştırabilirim.
Я могу подпортить тебе жизнь на обеих твоих работах.
Bu işinizi mi zorlaştırdı?
Это усложнит вашу работу?
Hayatını zorlaştırmak istemem.
Не хотелось бы усложнять ему жизнь.
Her seferinde hayatımı daha da zorlaştırarak.
Делая мою жизнь все труднее и труднее.
Bu gücün hayatımı nasıl daha zorlaştıracağını dört gözle bekliyorum.
Хочу посмотреть, как твои новые возможности сделают мою жизнь еще более сложной.
Zaman zaman yapabildiklerimizle başa çıkmanın zorlaştığını biliyorum ama o yapabildiklerimizin insanlara faydası da dokunabilir.
Саймон, я знаю, что в обладании нашими способностями есть свои трудности, но... с ними мы можем помогать людям.
Daha da zorlaştırmak istemem. Beni anlıyor musun? - Tamam.
- Тогда, я сначала поговорю с Бенни.
Sana yakınlaşmamı zorlaştırıyor ama.
Тогда с вами трудно познакомиться.
Hamile kalmak ne zaman bu kadar zorlaştı?
Когда это стало так сложно забеременеть?
Niye işleri kendin için zorlaştırıyorsun?
Зачем сама себе все усложняешь?
Hayır, ben istedim, ama o bunun durumu daha da zorlaştıracağını söyledi.
Нет, я хотел, но она сказала, что это сделает вещи еще печальней.
Sürekli değişiklik yapıp işimi zorlaştırıyorsun.
Звучит. Знаю, но ты постоянно их меняешь и усложняешь мне жизнь.
Birlikte iş yapıyorduk. Kardeşinin vurulması bizim için olayları daha da zorlaştırdı.
То, что твоего брата убили, только усложнило нам жизнь.
Düşünmemi oldukça zorlaştırıyor.
It just makes it... kinda hard to... clink clearly.
Benim için daha da zorlaştırma
Не усложняй мне задачу.
güzel... bu oyunu görmemezlikten gelmeye çalıştım ama gerçek şuki benim huzurumda meydan okudunuz, ve siz okulu posterlerle kaplayıp işi zorlaştırdınız sizlerin yaz çizeceğinizi düşünmüştüm ama galiba artık araya girmeliyim.
я пыталс € закрыть глаза на эту игру но учитыва € факт, что сделала вызов в моем присутствии и то, что ты обклеила школу плакатами сделало это сложным. я думала вы девчонки струсите. Ќо теперь похоже мне придетс € вмешатьс €.
Bir de dudağında o sivilce olunca, tanı koymak zorlaştı.
И в случае ее нароста на губе, трудно было сказать, что это.
Bu da işi zorlaştırıyor.
А это сложно.
Senin hayatını bu kadar zorlaştırması benim suçum.
Это я виновата в том, что она делает твою жизнь невыносимой.
Bilirsin, o buraya geldiğinden beri her şey zorlaştı. Sadece merak ediyorum, çünkü işler onun için çok hızlı ilerliyor.
Это так сложно, ты знаешь, пока он здесь, и я думаю, а вдруг эти изменения слишком поспешны для него.
- Düşünmemeyi çok zorlaştırıyorsun.
Когда ты так говоришь, об этом трудно не думать.
İşimi zorlaştırıyorsun.
Тихо! Этим делу не поможешь.
Gittiği zaman bu durumu daha da zorlaştıracak.
Будет нелегким прощание с ним.
Durumu ziyadesiyle zorlaştırmaya niyetliyim.
Я усложню для тебя ситуацию настолько, настолько возможно.
Marjorie, seninle arkadaş olunmasını çok zorlaştırıyorsun.
Марджори, чрезвычайно сложно быть твоим другом.
Birmanların çözmesini biraz zorlaştırır.
Бирманцам труднее будет расшифровать.
Bu işleri benim için daha da zorlaştıracak.
Для меня это всё сильно осложнит.
Niye her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsun ki?
Почему все так усложняешь, а?
Suda kalmış olması işi zorlaştırıyor.
Трудно сказать точнее, тело было в воде.
Eee o zaman neden şu lanet sosu pazarlamam için herşeyi zorlaştırıyorsunuz?
Вот именно, так почему вы не хотите разместить этот чертов соус на рынке сбыта?
İşleri zorlaştırmaktan başka bir şey yapmıyorsun.
Вы всё только усложняете.
Neden işi zorlaştırıyorsunuz?
Зачем эти сложности?
- Bunu daha da zorlaştırma.
Не надо ничего для себя усложнять.