A message tradutor Turco
16,621 parallel translation
Now, she called me and she left a message.
Beni aramış ve mesaj bırakmış.
If he came here to deliver a message, who's he giving it to?
Buraya mesaj getirmeye geldiyse kime getirirdi?
Amidst the sound of bullets and firing, with a message of peace.
Mermi ve ateş sesleri arasında, barış mesajı ile...
And also we agreed that anyone who wanted to make a call or send a message would do it in front of me, right?
Ayrıca telefon görüşmesi yapmak ya da mesaj atmak isteyen olursa benim gözümün önünde yapacak diye de anlaşmıştık, değil mi?
That guy sent me a message saying to come.
O adam gelmem için bana mesaj attı.
Someone called the admin office and left a message.
Birisi idare ofisini sormuş ve sana mesaj bırakmış.
I need your help to fix the hyperdrive and get a message to my friends.
Hipersürücüyü tamir edip arkadaşlarıma mesaj göndermek için yardımın lazım.
Can I give him a message?
Mesajınızı ben iletebilirim?
Could you send a message to Sir Leicester Dedlock?
Leicester Dedlock Efendi'ye bir mesaj iletebilir misin?
She's sending me a message?
Bana mesaj mı gönderiyor?
Please leave a message and I'll get back to you shortly.
Lütfen mesaj bırakın, en kısa zamanda döneceğim.
This is a message from Morra.
Bu Morra'dan bir mesaj.
- Please leave a message. - [Beeps]
Lütfen bir mesaj bırakın.
Leave a message.
Mesaj bırakın.
There's a message from Bernard, my grandmother's butler.
Büyükannemin uşağı Bernard'dan mesaj gelmiş.
Did she leave a message?
Mesaj bırakmış mı?
Please leave a message after the beep, and we'll call you back in a jiffy.
Bip sesinden sonra lütfen mesajınızı bırakın bir ara sizi tekrar ararız.
You shove a lot of bodies in from the Yard, it sends a message - "cock up".
Polis kuvvetlerinden çok fazla kişiyi çağırdın bu her şeyi "mahvettiğin" mesajını gönderiyor.
'Eloise here, leave a message and I'll hit you back.'
Ben Eloise. Mesajınızı bırakın. Sizi geri arayacağım.
Louis, if you wanted to see me, you didn't have to send me a message telling me to meet you here.
Louis, beni görmek için, burada buluşacağımıza dair bir... mesaj atmana gerek yok.
This is Agent Carroll, leave a message.
Agent Carroll, mesajınızı bırakın.
We're gonna leave you alive so you can deliver a message to Reddington personally.
Seni hayatta bırakacağım. Sende Reddington'a mesajımı bizzat götüreceksin.
Earlier this week, the murder of three of my contractors was ordered by someone in this room to send a message that they believed I was working with the FBI.
Bu hafta başında, üç maaşlı çalışanım bu odadakilerden birinin emriyle benim FBI ile çalıştığıma inandırılmış biri tarafından bana mesaj göndermek adına öldürüldü.
You'll have a few seconds to get a message out.
Mesajını iletmek için birkaç saniyen olacak.
I sent her a message. She ignored it.
Mesaj gönderdim ama görmezden geldi.
And she spoke of you and Paige, wanted to send a message that she loved you.
Senden ve Paige'den bahsetmiş seni sevdiğine dair mesaj göndermek istemiş.
If Dan were to have a message for them, I would hope that he would tell them to do what they know is right in their hearts.
Dan bir mesaj verdiyse, onlara kalplerinde doğru bildikleri şeyi yapmalarını söylediğini umarım.
Please leave a message.
Lütfen mesaj bırakın.
Leave a message and we'll call you back.
Mesaj bırakırsanız, sizi ararız. "
Before Ellen died, she left a message on her home phone, but you know this, of course,'cause you were there.
Ellen ölmeden önce, evine bir mesaj bırakmış ama siz zaten bunu biliyorsunuz, çünkü oradaydınız.
You're using me to send a message to the girl?
Beni kıza mesaj iletmem için mi kullanıyorsun?
Yes, I'm sure! No, listen to me, they left a message in "The New York Times"!
Hayır, beni dinle, The New York Times'a mesaj bırakmışlar!
Please leave a message.
Merhaba, Sofia Varma'ya ulaştınız.
Please leave a message after the tone.
Lütfen sinyal sesinden sonra mesajınızı bırakın.
Someone's trying to send me a message.
Birisi bana bir mesaj vermeye çalışıyordu.
Is that a message to voters?
Seçmenlere mesaj mı bu?
Like you said, the ceremony sends a message.
Söylediğin gibi, tören mesaj verir.
This is a message from Rachel.
Bu, Rachel'dan bir mesaj.
Sent a text message with an offer.
Ona mesaj atın.
This message is a desperate bid to throw us off.
Bu mesaj bizi uzaklaştırmak için çaresizce yazdığı bir şey.
People are wondering when a clear message will be sent.
Net bir mesaj ne zaman verilecek diye merak ediyorlar.
Maybe he thought in this case, having a severed head lying around would just confuse his message.
Belki bu durumda ortada duran kesik başın kafa karıştıracağını düşündü.
For all I know, Ragnor suspected my fire message was a ploy by Valentine to lure him out of hiding.
Tek bildiğim, Ragnor alev mesajımın, Valentine'ın onu saklandığı yerden çıkartması için yapılan bir tuzak olduğundan şüphelenmesiydi.
He sent you a fire message.
Sana alev mesajı göndermiş.
Maybe the message was a decoy.
Belki mesaj tuzaktır.
She got me a message.
- Bana mesaj gönderdi.
Do you have any significant difficulty conveying a simple message to strangers?
Yabancılarla basit bir konuda konuşurken demek istediğinizi kolayca anlatabilir misiniz?
The message he's receiving, uh, it's telling him that it is time to move on, and put a new leader in his place.
Aldığı mesaj ona diyor ki şimdi devam etme ve yerine yeni bir lider koyma vakti.
Remember, we can only use basic tones, so a brief Morse code message is probably our best shot.
Unutma, sadece temel sesleri kullanabiliriz bu yüzden en iyisi mors alfabesiyle mesaj yollamak.
A few days ago, ZOMO got an anonymous message.
Birkaç gün öce, ZOMO isimsiz bir mesaj aldı.
Rachel's message, its origins masked by redirection through a series of proxy servers.
Rachel'ın mesajının kaynağı bir dizi proxy yönlendirmesiyle gizlenmiş.