00ªm tradutor Turco
12,083 parallel translation
Mrs. Florrick, your client had an appearance time of 10 : 00 a.m.
Bayan Florrick, müvekkilinizin duruşmada bulunma zamanı saat 10 idi.
11 : 00 a.m. and you're drinking already?
Saat 11 ve sen içmeye mi başladın?
Okay, first we have a press conference until 11 : 00.
Tamam, ilk olarak 11 : 00'de bir basın toplantımız var.
I will be filing, as I mentioned, a criminal complaint tomorrow, and by 2 : 00 p.m. that will be available for release to all of you.
Dosyalama yapacağım, daha önce söylediğim gibi, Suçlamaları size yarın saat 14.00'te açıklayacağım.
Now another press conference will be held at 2 : 00 p.m. tomorrow.
Yarın saat 14.00'te bir başka basın toplantısı yapılacak.
We have now determined what occurred sometime between 3 : 45 p.m. and 10 : 00 or 11 : 00 p.m.
2 Mart 2006 KOLLUK KUVVETLERİNİN BASIN AÇIKLAMASI 31 Ekim saat 15.45 ile 22.00-23.00 arası Bir zamanda olduğunu
Told him that Blaine went trick-or-treating, watched more TV until 7 : 00 when he got a call from Steve Avery.
Blaine'in "şeker mi şaka mı" oynamaya gittiğini söylemiş saat 19 : 00'da Steve Avery telefon edene kadar biraz daha televizyon seyretmiş.
It's Thursday evening about 5 : 00, November three, when Mrs. Halbach reports Teresa missing.
Bayan Halbach, Teresa için kayıp ihbarı yaptığında tarih 3 Kasım günlerden perşembe, saat akşam üzeri 5 civarıydı.
But I do intend to introduce records that show that her voicemail was picked up at 8 : 00 a.m. on November 2nd.
Niyetim, Kasımın 2'sinde sabah saat 8 : 00'de sesli mesajlarının açıldığını gösteren kayıtları sunmak.
Because unless the State's prepared to establish that Mr. Avery had her password, then he's not the one who's listening to her messages on Wednesday, November 2nd at 8 : 00 a.m.
Çünkü Savcılığın elinde Bay Avery'nin şifreyi bildiğine dair kanıt yoksa şayet 2 Kasım Çarşamba günü sabah saat 8 : 00'de mesajları dinleyen kişi o değil.
On your way to deer hunting, that would be just before 3 : 00 p.m.,
Tahmini saat 3 : 00'ten biraz önce, geyik avlamak için ormana giderken...
- somewhere in that range?
-... saat 2 : 45, 3 : 00 arası mıydı?
Agent Fassbender, any time after 2 : 00 p.m., did you see any law enforcement officer or citizen tamper with that RAV4 vehicle?
Ajan Fassbender, saat 14 : 00'ten sonra bir emniyet görevlisinin veya vatandaşın RAV4'ü kurcaladığını gördünüz mü hiç?
Was Teresa Halbach alive at 5 : 00, Mr. Dassey?
Teresa Halbach saat 5'te hayatta mıydı Bay Dassey?
I saw you at home at 5 : 00 p.m. on October 31st.
" 31 Ekim'de, saat 5'te seni evde görmüştüm.
At 2 : 00 a.m., Zlatan and his dad arrived at their hotel in Turin, after signing his most important autograph ever.
Zlatan ve babası, sabaha karşı ikide Torino'daki otellerine vardılar. Zlatan, hayatının en önemli imzalı fotoğrafını verdikten hemen sonra.
[10 p.m. ] [ Kwon Jae Hee's restaurant]
Gece 10 : 00 Kwon Jae Hee'nin restoranı
Leandra, will you set up that Caracas call for 2 : 00?
Leandra, saat 2'deki Karakas görüşmesini ayarlar mısın?
$ 9.00 an hour?
Saati $ 9'a mı?
- 4 : 00. That's 4 : 00 a.m.
Sabah 4 : 00'da.
- Huh. And you said it was what, 9 : 00 or 10 : 00 p.m.?
Sen kaç olduğunu söylemiştin, akşam 9 : 00 veya 10 : 00?
Hey, uh, will's picking us up at 7 : 00, all right?
Hey, uh, bizi saat 7'de alacak, tamam mı?
So, if I have to listen to every drunk asshole stumble out of here at 5 : 00 a.m., I'm at least gonna use your free Internet.
Yani burada bedava internetini kullanmak yerini saat 5'de sarhoş manyakların söylediklerini dinlersem aptallık etmiş olurum.
The doctor said he could see us at 6 : 00 p.m.
Doktor bizimle 18.00 da görüşebileceğini söyledi.
Um... 6 : 00 p.m., when?
18.00 mi?
Jenny thinks I'm at work till 8 : 00.
Jenny sekize kadar çalıştığımı sanıyor.
So, please, would you get off my set, go home... and put on your blue suit, and I will pick you up at 7 : 00.
O yüzden, lütfen, sahnemden ayrılır mısın, eve git mavi takımını giy ve seni saat 7 : 00'de alayım.
I can't. I got a client at 4 : 00.
Olmaz. 16.00'da bir toplantım var.
It's 9 : 00 a.m. in Baghdad.
Bağdat'ta saat sabahın 9'u.
My flight leaves tomorrow morning at 10 : 00.
Uçağım yarın sabah 10'da.
David, it's 1 : 00 a.m. here.
David, burada saat 01.00.
Yeah, 1 : 00 a.m. is when you're supposed to be at the office because that's the middle of fucking day in every country we do business with.
Evet, 01.00'de büroda olmalıydın çünkü iş yaptığımız tüm ülkelerde gün ortası oluyor.
I arrive at LAX at 6 : 00, so I should be home by 7 : 00.
Los Angeles'a 6'da vardım desek 7 gibi evde olurum.
Would 3 : 00 work for you, Elvis?
- Üç sana uyar mı Elvis?
And ah, my three beautiful daughters they would severly, 00 : 40 : 29,800 - - 00 : 40 : 31 : 000 CHASTISE ME!
Aksi halde, üç güzel kızım, beni ciddi şekilde cezalandırırlar!
I have an 11 : 00 o'clock curfew...
Saat 11 : 00'da kalacağım... Sokağa çıkma yasağı var
I've been here until 2 : 00 before.
2 : 00 olmadan önce buradaydım.
Tomorrow at 4 : 00, okay?
tamam mı?
Which is why tomorrow at 2100, I'm sending four squads into battle equipped with these helmets.
Bu yüzden yarın saat 21 : 00'de tam teçhizatlı 4 ekip göndereceğim.
I think I can clean myself up and get to the Statler by 7 : 00.
Sanırım kendi başıma temizlenip Saat 07 : 00'de Statler da olabilirim.
Okay, I'm sure we can arrange a table for tomorrow night about 9 : 00.
Tamam, eminim yarın akşam saat 21 : 00 a bir masa ayarlayabiliriz.
By working double shifts in that fucking hotel for $ 4.00 an hour plus tips?
O otelde saatliği dört dolar artı bahşişe çift vardiya çalışarak mı?
7 : 00 a.m. Just look for the van.
Sabah 7'de orada ol. Minibüse gel.
- 7 : 00 a.m. Bring lattes...
- Tamam. Anladık.
The Odyssey Hotel. 9 : 00 p.m.
Odyssey Otel'de. Saat 9'da.
We'll meet outside, 8 : 00.
Dışarıda 8'de toplanalım.
I'm gonna wash up, be back around 9 : 00 tomorrow to finish the front.
Yıkcanacağım ön tarafı bitirmek için yarın dokuz gibi geri gelirim.
My flight's not until 4 : 00.
Uçağım dörtten sonra.
If you want it, you're gonna meet me on the southwest corner of Blake and Van Nuys the morning of the sixth, 3 : 00 a.m.
İstiyorsan, benimle altı gün sonra sabah 3'te Blake'in güneybatı köşesinde, Van Nuys'ta buluşacaksın.
If you wanna know where Eve is. I'm meeting her at 3 : 00 a.m.
Eve'in nerede olduğunu bilmek istiyorsan onunla sabah 3'te buluşacağım.
No, I have been up and percolating since 11 : 00 p.m. last night.
Dün akşam 11.00'den beri uyanığım ve kafamı çalıştırıyorum.