Admired tradutor Turco
1,105 parallel translation
When you were kids... you all admired the champion marble shooter... the fastest runner, big-league ball players, the toughest boxers.
Siz çocukken en iyi bilye atıcısını ve en iyi koşanı tutardınız. En iyi top atıcısını, en güçlü boksörü.
Others came and admired her, like your friend and you.
Diğerleri gelip ona hayran kalıyor, arkadaşın ve sen gibi.
He didn't have any personal enemies, everyone admired my husband.
Kişisel olarak düşmanı yoktu. Herkes ona bayılırdı.
You've displaced the mirth, broke the meeting with most admired disorder.
Neşemizi kaçırdın ve tuhaf tavrınla şöleni bozdun.
It is a name I have always admired.
Her zaman beğendiğim bir isimdir.
I always admired him.
Hep ona hayran olmuşumdur.
Bastards! I admired them though.
Gerçi onları takdir ederdim.
Except, it had who admired the way as Germany if defended.
Yabancı kamuyounda, Yeni Almanya'nın tekrar yükselişe geçmesi kimilerince takdir görüyordu.
Does it seek to be admired for its song?
Şarkısı için takdir edilmeyi bekliyor mu?
he's admired everywhere in Europe.
Avrupa'nın her yerinde ona tapılıyor.
To think I admired you Well, now I despise you
Seni taktir ederdim. Şimdi tiksiniyorum
I've always admired your ingenuity.
Becerikliliğini hep takdir etmişimdir.
Always admired him for that.
Bunun için ona her zaman saygı duydum.
We admired you.
Sana hayranlık duyardık.
Well, I've always admired you as a critic, Snipe.
Bir eleştirmen olarak sana hep tapmışımdır, Snipe.
You know, art forgery used to be admired as an art.
Biliyor musunuz, önceleri sanat sahteciliği yapmak başlı başına bir sanat kabul ediliyordu.
Their bodies appear to function on an unusual psychokinesis level. First time I ever admired a body function.
Görülen o ki, vücutları olağandışı bir psikokinezi düzeyinde işliyor.
Molotov, the Minister of the Foreign affairses, it heard of the occidental diplomats how much they admired heroísmo of the Red Army, but one second front still it was impracticable.
Batılı diplomatların Dışişleri Bakanı Molotov'a Kızıl Ordu'nun kahramanlıklarını takdir etmelerine rağmen ikinci bir cephenin henüz işe yaramayacağını söyledi.
" Tired, tired of being admired...
" Yorgunum, tapıIan kadın olmaktan bıktım
" Tired of being admired.
"Takatsiz kalmış " - TapıIan kadın olmaktan bıkmış
I must say, I think you'd have admired the artwork.
Sanırım sanat eserine hayran kalmışsındır...
I admired you.
Size imreniyordum.
Sir Stephen admired her insolent nudity and her immense power.
Sir Stephen onun saf çıplaklığına ve engin gücüne hayran oldu.
I was trying to remember what I admired...
Takdir ettiğim yönlerini hatırlamaya çalışıyordum.
Instead of letting us wander from flower to flower... Claire made us look at the varieties that she admired most.
Farklı çiçekleri göstermek yerine Claire en beğenilenleri öğretmeyi yeğliyordu.
And the simple garter belt like the one I already admired in the Bagatelle Gardens.
Ve senin Bagatelle Bahçelerinde hoşuna giden o jartiyeri.
My husband was Emperor for 40 years and he was admired by everyone.
Benim kocam 40 yıl imparatorluk yaptı ve herkes ona hayrandı.
The man we all loved and admired.
Hepimiz sevdiği ve takdir ettiği adam.
And I always have admired you.
ve sana daima hayran oldum.
I've admired you ever since I was tiny little detective.
Küçücük bir detektif oldugum günlerden beri hayranïnïzïm.
Max, my little visit here tonight was a gesture made out of your stature in the industry and because I personally admired you since I was a kid majoring in speech at the University of Missouri.
Max, bu geceki ziyaretim tamamen sektör içinde sahip olduğun itibara saygımdandı ve Missouri Üniversitesi'nde küçük bir öğrenciyken, okuldaki konferansından beri sana olan hayranlığımdandı.
And God knows I admired your devious intellect.
Ve Tanrı senin dolambaçlı akıl hayran biliyor.
Mr. Bennett admired you too much for me to overlook it.
Bay Bennett, seni, alttan alamayacağım kadar çok övdü.
You know, the one you admired.
O hoşlandığın kişi.
Gunther remembered the digital clock you admired so much in his home.
Gunther evindeki dijital saati ne kadar beğendiğini unutmamış.
When I was little, I admired you so much.
Çocukken sana o kadar hayrandım ki.
Not only was he a model police officer... a brilliant detective... admired and respected by his fellow officers... and all those who were fortunate enough... enough... enough to know him... he was above all else... a modest man.
Sadece örnek bir polis müfettişi değil... zeki bir dedektif... tüm arkadaşları tarafından saygıyla anılan ve takdir edilen birisi... ve tüm bunlara rağmen onu yeterince... yeterince... yeterince tanıyanlar bilirki.. o daha ziyade çok... alçakgönüllü biriydi.
You know, apart from your charming personality and the fact that you're the finest planner I've ever known. What I've always admired about you, Rafer, is your idealism.
Bilirsin, parlak kişiliğin ve mükemmel planlamacılığın bir yana senin, en çok idealizmini takdir etmişimdir.
I've admired your nose-riding for years.
Senin su burun surusune yillardir hayranimdir.
The more I read and began to understand, the more I admired him.
Daha fazla okuyup anlamaya başladıkça, onu daha fazla takdir ediyordum.
I admired you.
Sana hayrandım.
And so it was that 17th-century Holland was the home of the great Jewish philosopher Spinoza who Einstein admired so much of René Descartes, a pivotal figure in the history of philosophy and of mathematics and the home of a political scientist named John Locke who was to have a powerful and profound influence on a group of philosophically inclined revolutionaries named Paine, Hamilton, Adams Franklin and Jefferson.
Böylece 17. yüzyıl hollandası Einstein'ın hayran olduğu Yahudi filozof Spinoza René Descartes, felsefe ve matematiğin öncülerinden ve politik bilimin üstadı John Locke felsefedeki yükseliş devrimlerinin ilham babaları Paine, Hamilton, Adams Franklin, ve Jefferson.
They admired his inventiveness and his genius for experimentation, but they regarded his invisible "lines of force" and his ideas about light and gravity as hand-waving, meaning there was nothing solid to back it up.
Onun yaratıcılığına ve deneysellikteki dehasına hayrandılar ama onun görünmez "kuvvet alanlarını" ve ışık ve kütleçekimi hakkındaki fikirlerini mesnetsiz buluyorlardı.
You are a respected and an admired figure a full professor on the faculty of the Harvard Medical School.
Harvard Tıp Fakültesi'nde kadrolu bir profesörsün. Herkes sana saygı ve hayranlık besliyor.
A respected and admired figure?
Saygı ve hayranlık beslenen biri?
I've always admired the architecture of your school. Why, thank you.
Her zaman bu okulun mimarisine hayran olmuşumdur.
I admired his courage.
Cesaretine hayran kalmıştım.
He admired me...
Bana hayrandı...
That beautiful, famous, and extremely talented movie star who's known and loved and admired by everyone all over the whole world.
Şu çok güzel, ünlü ve olağanüstü yetenekli, bütün dünyanın tanıdığı sevdiği ve hayranlık duyduğu film yıldızı.
- I admired the man.
- George, ben o adama hayrandım.
He admired her so much.
Ona o kadar hayrandı ki...