Access tradutor Turco
14,555 parallel translation
Mr. Berring, has anyone else had access to your laptop in the last, say, six months?
- Bay Berring son 6 ay içinde bilgisayarınızı sizden başka biri kullandı mı?
When you made your husband pretend to be a patient so you could get access to me, what were you thinking there?
Bana ulaşabilmek için kocanı hasta gibi gösterttiğin zaman içinden ne geçiyordu?
Not with the size of that warhead. Here, let me. Can you access the launch program?
Deniyorum ama programlar 80'li yıllardan beri güncellenmemiş.
And it would be great if we could access this phone.
Telefonuna da ulaşabilseydik çok iyi olurdu.
But he swears Amanda gave him access to this house?
Ama Amanda'nın bu eve girmesine izin verdiğine yemin ediyor?
Well, this trapdoor has to be the access point, but it was covered up.
Giriş noktası bu kapak olmalı, ama o da gizlenmişti.
And nothing happens on my computer but in the background a little Trojan is dropped that starts communicating that allows me access and then I, you know, gather more information.
Ve bilgisayarlarında bir şey olmazken arka planda iletişime başlayan bir Trojan sızar ve erişimimi sağlar, sonra da daha fazla bilgi toplarım.
This guy gets off on the power of impersonating law enforcement and the respect and access credentials command.
Emniyet görevlilerini taklit etmenin gücü ve kimliğin sağladığı saygı ve erişim adamı tatmin ediyor.
Sulzbach may have discovered that he had access to Meeks'file.
Sulzbach Meeks'in dosyasına erişebileceğini fark etmiş olmalı.
Internet access after that, how could...?
Nasıl olur da...
It would be helpful for us to look at employee records, vendors with access.
Çalışanların kayıtlarını buraya girebilen tedarikçilerin isimlerini bulabilmemize faydası olur.
Is there anything else the killer would have had to provide in order to gain access?
Katilin içeri girebilmesi için yapmak zorunda olduğu başka bir şey var mı?
I could come much closer if I could have access to her professional e-mail accounts.
Mesleki e-mail hesabına ulaşabilirsem, daha fazlasını yapabilirim.
And he has access to all our files, passwords, briefings...
Ve bütün dosyalarımıza, şifrelerimize, brifinglerimize erişimi var.
Hunters have been seeking access to lithium mines in Romania as far back as 1989.
Hunterlar 1989'dan beri Romanya'da lityum madenlerine ulaşmaya çalışıyor.
We're gonna need access to whatever accounts this money was intended for.
Bu paranın gitmesi gereken hesaplara ulaşmamız gerekecek.
By the time your request to access my accounts has been denied, I'll have you and everyone in this building in handcuffs.
Hesaplarıma ulaşım isteğiniz reddedilğinde seni ve bu binadaki herkesi kelepleteceğim.
I need access to all of your records.
Kayıtlarına ulşamaya ihtiyacım var.
And Musa has been working with Viktor Karp, and arms dealer who has access to long range missiles.
Ve Musa Viktor Karp ile çalışıyor uzun menzilli füzelere ulaşımı olan bir silah satıcısı.
And Musa has been working with Viktor Karp, and arm's dealer who has access to long-range missiles.
Ve Musa Viktor Karp ve uzun menzilli füzelere ulaşabilecek biriyle çalışıyor.
However, I will allow continued access to your father.
Yine de babanı görmeye devam etmene izin vereceğim.
Gaining access to it long enough to decrypt its contents and empty Nick Farris'bank accounts.
İçindekilerin şifresini çözmek ve Nick Farris'in hesaplarını boşaltmak için bilgisayara girmek zaman alacaktı.
I went to nursing school'cause I thought I'd have access to drugs.
Uyuşturucuya erişimim olur diye hemşirelik okuluna gittim.
And only members of Company 38 have access to that weapons cage.
Sadece 38. Bölük silah dolabına erişebilir.
So we looked at who had access to those RSVPs.
Biz de davetiyelere erişimi olanları kontrol ettik.
But look, uh... you heard Mr. Trager tell us to help you in any way we can- - we'll give you full access to his secretarial staff, his date book, his computer.
Ama bakın, Bay Trager ne olursa olsun size yardım etmemizi söyledi. Size, onun yazışma evraklarına randevu defterine ve bilgisayarına tam erişim izni vereceğiz.
He blew past us and stuck us with a couple of lawyers, and then they gave us full access to his life.
Bizi ekti ve bir çift avukatla bizi baş başa bıraktı... ve sonra avukatlar onun hayatına girmemize izin verdiler.
His perch atop a for-profit college gives him access to a unique list : individuals who sought to improve their lot in life- - many of them with criminal records- - who now, thanks to him, are buckling under student loans they cannot repay.
Kar amaçlı bir üniversitedeki pozisyonu ona eşsiz bir listeye erişim imkanı sunuyor. Yaşam standartlarını geliştirmek isteyen bireyler. Bir çoğunun sabıka kaydı var.
- Honey, you don't need any of these people to have access to your spirituality.
- Canım maneviyata erişebilmek için bu insanlardan hiçbirine ihtiyacın yok.
I have access to Cosimo's accounts.
Benim Cosimo'nun hesaplarına erişimim var.
My accountant will need access to all your records, of course.
Muhasebecimin hesaplarına erişmesi gerek tabi.
I'm thinking you should find out where this tunnel goes, just in case, you know, what if someone else has access you don't know about?
Bence tünelin nereye gittiğini bulman iyi olur her ihtimale karşı kimsenin senin bilmediğin bir şeye ulaşmasını istemezsin.
Did he have access to a vehicle?
Ulaşabileceği herhangi bir taşıt var mı?
I wouldn't send you out there to see just anyone. But you know what he has access to right now.
Başkası olsa seni göndermezdim ama şu anda neye erişme şansı olduğunu sen biliyorsun.
She had access to everything.
Her şeye erişebiliyordu.
It'd be someone with real access... scientists, researchers.
Yüksek erişim izninine sahip biri olmalı. - Bilim insanları, araştırmacılar.
With the right access, install the right malware... Trash their backups, we could corrupt all their data.
Doğru erişimlerle doğru yazılımı kurarak yedeklerini tahrip edip tüm verilerini bozabiliriz.
I have no access here.
Burada erişimim yok.
God access.
Tanrı erişimi.
I'm gonna need access to.
Ona erişmek zorundayım.
Once we have access to their system, we can make all of the bullshit go away.
Sistemlerine erişim sağladığımızda bütün bu bok püsürü yok ederiz.
And be granted access to the encrypted E Corp servers.
Ve şifreli E Corp sunucularına erişmek.
No, not without access to the database.
Hayır. Veri tabanına erişmeliyim.
Now, all of a sudden, I got no access.
Şimdi birdenbire, erişimim kesildi.
I'm giving you access to the case we're working on now.
Sana şu an uğraştığımız davayla ilgili erişim yetkisi vereceğim.
Do I just go into the file server to access that?
Buna ulaşmak için dosya sunucusuna mı gireceğim?
All I would need is access to the files and then I could get working on that right away.
Tek ihtiyacım olan dosyalara erişim ve hemen çalışmaya başlayabilirim.
Your access to our lives is officially denied.
Hayatlarımıza erişiminiz resmen reddedildi.
Apep just needed access to the portal which was under the museum.
Apep'in, müzenin altındaki portala erişim sağlaması gerekiyordu.
I don't have access to Level 4.
Dördüncü seviyeye erişimim yok.
Yeah. We're working on getting you the access code.
Senin için erişim kodunu almaya uğraşıyoruz.