A partnership tradutor Turco
745 parallel translation
Such a partnership requires sober thought.
Ortaklık ayık kafa gerektirir.
And that, my friend, ends a partnership that should never have begun.
Ve bu dostum, hiç başlamamış olması gereken bir ortaklığın bitişi.
That sounds like a pretty good basis for a partnership.
Bu bir ortaklık için iyi bir temel oluşturur.
I even offered him a partnership.
Ona ortaklık bile teklif ettim.
Oh, we've gone back to a partnership, have we?
Oh, ortaklığa geri döndük, değil mi?
A partnership.
Bir ortaklık.
You see, I once terminated a partnership with a chap who proved unreliable.
Güvenilmez olduğunu anladığım biriyle ortaklığımı bitirmiştim.
Buy you a partnership.
Sana bir ortaklık ayarlayacağım.
What I don't understand about European women is why you want me to be lord and master when I offered you a partnership?
Avrupalı kadınlarda anlamadığım şey... neden ortaklık teklif ettiğimde efendi... ya da patronun ben olmamı istedikleridir?
Marriage is a partnership, where two people, side by side face life's obstacles together.
Evlilik iki insanın omuz omuza vererek, hayatın zorluklarına karşı birlikte direndikleri çetin bir mücadeledir.
A partnership in our handsome friend here.
Yakışıklı arkadaşımız için ortaklık istiyorum.
You should have tried for a partnership.
Ortak olmayı denemeliydin.
Take care of him and you and I can have a partnership.
Onun icabına bak böylece sen ve ben ortak olalım.
Would you consider entering a partnership arrangement with me? I've got some ideas.
Benimle bir ortaklığa var mısın?
A partnership arrangement?
- Ortaklık mı? Sen ve ben mi?
About the lynching, you could call it a partnership in a killing.
O linçle ilgili. Buna ortaklık da diyebilirsin, bir cinayet ortaklığı.
I'm thinking of a partnership.
Bir ortaklık düşünüyorum.
- About a partnership.
- Ortaklık hakkında konuşalım.
It's too risky. And you don't want a partnership.
İş çok riskli ve sen ortak istemiyorsun.
You and me could form a partnership.
İkimiz ortak olabiliriz.
A partnership that'll keep any outsider from coming and building another saloon without you and me saying it's all right, and taking our cut.
Öyle bir ortaklık ki, ikimizin onayı olmadan, ya da biz payımızı almadan... dışarıdan kimse gelip yeni bir yer açamaz.
So I said, "If he's ready for a partnership, well so am I!"
O zaman dedim ki "ortaklığa o hazırsa iyi, ben de hazırım!"
If I marry her, a partnership perhaps.
Evlenirsem de ortaklık...
I offered him a partnership.
Ona ortaklık teklif ettim.
How about going into a partnership?
Bir ortaklığa girmeye ne dersin?
Well here's to our partnership. May it be a long and happy one. It could work out pretty good.
Pekala ortaklığımıza içelim.
Let's not you and me start this partnership with a difference of opinion.
Bu ortaklığı farklı fikirler üzerine kurmayalım.
After tonight, we go our separate ways... and we will carry with us the memory of a real partnership... in tinsel and greasepaint!
Bu geceden sonra yollarımız ayrılıyor. Simler ve sahne makyajı içindeki gerçek ortaklığın anılarını beraberimizde taşıyacağız.
It's a little late to dissolve our partnership.
Bu saatten sonra ortaklığımızı bozamayız.
You and me could have a rare partnership together.
- İkimiz beraber olursak iyi iş yaparız.
We'd make a good partnership.
İyi bir ikili olabilirdik.
But we would make a good partnership.
Komik. Ama iyi bir ortaklık olabilirdi.
It would be much simpler than drawing up a 20-page partnership agreement.
20 sayfalık bir ortaklık anlaşması hazırlamaktan daha kolay olurdu hem.
You want it to be a three-way partnership.
Bunu üç kişilik bir ortaklık olmasını istiyorsun.
Just a year since we formed our partnership.
Ortaklığımızı oluşturalı bir yıl oldu.
I wrote out an agreement about our partnership, a contract.
Ortaklığımızla ilgili bir anlaşma yazdım, bir sözleşme.
HOW ABOUT IT, MR. BEDEKER? WHY NOT? A PARTNERSHIP OF A SORT.
Ne dersiniz, Bay Bedeker?
You chug along decrepit old roads Some days you make money, some you don't Wouldn't you prefer partnership in a transport company?
Bazı günler para kazanıp bazılarında kazanmadan eski püskü yollarda ağır ağır yol almaktansa bir nakliye şirketine ortak olmayı yeğlemez misin?
Speaking about catastrophes, suppose your boss caught a virus and there was no more partnership.
Felaket demişken, diyelim ki patronuna bir virüs bulaştı ve ortaklık bitti.
I will deposit a million with you for a limited partnership. I am honored.
Şeref duydum.
It's a contract of partnership. But...
Ortaklık kontratı.
Yes, sir, a good way to start our partnership.
Ortaklığımız iyi başlıyor.
A full partnership for nothing?
Hiçbir şey vermeden tam ortaklık mı?
- A full partnership?
- Tam ortaklık mı?
Pardner, there comes a time in the life of every partnership when the party of the first part has no recourse except to knock some sense into the party of the second part!
Ortak, her ortaklıkta öyle bir an gelir ki,... taraflardan birinci tarafın, taraflardan ikinci tarafın aklını,... onu pataklayarak yerine getirmesi gerekir!
He'd just mailed him a copy of Fake! With a friendly, sincere dedication... and the partnership was formed.
Ona "Fake!" in adına samimi bir ithafla birlikte imzalı bir kopyasını gönderdim... ve böylece ortak olmuş olduk.
Real partnership with a government.
Bir hükümetle gerçek bir ortaklık.
90 miles away, in partnership with a friendly government.
90 mil ötede, dost bir hükümetle ortak.
Franz biberkopf... "shall grant the thiess commercial partnership a loan... " amounting to dm 100,000...
Franz Biberkopf Thiess ticari ortaklığına 100,000 mark ödünç verecek.
Great! "fox, the speaking head" in a business partnership!
Harika! "Konuşan Baş Fox" iş ortaklığı yapmış!
It's a great partnership.
İyi bir ortaklık.