A shadow tradutor Turco
2,079 parallel translation
They were shooting at us, but I never saw one, face to face, maybe even a shadow.
Bize ateş ediyorlardı fakat biriyle yüz yüze gelmek bir yana gölgelerini bile görmedim.
At the moment there is a shadow, which is haunting our streets.
İnsanlar artık sokaklara çıkıp korku içinde yaşamıyorlar.
You put a shadow on the girl. You know that's only temporary.
O kızı gölgelemenin sadece geçici olduğunu biliyorsun.
We're in a shadow zone, that's all.
Karanlık bölgedeyiz, hepsi bu.
♪ Your love is like a shadow on me all of the time ♪
¶ Aşkın üzerimde her zaman bir gölge gibi
♪ Your love is like a shadow on me all of the time... ♪
¶ Aşkın üzerimde her zaman bir gölge gibi...
Solomon, these months you've been here I've felt a shadow growing over us.
Solomon, burada olduğun zaman boyunca bizi kaplayan bir gölge hissettim.
We got us a shadow.
Bizi takip eden birileri var.
"Thus, I am the living spring, because all that was created was like a shadow within Me."
"Ben yaşayan baharım,.. ... çünkü yaratılan her şey benim bir gölgemdir."
It was just a shadow, but it was definitely movement.
Bir gölgeydi ama kesinlikle hareketlilik vardı.
We follow your rules, but I will be a shadow that waits.
Sizin kurallarınıza göre oynayalım, poliscik. Ama unutma. Kıçınızda gölge olacağız ve bekleyeceğiz.
Time is like a shadow that is always chasing you, I'm breathing down your neck. That's... time. "
zaman daima seni kovalayan gölge gibidir, nefesi ensende işte... zaman. "
No, I think that's a shadow.
Hayır, sanırım o gölge.
without any question. without a shadow of a doubt.
Herhangi bir şüpheye yer yok.
We must not be in the right place. No, for once in my life, I can say without a shadow of a doubt...
Hayır, hayatımda ilk kez, hiç şüphe duymadan söyleyebilirim tam da olmam gereken yerdeyim.
A serpent, a shadow, the devil herself.
Bir hayalet, bir yılan, şeytanın ta kendisi.
He can rest for a while, but he is forever bound here like a shadow of time unforgotten.
Biraz burada kalabilir fakat unutulmuş zamanın bir gölgesi gibi sonsuza kadar buraya bağlı olacaktır.
From now on when I look at myself in a mirror I won't see your shadow next to me anymore.
Bundan sonra aynaya baktığımda etrafımda gölgeni görmeyeceğim.
The shadow drops... today... I say a prayer... You are now under this same sky...
Gölge düşüyor... bugün... yıldızlı gökyüzüne bakarak... 51 ) } Sen de şimdi aynı gökyüzünün altındasın...
This is a method of measuring heights by the sun's shadow.
Bunun anlamı güneşin neden olduğu gölgeyi kullanarak boy hesaplamaktır.
In 1947, they set up a parallel Shadow Government through the National Security Act.
1947'de Ulusal Güvenlik Kanunu ile bir paralel gölge hükümeti kurdular.
Eight hundred miles from the South Pole, in the shadow of a smouldering Mount Erebus.
Güney kutbundan 1200 kilometre uzakta için için yanmakta olan Erebus Dağı'nın gölgesinde.
Art was used as a personal method to exercise the shadow content of the psyche and introduce it to the conscious mind.
Sanat, ruhun karanlıkta kalmış yerlerini ifade eden ve onu bilinç boyutuna taşıyan kişisel bir yöntem olarak kullanılmıştır
I was born in a village that rests in the shadow of the Piz Palü.
Piz Palü'nün gölgesinde kalan bir köyde doğdum.
We'll get a "Shadow", so they can't trace her.
Bir "Gölge" buluruz, böylece onun izini süremezler.
Now, which one of you naughty kiddy been messing with the Shadow Man?
Şimdi, içinizden hangi yaramaz velet Gölge Adam'a bulaştı bakalım?
A fucking shadow lurking in the darkest corner of the human mind.
İnsan zihninin en karanlık köşesine sinmiş kahrolası bir gölge.
A land of darkness, as darkness itself... and to the shadow of death... without any order... and where light is as darkness.
Zifiri karanlık diyarına, Ölüm gölgesi, kargaşa diyarına, Aydınlığın karanlığı andırdığı yere.
And you're casting a pretty big shadow.
Ve senin gölgen de oldukça büyük.
" I speak to you all under the shadow of a heavy and far-reaching military defeat.
" Sizlere kapsamı geniş ve ağır bir askeri yenilginin gölgesi altında sesleniyorum.
I was always in my father's shadow, so I blamed him for a lot of my problems because I was invisible to the man.
Hep babamın gölgesinde kaldım. Birçok sorunum için onu suçladım çünkü beni görmezden geliyordu.
Lord, you who can turn the shadow of death into the light of a new day as we gather to commend Dean into your hands help us to wait upon thee with penitent hearts and remind us of he who died that we might live.
"Tanrım, sen ölümün gölgesini yeni bir günün ışığına dönüştürebilirsin. Dean'i senin ellerine emanet etmek için toplandık tövbekar kalplerle seni bekleyen bizlere seni beklerken yardım et ve bize ölenleri hatırlat ki yaşayabilelim."
he looked up and a dark shadow appeared in the night sky cloaked in a black cape, and a large hat.
Gecenin karanlığında ortaya çıkan kara gölgeye bakmak için kafasını kaldırdı... Siyah bir pardösü ile koca bir şapkası vardı.
Dear Lord, as we sit here under the shadow of a gathering storm,
Sevgili Tanrım, yaklaşan fırtınanın gölgesinde oturuyoruz.
- I'm a S.H.I.E.L.D. shadow.
SHIELD'denim.
Just leave. I do a Iot of shadow puppeting around that.
Sonra alt tarafa inip çakıyorum.
Gazing at it for a while and observing its shadow... feeling its every curve, turning it around, taking a bite out of it, imagining the sunlight absorbed in it...
Ona bakmak, gölgesini gözlemlemek her bir kıvrımını hissetmek bir ısırık alarak gün ışığını özümseyişini hayal etmek...
Never chase a magician and their shadow, Lysanor.
Asla bir büyücünün ve gölgesinin peşine düşme Lysanor.
"But along the way, I saw a goat's shadow with to young kids with him"
"Fakat yol boyunca, o ve çocuklarla yürürken bir keçi gölgesi gördüm."
Beera casts a long shadow
Beera'nın bir çok koruması var.
Shadow on the victory throws the death of a members of the expedition.
Ne yazık ki bu zafer, tırmanış ekibinden birinin hayatını kaybetmesi nedeniyle gölgelendi.
Such is the plight of young, be in the shadow of a senior.
Genç olanların kaderi bu. Hep büyük olanın gölgesinde kalmak.
What you perceive of me is a literal shadow of my former self, but you... you can die a thousand deaths by my will.
Beni algıladığın şekil, geçmiş benliğimin tam anlamıyla gölgesi fakat sen sen benim irademle bin farklı ölümü tadabilirsin.
" lt was a man whose ego Walked'round like Rodan's shadow
Egosu Rodan'ın gölgesi gibi dolaşan bir adamdı.
What I mean is, is you're able to see light and shadow, so maybe you can use that to get a feel for the rink.
Biliyorum. Işık ve gölgeyi görebiliyorsun. Belki pisti hissetmek için bunu kullanabilirsin.
The shadow has earned a thousand fortunes.
Gölge, bin kere servet kazandı.
My father tells of a munus in which the shadow fought over a hundred men.
Babam, gölgenin 100'den fazla adamla yaptığı bir dövüşü anlatırdı.
Just a shadow.
Sadece bir gölge.
Then I was thinking how do I know beyond the shadow of a doubt that you won't find some sort of peace afterwards?
Sonra düşündüm. Şüphe içimi kemirirken biraz da olsa huzur bulamayacağından nasıl emin olabilirdim?
Shadow taxes for a shadow government.
Devlet içinde devlet kurmaya kalkıyorlar.
Isn't it time you got out from his shadow, spread your wings a bit?
Gölgesinden kurtulmanın, kendi kanatlarınla uçmanın zamanı gelmedi mi?