Isak traduction Russe
25,914 traduction parallèle
Diğer insanlarla görüşmemde sakınca yok.
Я могу встречаться с другими людьми.
Kaldığın zaman bana ağlayarak gelme sakın.
Не плачься, когда завалишь экзамен.
Annemi aramanın sorun olmayacağını düşündüğüne göre iş yerine gelmemin de sakıncası olmaz demiştim.
Но раз ты решила, что можешь звонить моей матери. то я думала, что также могу прийти к тебе на работу.
Sakın cüret etme.
Не смей.
- Sakın gideyim deme!
- Не смей уходить!
Hayır, dur, sakın!
Эй, не надо! Даже не вздумай!
Sakın ölme, tamam mı?
лады? - Ага.
Sakın unutma.
Не забывай.
Dayılarına söyleme sakın.
Дядям пусть ни слова.
Sakın beni vurmaya da kalkmayın.
Не изрешетите меня на входе.
- Annenin olduğunu söyleme sakın.
Ты не говорил, что они твоей мамы.
Sakıncası yok, değil mi?
Не возражаешь?
Sakın bana bir daha yalan söyleme.
Не смей больше меня обманывать.
Sakın bana bir daha yalan söyleme.
Больше не лги мне.
Ama bir daha böyle bir şey olursa sakın beni arama çünkü gelmeyeceğim.
Но если такое повторится еще раз, можешь мне не звонить. Я не приеду.
Evet ya, sakın Çalışma ve Emeklilik Bakanlığı'na söyleme.
Ты же меня не сдашь?
- Sakın başlama.
- даже не начинай.
- Sakın vurma.
- Не стреляйте, не надо!
Sakın deneme.
Так что даже не начинай.
- Cebine sakın davranma!
- Не трогай карман!
2011'deki bir çalışmaya göre beş dakika sakız çiğnedikten sonra çıkarmak 15 dakikalık gelişmiş bilişsel fonksiyon üretiyormuş.
Исследование 2011 года выяснило, что если пять минуть жевать жвачку, а после выплюнуть, то получишь 15-минутный промежуток повышенной когнитивной работы.
Sormamın sakıncası yoksa, ne tür bir iş yapıyorsunuz?
А чем вы занимаетесь?
Bay ve Bayan Goodman, İçeri girip size birkaç soru sormamızın sakıncası var mı?
Мистер и миссис Гудмэн, мы бы могли задать вам несколько вопросов?
Sakın tek laf etme.
Ничего не говори.
Ben sana döneceğim, sen üstünü giyme sakın.
Давай я тебе перезвоню, но не одевайся.
Sophie, odaya fazla alışma sakın.
Софи, не слишком расслабляйся в этой палате.
Hediye dükkanına gidip sana karışık çikolata kutusu ve tekerlek sakızı alayım canım.
Пойду в магазин и принесу тебе немного большое шоколадное ассорти и Хуббу Буббу.
Ray, sakın yapma.
Рэй, не надо.
Senin için sakıncası yoksa birinin destek için gemide kalması gerekiyor.
Если не возражаешь, кто-то должен остаться на корабле.
Sakın...
Не... не произноси!
- Sakın bana arkanı dönme çocuk.
Не смей поворачиваться ко мне спиной.
Sara, sakın düşüncesizce bir şey yapma.
Сара, не спеши.
Önemli bir şey değil. Sakın açma.
Да так, ничего.
Sakın yalan söyleme çünkü anlıyorum.
Что происходит? И не лгите, потому что я это сразу замечаю.
- Ama sakın diğerlerine söyleme.
Но не рассказывай остальным.
Sakın unutmayın, bana ihtiyaç duyacak olursanız bir arama kadar uzaktayım.
Просто помните - если будет нужна моя помощь, звоните.
Sakın...
Не...
Ben yokken sakın ama sakın, ne olursa olsun...
И ещё кое-что. Пока меня нет, никогда, никогда и ни за что...
Sakın beni yanlış anlama.
Не пойми превратно, ладно?
- Sakın yapma.
И больше без этого.
- Sakın bana engel olma.
Держись от меня подальше.
Korkmanda sakınca yok Wally. Ben de korkuyorum.
Это нормально бояться, Уолли.
Sakın peşimden gelme.
Не ходи за мной. Кейтлин.
- Sakın yapamam sanma.
– Не думай, что я не смогу.
Bunu bir daha sakın yapma.
Но больше никогда так не делай.
Sakın böylesi bir çiftçi olma.
Не заводи огород.
Onu sakın sorma yoksa suratına yumruğu geçiriyorlar.
Не спрашивай, за это тут бьют морду.
- Sakın yerinden kıpırdama.
— Не думай уходить.
Sakın.
Не уходи.
Bamteline basacaksın. Konuyu açma sakın.
Это больное место - - не упоминай при нём.
Olmaz ama olur da karım sorarsa, gözleme yediğimi sakın söyleme.
Не думаю, что жена будет спрашивать, но если вдруг спросит, не говори, что я это ел.