Çalındı traduction Russe
1,729 traduction parallèle
Nükleer silah kayıp olduğunda ya da çalındığında kullanılıyor.
Означает утрату, кражу функционирующего ядерного оружия.
- Çalındığını varsaydım.
Я предположил, что его украли.
Bakabilirim ama neyin çalındığını anlamam mümkün değil.
Я, конечно, гляну, но вряд ли смогу сказать, что пропало.
Kırılmayan her şey çalındı.
Всё, что уцелело, растащили.
- Çalındı, değil mi?
- Его украли? - Типа того.
Devir artık öğle yemeği paranın çalındığı veya koridorda tökezletildiğin günlerden farklı.
Слушай, это ведь не то же самое, как если бы у тебя украли деньги на ланч или ты споткнулся в коридоре.
Rahminiz ne zaman çalındı?
Мэм, когда ее украли?
Arabanın kamp yerinden çalındığını söylediler.
Они сказали, что её угнали с парковки кемпинга.
- İki gün önce çalındığı bildirilmiş.
Сообщалось, что была украдена два дня назад.
Ama fotoğrafların yüklü olduğu bir dizüstü bilgisayarım vardı. İki sene evvel çalındı.
Но мой лэптоп, на котором все они хранились, был украден два года назад.
Spor salonunda dizüstü bilgisayarın çalındığı günün video kaydı yok.
В спортзале не могут сказать, кто занимался, когда украли компьютер Меллера.
Yakut'un Burma'dan Manhattan'da bulunan bir kişi tarafından çalındığına dair bir duyum aldık.
Мы слышали, что этот рубин был вывезен из Бирмы кем-то другим, и что он здесь, на Манхеттене.
Elçi Kyi, yakutun başka biri tarafından çalındığını kanıtlarsak Christopher'i serbest bırakacağınızı varsayıyorum.
Посол Ки, если мы докажем, что рубин украл кто-то другой, я полагаю, вы освободите Кристофера?
Birkaç kampanya çalışanı, cumartesi günü seçim arabasının çalındığını ihbar etmiş.
Машина штаба объявлена в угон в субботу утром. Двое из штаба сделали заявление.
Gözlerimden uykularım çalındı.
Она лишает глаза сна
Bu dediğim, bir buçuk sene önce olmuş. Shirley'de çözülmemiş bir banka soygununda 100.000 dolar çalındığı sıralarda.
Это было полтора года назад, в то же время, что и нераскрытое ограбление банка в Ширли на 100 000 долларов.
- Basına sadece 100.000 dolar çalındı demişler.
А прессе сказали, что украдено всего 100 тысяч.
Şemaları 8 ay önce çalındı.
А он может остановить это оружие?
Dinle, dün gece Linderberg sanat müzesinden bir tablo çalındı. - Dün gece? Niye daha önce söylemedin, mesela, soygun olurken.
Слушай, прошлой ночью из Линденбергского музея искусств украли картину.
İki sene önce çalındı.
Два года назад её украли.
Bir Preta tarafından çalındı.
Она была украдена Прэтой.
İki hafta önce çalındı.
Украденное две недели назад.
Tak, tak, tak. Sabahın sekizinde kapım çalındı.
Представьте, стук в дверь в 8 утра,
Müdür temizlikçinin dolabının da kırılmış olduğunu ve süpürgenin çalındığını söylemiş.
Итак. Менеджер сказал, что кладовку горничной взломали и украли пылесос.
Gerçeğinin çalındığını duydum.
Слышала, настоящую картину украли.
HPD bu sabah arabasının çalındığını ihbar ettiğini söylüyor. Ben de ifade vermesi için onu buraya getirtiyorum.
В полиции сказали, он доложил, что машину угнали утром и есть офицеры, принимавшие его заявление.
O yüzden bu sabah işten çıkana kadar arabanın çalındığını fark etmedim.
Фаррингтону, так что я даже не заметил, что машина пропала, пока не вернулся с работы утром.
Spenser arabasının Farrington'dan çalındığını söylemişti.
Спенсер сказал, Его машину угнали в Фаррингтоне.
Evet. Bırakmayınca da Spenser arabanın çalındığı ihbarında bulundu. Siz de bizim Han'ın katil olduğunu düşüneceğimizi sandınız.
Ага, и когда он не сделал этого, Спенсер заявил о краже машины, а затем вы поняли, что мы считаем Хана убийцей.
" Nihayetinde çalındı kapı.
Тот стук был, как зов,
Bil bakalım az önce kimin arabasının çalındı haberi geldi.
Угадай, об угоне какой машины только что сообщили.
Ne kadar çalındı? Yüz bin.
- А сколько он вынес?
Yakın zamanda 20 binimin çalındığını hatırlatmalısın.
- Вот надо было напомнить мне, что у меня только что украли 20 тысяч?
Pekâlâ. Şerif Hughes bazı eşyaların çalındığını doğrulamış.
Ок, шериф Хьюз подтверждает серию хищений оборудования.
- Kendisine ait eşyaların çalındığına dair bir şey söyledi mi peki?
- Разве он упомянул вам, что его горное оборудование было украдено?
Şu anda valizin nasıl çalındığını biliyoruz, kimin çaldığını bulabiliriz,
Теперь, когда мы знаем, как был украден чемодан, мы сможем выяснить, кто его украл.
Valiz odasından çalındı, Orada olması gerekiyordu, tamamen güvenliydi!
Его украли из камеры хранения, где он должен был быть в полной безопасности!
Seninki de mi çalındı? Evet.
- Ваш чемодан тоже украли?
Çalındı mı?
Тоже украли?
Ayrıca Cherokee marka bir cipin park yerinden çalındığı bildirildi.
Об угнанном с парковки джипе Чироки.
Phicorp bilgilerin kaybedildiğini düşünecek çalındığını değil. Böylece aşırı tepki vermeyecekler.
ФиКорп подумает, что информация потеряна, а не украдена, и они ничего не будут предпринимать.
Ve bahse varım ki açsındır. Geçmeye çalışmaya uğraşma.
Могу поспорить, ты голодна.
Fergus İnşaat'ta çalışması nedeniyle Linda Walling'in hedef alındığına inanıyoruz.
Мы думаем, Линда Уоллинг была мишенью из-за работы в Фергюс Констракшн.
Gary, şimdiye kadar beni ekmeye çalışınca neler olacağını anlamışsındır sanıyordum.
Гэри, я думал ты должен понимать, что случится, если ты будешь избегать меня.
Çalışanındı hani?
Как он может держать тебя под прицелом?
Senin imajını oluşturmak için çalışıyorum, ileride işine yarar ne demek istediğimi anlamışsındır.
Я создаю картинку, которая потом пригодится, если ты понимаешь, о чём я!
"Bir Kızın Notları" ndan alındı... ve Kambozia ( Partovi ) ile ben üzerinde çalıştık... ve öğrenmeye başladık ki, oğlan oraya... aşık olduğu için değil... tam tersine bir niyetle geliyor... ve gerçekte o bir ajan.
Чехова под названием "Из дневника одной девицы", над которым мы работали вместе с Камбозием... Так вот, мы начинаем понимать, что юноша появился здесь... не из-за того, что влюблён У него другие намерения
Senin çalıştırıcındı.
Он был твоим наставником.
... dünyanın en tanındık yerinde... vurulmamış olsaydı kocan pazarları çalışmazdı.
В знаменитейшем месте на Земле... твой муж в воскресенье бы отдыхал.
O sadece hastalığıyla savaşarak yaşamaya çalışan masum bir kadındı.
Она была просто... невинной девушкой, пытавшейся жить полной жизнью, продолжая при этом бороться с болезнью.
Çalındığı rapor edilmiş mi?
Он заявил о его краже?