A trade tradutor Turco
3,016 parallel translation
Fair enough, but now I've got a trade for you :
Öyle olsun, ama şimdi benim sana bir teklifim var ;
What if I were willing to make a trade for more time?
Biraz daha mühlet istesem?
I don't blame Lamar for, you know, demanding a trade.
Takas istediği için Lamar'ı suçlamıyorum.
Is it like a trade school?
Meslek okulu gibi bir şey mi?
And I'm hearing that Toes Kittridge wants a trade out of Denver.
Toes Kittridge'in Denver'dan ayrılmak istediğini duydum.
Was he a cricketer or a trade-union leader?
- Kriket oyuncusu mu sendika başkanı mıydı?
He wants to make a trade.
Takas yapmak istiyor.
They want a trade. Mattie, for Lily.
Mattie'yi Lily'e takas yapmak istiyorlar.
It's a trade with Reese.
Reese'le anlaşmamız böyle.
I mean, the truth is it's pretty boring and we're just like a trade journal. No.
İş oldukça sıkıcı ticaret dergilerine benziyoruz aslında.
We make a trade.
Takas yaparak.
Okay, how about a trade?
Tamam, takasa ne dersin?
I'm certified in body modification. However, my main trade is wig making, for a clientele that needs restorations, not only of the hair, but of their self-esteem.
Ancak benim asıl işim peruk yapımı sadece saçlarını değil aynı zamanda itibarlarını da yenilemek isteyen müşterilerim için.
That's not a bad trade-off.
- Hadi.
That's not a bad trade-off. Losing a clinic but smoking out a dirty marshal in the process.
Bir kliniği kaybetme esnasında ahlaksız bir şerifi ortaya çıkartmak fena bir değiş tokuş sayılmaz.
Now is probably a good time to catch him up on a few trade secrets.
Sanırım şu dakika ona birkaç ticari sırdan bahsetmek için uygun bir zaman.
It's no more than a refinement of trade unionism.
Sendikacılığın rötuşlanmış bir versiyonu yalnızca- -
You can't trade me for a cow.
Beni bir inekle takas edemezsin.
- You can't - trade a woman for a cow.
- Bir kadını bir inekle takas edemezsin.
You didn't get a chance to tell me about the silk trade.
Bana ipek ticaretinden bahsetme imkânınız olmadı.
The S.E.C. has been harassing my family's company for months and is now attempting to trade on the mistrust the public has of me to build a baseless case against it.
S.E.C. ailemin şirketini aylardır rahatsız ediyor ve şimdi halkın bana olan güvensizliğini kullanarak ona karşı dayanaksız bir dava çıkarmaya çalışıyor.
But now that you're into sex trade, I don't know if you should be around a minor.
Ama seks ticaretine girmiş birine çocuk emanet etmek güvenli olur mu bilemedim şimdi.
Yes, the American trade embargo required using a middleman.
Evet, Amerikalı ticaret ambargosu bir aracı olmasını gerektiriyor.
It is not a normal trade.
Bu normal bir pazarlık değil.
'12 years is a long time in the luxury ice cream trade.
'12 yıl bir dondurma markası için çok uzun bir zaman.
And then we need a sub for Douglas for the Central American Trade meeting this afternoon at 3 : 00...
Bugünkü Orta Amerika Ticareti toplantısında Douglas'ın yerini dolduracak biri lazım.
♪ Just stay strong it's been the experience of a lifetime, and I wouldn't trade it for anything in the world.
Hayatımın tecrübesiydi ve bunu, dünyadaki hiçbir şeye değişmem.
Mr. Peel, your testimony is, you were promised a conjugal visit in trade for your testimony against Rooney?
Bay Peel, yeminli ifadeniz,... Rooney aleyhine tanıklık etmenizin karşılığı olarak eş ziyareti vaadi miydi?
Mr Brown, forgive me, but a number of us fought in the war and to watch you effectively trade the views of Dr Ola for this... young man, this fascist, quite honestly, our viewers will struggle to stomach it.
Bay Brown, beni affedin, birkaçımız savaşta yer aldı ve... Dr. Ola'nın bu... genç adam, bu faşist ile etkin olarak görüş alışverişinde bulunmasını izlemek... Dürüstçe, izleyicilerimiz bunu sindiremezler.
I know you're just making a joke, but using a bigger bottle would be considered cheating by most of our major trade publications.
Sadece şaka yaptığını biliyorum, ama büyük şişe kullanmak genel ticaret açıklamalarımızın çoğuna göre hile yapmak oluyor.
In a blockbuster trade, the Hawks managed to acquire Joe "Toes" Kittridge just 24 hours ago.
Muhteşem bir takasla Hawks 24 saat önce Joe Toes Kittridge'ı almayı başardı.
Not if you've got a friend at will call and you're willing to trade him your pristine, still-in-the-box Lando Calrissian.
El değmemiş, hala kutusunda Lando Calrissian oyuncak figürünle biletleri takas edebileceğin bir arkadaşın varsa hala bilet bulabilirsin.
Brett and Rose. But he'd trade you all in a heartbeat for an eight handicap.
Ama hepinizi, golfte 8 sayılık bir avantaja anında satardı.
I'll have a line of sight on the trade area.
Önümde açık bir alan var.
I tried to trade it to John Gurry for a book about worms, but he backed out'cause you used too much mayo.
Solucanlar hakkında bir kitap için onu John Gurry ile takas etmiştim ama çok fazla mayonez kullandığın için vazgeçti.
that was a bad trade for her.
bu onun için kötü bir iş.
Why would someone trade a video of Michael for that?
Neden birisi Michael'ın bir görüntüsünü bunun için takas etsin ki?
A trade.
Bir takas.
And I'll be disowned by my family and forced to trade on my looks to become a kept man.
Ben ise ailem tarafından evlatlıktan reddedilip görünüşümün sayesinde zengin bir kadının kapatması olurum.
President Obama was scheduled to travel to Mumbai to meet with the Indian Prime Minister about loosening US trade restrictions, a successful trip that would net our country
Başkan Obama Hindistan başbakanı ile Amerika'nın ticaret ayrıcalıklarının kaybedilmesi hakkında görüşmek üzere Bombay'a bir gezi planladı.
♪ I'd trade my soul for a wish ♪ ♪ Pennies and dimes for a kiss ♪
* Ruhumu sattım bir dilek uğruna, bir öpücük için bir avuç bozuk para *
Say you could trade in what you are and give away everything that's special about you for a plain, old, regular life. Would you?
Sahip olduklarını ve özel yanlarını sıradan bir yaşamla takas edebilecek olsan yapar mıydın?
It's a sadomasochistic role play scenario, a game, essentially, in which a cabal of men tell their submissives they can trade their slaves at their whim.
Bir sadomazoşist senaryo bir oyun, esasen, bir erkek entrikacı grubu takipçilerine kölelerinin ticaretini yapabileceklerini söyler.
You might want to trade that thing in for a spear gun.
Elindekini bir zıpkınla takas etmek isteyebilirsin.
I'd trade places with you in a second if you weren't a creepy old man.
Eğer ucube bir yaşlı adam olmasaydın saniye düşünmeden seninle yer değiştirmek isterdim.
Did Mom really leave you or did you trade her to that guy in Tampa for a belt sander?
Annem gerçekten seni terk mi etti yoksa Tampa'da ki o herife bir zımpara aleti karşılığı takas mı ettin?
He was a butcher by trade.
Babam kasaptı.
I was a bike messenger ; She was on my World Trade Center route.
Bisikletli kuryeydim ; o da Dünya Ticaret Merkezinde benim güzergâhımı üzerindeydi.
Since that day, he is on a personal vendetta to eradicate the illegal guns trade.
O günden beri, yasadışı silah ticaretinin bitirilmesine yönelik kan davası gütüyor.
He's just a pawn in the illegal guns trade.
O yasadışı silah ticaretinin sadece bir piyonu.
Not a bad trade for a guy with a need for speed.
Hız için yaşayan bir adam için fena bir özellik değil.
trade 93
trades 20
trade secret 18
trade minister 46
a train 50
a trap 54
a tramp 16
a traitor 69
a tragedy 42
trades 20
trade secret 18
trade minister 46
a train 50
a trap 54
a tramp 16
a traitor 69
a tragedy 42