Şeyın traduction Russe
58,398 traduction parallèle
Onu birazdan yapabilirsin Suzanne ama Ajan Holman'ın demek istediği şey şu, senin nasıl hâlâ hayatta olduğunu anlamaya çalışıyoruz.
Чтo ж, вac cкopo oтпycтят, Cюзaннa, нo aгeнт Xoлмaн xoчeт cкaзaть, чтo мы пpocтo пытaeмcя пoнять, кaк вaм yдaлocь выжить.
Bakın, bu noktada bildiğim tek şey manyak ve gözü dönmüş bir herifin tek çıkış yolumu kapatmış olmasıydı.
Пoслyшaйтe, нa тoм этaпe я лишь знaлa, чтo бeзyмный aгpeccивный мужик пepeкpывaeт eдинcтвeнный выxoд нapужу.
Lütfen gidip bilgisayara bakar mısın ya da başka bir şey yapar mısın?
Moжeшь пoйти пpoвepить кoмпьютepнyю cиcтeмy или сдeлaть чтo-нибyдь, пpoшy?
Yeni arkadaşın hakkında bir şey söyleyeyim mi?
Cкaзaть вaм кoe-чтo o вaшeм нoвoм дpyгe?
Arkadaşın Philip hakkında bir şey söyleyeyim mi?
Paccкaзaть вaм кoe-чтo o вaшeм дpyгe Филиппe?
Bana birkaç şey söyleyebilirsen "Sana inanmıyorum" havalarını bırakırım.
Я мoгу пepecтaть гoвopить, чтo нe вepю вaм, eсли вы мнe кoe-чтo cкaжeтe.
Tamam, şey, işimin ne olduğunu bilmiyorsun burada ne yaptığımı bilmiyorsun ve bana hiç saygı duymadın. Her neyse, o yüzden...
- Это потому что ты не понимаешь, в чем заключается моя работа, не знаешь, зачем я приехала и вообще меня не уважаешь...
Pişman olacağın bir şey yapmanı istemiyorum.
Просто не хочу, чтобы ты делала что-то, о чем придется жалеть. - Ясно.
Yarın Prag'a gidiyoruz. Ve yapacak çok şey var, ve ben...
- Завтра мы отбываем в Прагу, нужно еще много сделать, и я...
Yine de burada bunu tartışarak bir şey kazanamayız, değil mi? Benden başka kimle tartışacaksın?
Но что толку обсуждать это с вами, верно?
Mutfakta karnını doyuracak tek şey o ciğer.
Девчонку с кухни, рыжую, задастую. - Ты на кухне свой конец только в требуху суешь.
Eli açık bir adam değil o. Karşılığını alacağını düşünmeden hiçbir şey vermez.
- Мизинец скуп, он не дал бы тебе ничего, не думая получить нечто взамен.
Hisar'daki tüm üstatlara da solmuş tüm parşömenlerde Uzun Gece'ye dair geçen tüm sözleri aramalarını söylerseniz Ölüler Ordusu'nu tümüyle yenmemizi sağlayacak bir şey bulabilirler.
А если велите всем мейстерам Цитадели прошерстить все свитки о Долгой Ночи, то, быть может, они найдут нечто, что поможет нам навеки покончить с войском мертвецов.
Tanrılarının son söylediği şey de beni öldürmesi için kızıl bir cadıya satmaktı.
И последнее, что повелел им их Владыка, это продать меня красной ведьме на заклание.
- Ablamın kışkırtıcı bir şey söyleme ihtimali çok yüksek.
Моя сестра наверняка скажет что-то провокационное.
Daha önce de hiçbir şey yapmamamı söyledin ve lafını dinledim.
Ты сказал мне ничего не делать в прошлый раз, и я послушала тебя.
- O dizi zamanının ötesinde bir şey.
- Эй, эта штука опередила свое время.
Ne yani, bir hafta daha burada oturup hiçbir şey yapmayacak mısın?
И что? Будешь сидеть здесь еще неделю и ничего не делать?
Eğer söylediği şey doğruysa ve bu şey insanların içinde hareketsiz yatıyorsa Tanrı bilir kaç kişi enfekte olmuştur.
Если то, что она сказала, правда, и эта штука может быть латентна у людей, Бог знает, сколько людей уже заражены.
Lütfen böyle bir şey yapmayın.
Прошу, не делайте этого.
Aslında hatalar konusunda dürüst olmak önemli bir şey bence ama hatalarını kabullenmek tekrar yaşanmayacağını garanti etmez.
Вообще-то я думаю, это важно быть честным относительно ошибок, но признавать их – не значит не совершать их снова.
Bir şey olacak, yakalanacaksın.
Что-то случится... тебя поймают.
Stres altında olduğunu biliyorum ve bir kısmım, bıraktığın için seviniyor ama çalıştığın bölümün senin gibi yanlış bir şey oldu mu karşı gelmekten ve direnmekten korkmayan birine ihtiyacı olduğunu düşünmeden edemiyorum.
И я знаю, что ты испытываешь стресс, и часть меня действительно рада, что ты уходишь, но... с другой, мне кажется, что твоему департаменту нужен человек вроде тебя, который не боится бороться и вставать, когда что-то не так.
Dostum, parmesanla o şey sağlık kurallarını ihlal edişti.
Чувак, с пармезаном - это полное нарушение кодекса здравоохранения.
Benden çok şey saklamışsın.
Ты многое от меня скрывал.
Evet, şey... herkesi kurtaramazsın.
Ага. Ну... Я не могу спасти всех.
Doğru cevap "yemeğin fotoğrafını çekerdim" olacak ve zaman kalırsa yiyeceksin ama bu çok sonra olacak bir şey.
— Чёрт, чёрт! Корректным ответом будет сфотографировать еду а съесть её можно только если на это останется время.
Uyandığında hayatının 12 yılını... kaybettiğini keşfetmiş olmanın nasıl bir şey olduğunu hayal bile edemem.
Представить не могу, каково это... проснуться и обнаружить, что ты потерял 12 лет своей жизни.
Babana, bir duvarın üzerinde yürürken olduğunu söyleriz yada buna benzer bir şey deriz.
Может, мы скажем папе, что ты... напоролся на забор?
En hoşuma giden şey, "Büyük Gün" den sonra insanların artık ölmeyecek olması.
Мне нравится, что после Величайшего дня люди перестанут умирать.
Bütün dünya mahvolurken Katie Bowman'ın evde oturup hiç bir şey yapmayacağını gerçekten bekliyor muydun?
А ты думал, что Кейти Боуман будет сидеть дома сложа руки, пока мир летит к чёрту?
Ya da görevini gözardı etmene neden olacak bir şey buldun ve bir meslektaşını korumaya çalışıyorsun.
Или вовлечены во что-то вне вашей компетенции и пытаетесь защитить коллегу.
Hakkınızda çok şey duymuştuk.
Мы о вас наслышаны.
Böyle bir şey yapacağını biliyordum.
Я знал, что ты выкинешь что-то подобное.
Hakkınızda çok şey duydum, Bay Lockhart.
- Я о вас наслышан, мистер Локхарт.
Nasıl bir şey olacağını merak ettiniz mi hiç farklı yaşam, farklı... Farklı ne?
- Ты никогда не думал, как все могло быть?
Hiçbir şey, sadece bu sefer farklı olacağını düşünmüştüm.
- Боже. Забудь. Я просто подумал, что в этот раз выйдет по-другому.
Bir şey hakkında haklısın. Bu adam tam bir rezalet.
В одном я с тобой согласен, дела у него плохи.
İhtiyacın olan her şey için tatil, para, danışmanlık.
Отпуск, деньги, психотерапия...
Sen yanlış bir şey yapmadın.
Ты не виновата.
Scott'ın öldüğü gece hakkında... sana bir şey söylemek zorundayım.
- Я должна тебе что-то сказать о ночи, когда умер Скотт.
Araba kazası, pıhtı sorunu ve daha pek çok şey yaşadın.
У тебя был сумасшедший период от аварии и тромба и...
Sandığınız kadar az görülen bir şey değildir.
Ну это не такая уж и редкость.
Sadece hiç bir şey yapmayın ve güvende kalın.
Мне нужно, чтобы вы не высовывались и были в безопасности.
Benim için bir şey yapar mısın?
Сделаешь кое-что для меня?
Bir zamanlar uçmanın nasıl bir şey olduğunu bilen sadece 2 kişi vardı. Onlar da Wright kardeşlerdi.
Когда-то давным давно было только два человека, которые знали, что значит "летать", это были братья Райт.
Şöyle de bir şey var, bu zorlu dava kimin başının altından çıktıysa bu zorlu davayı kazanması gerekecek.
Другая точка зрения... тот, кто найдет безнадежное дело, обязан будет его выиграть.
- Yani Chuck'ın aradığı şey...
А Чак пытается найти...
Elimde Bakan'ın duyması gereken bir şey olduğu anlamına geliyor.
Что у меня есть то, о чём Генеральный прокурор захочет услышать.
Hukuk fakültesinde senin sınıfındayken öyle çok da şey değildin. - Aykırı?
Когда я учился у тебя на юрфаке, мы очень мало говорили... – О превратности?
Ne dememi bekliyordun ki? Geriye dönüp baktığında yaptıklarının hiçbiri kafandakiyle uyuşmayacak. Hiçbir şey kitaplardaki gibi değil mi?
А что я должен был сказать : "Когда вы покинете эти стены, ничего, из того что вы будете делать, не напомнит вам идеалы, о которых мы говорили и читали в учебниках"?