Acil tradutor Turco
25,566 parallel translation
What is your emergency?
Acil durumunuz nedir?
Apparently, I'm still her emergency contact.
Tut. Hâlâ onun acil listesindeymişim.
I just don't understand why you're her emergency contact.
Neden onun acil listesinde olduğunu anlamıyorum.
Dude, it's just an emergency contact.
Dostum, alt tarafı acil listesi. Sakin ol.
She's probably just in a rush to change her emergency contact.
Şu anda acil listesini değiştiriyor olmalı.
And if that goes bust, Jesse used to be an EMT.
Eğer bu iş batarsa Jesse acil yardım uzmanıydı.
I'm requesting urgent backup now!
Derhal acil destek istiyorum!
It's an emergency.
Bu acil bir durum.
_
Kusura bakmayın. Ailemle ilgili acil bir durum var.
Professor S, Caroline's been calling.
Profesör S, Caroline arıyor. 489 00 : 23 : 50,644 - - 00 : 23 : 52,177 Acil olduğunu söyledi.
Care and the girls left in a hurry.
Caroline ve kızların acil çıkması gerekti.
Heywood, we've told you we don't want you hanging around the ER.
Güven, sana acil servis civarında dolanma demedik mi?
What is this emergency?
Ne? Acil durum ne?
L- - I have an emergency.
Bir acil durum çıktı.
I had just started working in the ER when Ante was brought in unconscious.
Acil Servis'te çalışmaya yeni başlamıştım. Ante baygın bir vaziyette getirildi.
We have to stitch up the clumsy ones every now and then in the ER.
Acil serviste bu tip sakarlara sürekli dikiş atıyoruz.
Get out of my ER!
Acil durum odamdan çıkın!
Relief team will take your place. Over and out.
Acil durum ekibi yerinizi alacak.
This is urgent, ma'am.
Bu çok acil bayan.
It's urgent, Your Honor.
Acil bir durum, Sayın Yargıç.
I parked it in the emergency entrance.
Acil girişine park etmiştim.
I had better check the Parsippany mugwump... [gibberish]... emergenc- -
Parsippany bağımsız üyesini tekrar kontrol etsem acil durum...
Avengers, emergency code!
Yenilmezler, acil durum kodu!
Yeah, well, well, we got no gas.
Evet, acil bir durum var. Evet, gazımız yok.
And meanwhile, I've been pulled away from potential real emergencies.
Hayır, aslında değil. Aynı zamanda acil durumlara müdahaleden de mahrum bırakılmış oldum.
Yes, emergency bail plea.
Evet, acil kefalet talebi.
I'm shutting down everything but emergency power.
Acil güç dışında her şeyi kapatıyorum.
I've also got an emergency distress beacon to call in reinforcements.
Yanımda acil durum alarmı da var. Her an destek çağırabilirim.
Emergency beacon.
Acil durum alarmı.
What is the nature of your emergency?
Acil durumunuz nedir?
They said it was urgent.
Acil olduğunu söylüyorlar.
Emergency room.
Acil servis.
The E.R.
Acil servisteyim.
L.A. riverbed is my bingo.
Los Angeles nehri kıvrımına acil iniş yapıyorum.
Mayday!
Acil durum!
Actually, it's, uh, it's pretty urgent.
- Aslında çok acil bir konu.
That's Iris's panic button. - Her what?
- Iris'in acil durum butonu.
- Her panic button.
- Neyi? - Acil durum butonu.
I'm requesting immediate backup.
Acil destek talep ediyorum.
What's so urgent that you had to rush to Star City?
Star City'ye kadar koşmanı gerektirecek acil ne vardı?
9-1-1 from Starling General.
Starling hastanesinden acil durum çağrısı.
It should be a fire exit.
Bir acil durum çıkışı olmalı.
We need immediate medical attention.
Acil olarak tıbbi desteğe ihtiyacımız var.
It's kind of an emergency.
Biraz acil bir durum.
Emergency?
Acil?
Dude said it was an emergency, yo.
Adam acil durum dedi.
Got your 911.
Acil çağrını aldım.
She's your emergency contact.
O senin acil durumda aranacak kişin.
Well, I'm not having an emergency!
- Bir acil durum yaşamıyorum ki!
We better get you the hell out. Get you back. I'm gonna arrange a plane.
Sinaloa'nın çiçeği burnunda valisi Epifanio Vargas, kabinesiyle acil bir toplantı yaptıktan sonra orduya hareket için resmi onayı verdi.
No, actually, it's not.
Bu acil bir durum.