A note tradutor Turco
6,752 parallel translation
Hey, baby, if there's a note from the library, will you just leave it in there?
Hey, bebeğim eğer kütüphaneden bir not geldiyse, orada bırakır mısın?
I did. She left a note saying she was going out this morning.
Sabah dışarı çıktığını belirten bir not bırakmış.
So, did you, uh, did you already make a note on the trace on these pants?
Bu pantolonun üzerindeki izleri incelettirdin mi?
He had a note on him.
Üzerinde bir not vardı.
And this is a note I received when I agreed to let Voulez cover my wedding.
Bu notu da "Voulez" gönderdi. ... düğünümü haber yapmalarına onay vermiştim.
Why would she leave me a note?
Neden bana bir not bıraksın ki?
Oh, you mean, like a note?
Bir not mu mesela?
The least I can do, in case we don't make it, is write a note that clears them.
En azından başarısız olursak onlara olayları anlatacak bir not yazayım.
She left a note.
Bir not bırakmış.
I should have left you a note.
Not bırakmalıydım.
She didn't even leave you a note?
Sana bir not bile bırakmadı mı?
There's a note attached with your name.
Üzerinde adının yazdığı bir not vardı.
I don't know, but I got a note from you telling me that you were gonna be the bigger person and let Dana Scott handle it.
Neden böyle bir şey yapayım? Bilmiyorum ama senden, büyüklüğün sende kalacağını ve Dana Scott'ın bu işi halletmesine izin vereceğini söyleyen bir mesaj aldım.
Yeah, well, next time leave a note.
Bir dahaki sefere not bırak.
It's a note for you.
Senin için bir not.
I do, however, have a note from a doctor.
Buna rağmen, bir doktordan aldığım notlar var.
Agent Rossi, we have another person with a note.
Ajan Rossi, not alan biri daha var.
The public needs to be made aware that if they receive a note similar to the ones he's already sent, they need to contact 911 immediately.
Halkın gönderdiklerine benzer not alırlarsa derhal 911'i aramaları konusunda uyarılmalı.
Make a note- - "Less than fully cooperative."
Not al... "Tam olarak işbirliğine yanaşmıyordu".
Donna, I'm just writing him a note telling him I wanted to talk.
Donna, sadece ona konuşmak istediğimle ilgili bir not bırakıyordum.
There was a note with them, saying Zeynep was kidnapped.
Bir not vardı içinde Zeynep'in kaçırıldığını söylüyordu.
You get a note from the doctor for Gibbs? Ooh, hmm.
- Gibbs için doktordan bir not aldın mı?
They taped this to the inside of the trunk with a note that said "for your listening pleasure."
Bunu bagajın dışına bantlamışlardı. Üstünde de not vardı, "Keyifle dinleyiniz."
No. She left a note saying she'd be back later.
Hayır, geri geleceğine dair bir not bırakmış.
She left me a note saying she ran off with Chris.
Chris ile birlikte kaçtığını yazdığı bir not bırakmış.
That's why it has to be there when he wakes up with a note that says, "You promised to sign this no matter what."
Bu yüzden uyandığında orada "Ne olursa olsun bunu imzalamaya söz verdin" diyen bir not olmalı. 97 00 : 07 : 39,661 - - 00 : 07 : 41,795 BÜyük adamsın.
And I guess I need a note of excuse.
Ve sanırım bahanem için bir not yazman lazım.
He wrote me a note.
bana bir not yazdı.
The holes bear a similar note composition to a piccolo flute...
Delikler Piccolo flüdüne benzer bir yapıdalar...
But they all pitch up half a key instead of continuing a normal sustained note.
Ama normal sürekli notalar yerine hepsi yarım notaya akort edilmiş.
They found some of Bradley's clothes and a suicide note near the rocks on Gilmer Beach.
Bradley'nin birkaç eşyası ve intihar notu, Gilmer Sahili'nde bulunmuş.
I know.. .. from where does a 10 rupee note land in my pocket every morning.
Biliyorum her sabah cebime 10 rupinin nereden geldiğini biliyorum.
I woke up in the trunk of a car, with a suicide note in my pocket.
Uyandığımda bir arabanın bagajındaydım. Cebimde de bir intihar mektubu vardı.
A thank you note.
Bir teşekkür notu.
The note is a forgery.
Bu mektup sahte.
And, on a more personal note, a chance to make amends for my less-than-hospitable behavior since your return.
Daha kişisel bir açıdan da, döndüğünüzden sonra gösterdiğim pek misafirperver olmayan davranışlarım için bir telafi fırsatı bu.
He'll have a change of head, note it.
Fikrini değiştirecek, bana kulak as.
There's a shadow on the edge of the note where it was scanned, which means it wasn't standard American measurements.
Yazının kenarında kopyalama cihazının izi kalmış. ... yani standart Amerikan ölçülerinde değil.
Hey, what do you guys suppose Jones said in that note to Dawson?
Sizce Jones'un Dawson'a bıraktığı notta ne demiş olabilir çocuklar?
A simple note could lure him out at night, and then a robbery on the road.
Basit bir not onu kandırıp geceleri dışarı çıkarabilir. Sonra da yolda bir soygun.
So, I'm supposed to pay a thousand dollars to wait 20 minutes for that thing to spit out a thank-you note when I can write my own in five?
5 dakikada kendim yazabilecekken 20 dakika bekleyip bu şeyin bir teşekkürler notu yazması için bin dolar mı ödemeliyim?
I'd like to add a personal note,
Kişisel olarak da minik bir şey eklemek istiyorum.
C-note's a C-note.
Nakit, nakittir.
I concede the note was a mistake.
Kabul etmeliyim ki o not bir hataydı.
On a personal note,
kişisel bir not olarak, bir şeye dikkat çekmek istiyorum,
No, I'm sending a thank-you note to your mother.
Hayır, annene teşekkür notu gönderiyorum.
I had a doctor's note for, like, glaucoma or something.
Glokom ya da onun gibi bir şey için doktor reçetem vardı.
Between the time that Harding left the note and now, a more important target's presented itself.
Harding'in notu bırakmasıyla şimdiki zaman arasında daha mühim bir hedef çıktı.
Find a fingerprint on that note?
- Notta bir parmak izi mi buldun?
It is very interesting to note the difference of what it was before the Terra Institute, smooth pastures like this and the other a fully recovered ecosystem.
Terra Enstitüsü'nden önce ki pürüzsüz merayı ve şimdiki tamamen iyileşmiş ekosistemin farklılıklarını not etmek çok ilginç.
on a lighter note...
Affedersin baba.