English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / A pain in the ass

A pain in the ass tradutor Turco

1,309 parallel translation
He's just a pain in the ass. Kubrick had a unique relationship with Warner Bros. :
Kubrick'in Warner's ile iliskisi essizdi :
- Stop being a pain in the ass.
- Lavukluk yapmayı kes.
What a pain in the ass!
Ne baş belasıymışsın!
What a pain in the ass.
Kıçım çok acıyor.
You're a pain in the ass!
Senin bir tarafın kaşınıyor herhalde!
It's a pain in the ass.
Hem de hiç değil.
- It's a pain in the ass, I can't do it.
- Başıma bela alırım, yapamam.
What a pain in the ass.
Ne sıkıntı ama.
This Eyes Only is a pain in the ass do-gooder.
Gören Gözler yeni bir bela çıkardı.
If he's anything like you, a pain in the ass.
Sana benziyorsa, tam bir baş belası olacak.
Well, I'm sorry I'm such a pain in the ass.
Bu kadar sorun yarattığım için özür dilerim.
- But they can be a pain in the ass. - Needed something, Robert?
Tıpta bir amaca hizmet ediyor sanırım ama çok sinir bozucu da olabiliyor.
- You're a pain in the ass, you know that?
Tam bir baş belasısın.
- A pain in the ass.
Baş belasının teki oluyorum.
She's a pain in the ass.
Tam bir baş belası olduğu için ondan kurtulmaya çalışıyorum.
There's no known cure for being a pain in the ass.
Baş belası olmanın çaresi bulunmadı.
God, she's a pain in the ass!
Tanrım, canıma okuyor yahu!
I'll tell you, Lois's dad was a pain in the ass when I met him.
Bak, Lois'in babası da tanıştığımızda canıma okuyordu.
I'm sorry, but you were being such a pain in the ass.
Özür dilerim ama can sıkıcı davranıyordun.
We were spending most nights together and we were in love. And moving is a pain in the ass.
Zaten hemen her geceyi birlikte geçiriyorduk, birbirimize aşıktık ve taşınmak iğrenç bir şeydi.
Elevators are such a pain in the ass.
Baş belası asansörler.
Bob warned me you can be a pain in the ass.
Bob senin bazen baş belası olabileceğin konusunda uyarmıştı.
And with a skinful of liquor in him, he was a pain in the ass.
Ve tıka basa içkiyle dolduğunda, tam bir baş belasıydı.
Goddamn, what a pain in the ass you are!
Lanet olsun, ne baş belasısınız!
He's my stepbrother, and he's a pain in the ass.
- O senin kardeşin! Üvey kardeşim ve tam bir baş belası biri.
SHE WAS ALWAYS A BIT OF A PAIN IN THE ASS.
O pek çekilir biri değildi.
It's a pain in the ass.
Çok can sıkıcı.
You're a bitch, a pain in the ass.
Kaltaksın sen, baş belasısın.
I know it's a pain in the ass.
Zor olduğunu biliyorum.
You're a pain in the ass.
Tam bir baş ağrısısın.
You are a pain in the ass.
Kıçında bir acı var.
When I met you, you were a pain in the ass.
Seninle tanıştığımda baş belası olduğunu biliyordum.
She's a pain in the ass.
Tam bir baş belasıdır.
Sometimes they can be a pain in the ass for the older guys. They're new. They don't know where anything is.
Bazen acemiler gelirdi, onlara çok çektirirdi ama yardım da ederdi.
That my son's a pain in the ass taking photos when I don't want.
Oğlumun fotoğraf çekmek için kıçının ağrıdığını ve benim istemediğimi.
You know, you are such a pain in the ass.
Tam bir baş belasısın.
Or, you know, maybe it's because I'm such a pain in the ass sometimes.
Belki de bunun nedeni, bazen tam bir baş belası olmamdır.
I was just being a pain in the ass.
Sadece baş belası olmaya çalışıyordum.
- He's a pain in the ass.
Tam bir baş belasıdır.
"Gee, I wish this chair wasn't such a pain in the ass."
"Tanrım, Bu koltuk kıçımı çok acıtıyor."
I know I'm being a pain in the ass, but I had to come.
Biliyorum buraya gelmem çok saçma ama dayanamadım.
He's a real pain in the ass.
Tam bir baş belası.
Sometimes I can be a real pain in the ass!
Bazende arkanda gerçek bir acı olabilirim!
He was a pain in the ass.
O tam bir baş belasıydı.
A grumpy, misanthropic, smarter-than-thou pain in the ass.
Huysuz, insanlardan kaçan, herkesten akıllıyım edalarında bir baş belasıydı.
He said you were a royal pain in the ass.
Tam bir baş belası olduğunu söyledi.
Doug, even if I wasn't really busy today, that sounds like a big pain in the ass.
Bugün çok meşgul olmasaydım bile bu çok can sıkıcı bir iş olurdu, Doug.
Your son was being a real brat today, a real pain in the ass.
Çocuğun bugün gerçekten çok yumurcak oldu, Kıçında acılar içinde.
A pain in the ass on my right side.
- Sağ yanımda bir ağrı.
She can be a real pain in the ass.
Tam bir baş ağrısı olabiliyor.
Marie knows she's a big pain in the ass!
Marie, baş belası olduğunu bilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]