A restaurant tradutor Turco
5,389 parallel translation
You had a party at a restaurant last night.
Dün gece bir restoranda parti vermişsiniz.
What, does he got a restaurant on La Cienega or something?
La Cienega restoranın sahibi filan mı?
If you needed assistance deciphering a restaurant menu, then I'd be your girl.
Bir restoranın menüsünü tercüme etmen gerekseydi o zaman aradığın kız ben olurdum.
He's gonna tape it inside the tank of a toilet in a restaurant men's room.
Bir restoranın erkekler tuvaletindeki su tankının içine bağlayacak.
I get him the higher encryption and he tells me he's gonna hide a flash drive for me at a restaurant and that I need to get an air-gapped computer to view the flash drive.
Ona daha üst düzey bir şifreleme verdim. O da bana bir restorana flaş disk saklayacağını ve flaş diske bakmak için hava boşluklu bir bilgisayar almamı söyledi.
Frey was opening a restaurant.
Frey bir restoran açacaktı.
I was talking to some guy and he said you used to, uh, own a restaurant or something... is that right?
Geçenlerde bir adam bana, senin eskiden bir restoranın olduğunu söyledi. Var mı öyle bir şey?
I understand that, but that doesn't mean the rat can open a restaurant.
Bunu anlıyorum, ama bu sıçanın bir restoran açacağı anlamına gelmez.
Are they opening a restaurant there?
Orada lokanta mı açıyorlar?
We met in a restaurant.
Bir restoranda buluştuk.
There's a restaurant in Corbin with full licences listed for half what I paid for Audrey's.
- Corbin'da içki ruhsatı olan bir restoran benim Audry'nin Yeri'ne ödediğimin yarı fiyatına satılıyor.
It's a restaurant, okay?
Bir restoranda çalışıyorum, tamam mı?
Or, you know, a restaurant manager so angry.
Ya da o kadar kızgın bir restoran müdürü.
Can you recommend a restaurant in downtown Zagreb?
Zagreb merkezde bir restoran tavsiye edebilir misiniz?
This is a legitimate transaction where a city is selling a school to a restaurant.
Bu, şehrin okulunu bir restorana sattığı yasal bir işlemdir.
When you open a restaurant, it's scary,'cause you're putting yourself out there.
Restoran açmak korkutucu, çünkü bütün her şeyini ortaya koyuyorsun.
This is the first time anyone's ever served me alcohol in a restaurant ever.
İlk defa biri bana restoranda içki servis etti.
You going to stab the mayor in a restaurant full of people?
İnsanlarla dolu bir restoranda belediye başkanını mı bıçaklayacaksın?
Is it a restaurant?
Lokanta mı?
It took us three days to agree to meet in a restaurant.
Bir lokantada buluşmayı kabul ettirmek 3 günümüzü aldı.
I worked at a restaurant in college.
Üniversitedeyken bir restoranda çalıştım.
I am honored to have Boris Myshkin, the great healer... what he did today is a miracle... and his lovely wife Olga in my restaurant on this special night.
Boris Myshkin'i yüce şifacıyı... Bugün yaptıkları âdeta mucizeydi. ... ve sevgili eşi Olga'yı bu özel gecede restoranımda ağırlamaktan şeref duyuyorum.
Ten minutes earlier, a security camera found him in the valet lot of a nearby restaurant talking to this man,
On dakika önce, vale çok Onu bulunan bir güvenlik kamerası Mazhar Tarık yakındaki bir restoranda bu adamla konuşurken, bir.
My sales reps are on the doorstep of anybody daydreaming about opening a new restaurant or store.
Benim satış temsilcisi hayal kimsenin kapılarına üzerinde yeni bir restoran ya da mağaza açma konusunda.
And you'll hear a lot of that at the restaurant, so, you know... you should come.
Gel. Senkron, düzeltilmiş landsby elderman @ elder _ man
Even in your fantasies you can't go to a nice restaurant?
Hayallerinde bile mi güzel bir restorana gidemiyorsun?
Well, families often hire part-time cooks for a week here or there and then on to the employ of some other home or restaurant.
Aileler genelde yarı-zamanlı çalışan aşçıları bir haftalığına tutuyorlar. Ve daha sonra başka bir evde veya restoranda çalışıyorlar.
If they head out that restaurant heading back to his place, the only way we're keeping up is if they're riding on a bicycle.
Restoranttan çıkıp adamın evine doğru yola koyuldularsa onlara yetişmemiz için adamın bir bisiklet sürmesi gerekiyor.
They're not gonna let you on the casino floor, so I want you to go over to that restaurant right over there and get yourself a milkshake.
Kumarhaneye girmene izin vermeyeceklerdir. O yüzden oradaki restorana gidip tam şuraya oturup kendine bir milkshake almanı istiyorum.
Jim was owner and executive chef at a chic Manhattan restaurant.
Jim, Manhattan'da şık bir restoranın hem sahibi, hem yönetici şefi.
" A gourmet's delight... this elegant, new Scandinavian restaurant... specializes in local organic ingredients... cooked in contemporary Nordic-kitchen style.
" Gurmeye hitap eden bu şık, yeni İskandinav lokantası yerli organik malzemelerin çağdaş Kuzey mutfağı usulü pişirilmesinde uzman.
- It's just a hotel restaurant.
- Sadece bir otel lokantası.
I'm sure at a fancy restaurant like that... they'd have rabbit food for you to gnaw on.
Ama eminim öyle lüks bir lokantada kemirebileceğin tavşan yemekleri vardır.
Some reservations to a hot new restaurant, a massage for your tired, aching should...
Yeni, şehvetli bir restorana rezervasyon, yorgunluğun iyi gelecek bir masaj, ağrılarını dindire...
Look, right here in the classifieds, there's a fully equipped and liquor-licensed restaurant in Corbin going for a buck 25, and it has kerb appeal!
Bak, burada ilanlarda yazıyor. Tam teçhizatlı içki ruhsatı olan bir restoran Corbin'da 125'e satılıyor ve kaldırım cazibesi var.
There's a sign on the restaurant I've been driving by.
Ben sürerken bir restoranın üzerinde işaret vardı.
The restaurant and the house are a complete mess. And you're here doing it with that guy?
Hem lokanta hem de ev yangın yerine dönmüşken sen o adamla işi mi pişiriyorsun?
You know, he has to steal his electricity from a sushi restaurant / gas station.
Biliyorsun hala suşi restoranından ve benzin istasyonundan elektrik çalıyor.
They climbed out a window to the roof, hopped on a hang glider, and flew it across town to that Greek restaurant, Papa Cristo's?
Pencereden çatıya tırmandılar. Bir yelken kanatlıya atlayıp şehrin öbür yakasındaki Yunan restoranına uçurdular. Papa Cristo's muydu?
She was at conveyor belt Sushi restaurant last night when she reached a little bit too far for a spicy tuna roll.
Dün gece Suşi restoranında yürüme bandındaydı baharatlı somona biraz fazla yaklaşmıştı.
This company wants to sponsor a food-tasting at my restaurant.
Bu şirket restoranımdaki yemek tadımına sponsor olmak istiyor.
You should be making us a whole restaurant.
- Bize bütün bir restoranı yapman lazım.
There's a really great restaurant in the hotel lobby.
Otelin lobisinde çok iyi bir restoran var.
Well, your friend at the restaurant is a high-value target at the DOJ.
Restorandaki arkadaşın Adalet Bakanlığının önemli hedeflerinden biriymiş.
About the fish market police killing, a residual fingerprint has been found consistent with the iron pipe weapon and the back door of the restaurant murder.
Kurbanı nasıl böyle öldürmüşler? Cinayet silahı olay mahallinin hiçbir yerinde yoktu. Ayrıca suçlu arka kapıyı nasıl bu hale getirebildi?
Come to the restaurant tomorrow night. Let's have a farewell dinner fit for Kadir Korkut.
- Yarın akşam lokantaya gel Kadir Korkut'a yakışır bir yemek yiyelim.
At a fast food restaurant, I asked for a water cup and I put lemonade in it.
Fast food restoranında su bardağı istedim ve içine limonata koydum.
I'm having a really interesting night, and you look so much like this guy Dirk who took me out and then had sex with me at a theme restaurant and then never called me again.
Çok tuhaf bir akşam yaşıyorum, ve sen de şu Dirk dediğime çok benziyorsun. Beni bir restorana götürmüştü ve orada sevişmiştik ama sonra hiç aramadı.
At a dangerously cheap seafood restaurant.
Hem de çok ucuz bir su ürünleri restoranına.
Waitress at a Peruvian restaurant said that she saw Colin Saturday night- - he was with a woman matching the description of his super.
Peru restoranındaki garson Cumartesi gecesi Colin'i kapıcısının tarifine uyan bir kadınla görmüş. - Kara mı?
When I would sit at the bar at the restaurant I worked at for every one woman I'd catch combing the place for a doctor or lawyer I'd see like, ten of them with some bum like me.
Çalıştığım restoranda bara oturduğumda etrafı doktor veya avukat var mı diye tarayan kadınlardan 10 tanesini benim gibi bir serseriyle görürdüm.