Advocate tradutor Turco
853 parallel translation
"Sydney Carton, English advocate." Pass.
"Sydney Carton, İngiliz avukat." Geçin.
"Citizen doctor, Lucille Manette and child, Sydney Carton, advocate."
"Yurttaş doktor, Lucille Manette ve çocuk, Sydney Carton, avukat."
Mr. Advocate General, you may proceed.
Sayın sözcü, devam edebilirsiniz.
No, the advocate general is still speaking.
Hayır, sözcü hala bir şeyler söylüyor.
Now, tenderness, that is what I advocate.
Şimdi, şefkat. Ben şefkat yanlısıyım. Şefkat ve sabır.
I did not expect to hear the devil's advocate at your table.
Masanızda şeytanın avukatını görmeyi beklemiyordum.
That is what I advocate. Tenderness and patience.
Şefkat ve sabır.
He was always an advocate of the home and hearth. I...
Güya evcimenliği benimseyen biriydi.
A couple of months, and I'll be an advocate
Birkaç ay sonra bir avukat olacağım.
I've been appointed your defense counsel by the judge advocate general.
Mahkeme tarafından Sizin savunma avukatlığınızı yapmak için görevlendirildim.
The trial judge advocate will now swear in the court and read the charge.
Savcı yemin ettirip iddianameyi okumaya başlayabilir.
The trial judge advocate will call the first witness.
Savcılık ilk tanığını çağırsın.
Well, if the trial judge advocate is aware of that clause,
Eğer, mahkeme heyetinin bu madde hakkında bilgisi varsa,
By God who raised me to this careful height... from that contented hap which I enjoyed... I never did incense his majesty against the duke of Clarence... but have been an earnest advocate to plead for him.
Kendi hâlimde, dertsiz yaşarken beni alıp bu çileli mevkiye getiren Tanrı adına yemin ederim, Majestelerini, Clarence Dükü'ne karşı asla kışkırtmadım.
Now, is trial judge advocate ready to prosecute this case?
Şimdi, bu davanın iddia makamı da suçlamalar için buradamı acaba?
I've been away from the regiment, sir, detailed to the Judge Advocate-General's department for 10 years.
Piyade alayının üniformasını giyiyorsunuz. Alayımın dışında görevli olarak 10 yıldır Generalin Yargıç ve savcılar-Hukuk bölümünde çalışıyorum ve buraya dava için gönderildim, efendim.
The manual for court-martial clearly states, "The trial judge advocate " should do his utmost to present the whole truth "and to oppose every attempt to suppress the facts or to distort them."
Askeri mahkeme yönergesi açıkça şunu belirtiyor "Askeri mahkemede avukat... gerçeği ortaya çıkarmak için elinden geleni yapmalıdır, ve karşı tarafın her hamlesine ya gerçeklerle yanıt vermeli, yada onları çürütmelidir."
Now the trial judge advocate states that this is a bald-faced lie and charges rape and murder.
Şimdi, savcı bunun başlı başına bir yalan olduğunu Tecavüz ve cinayetten yargılanmasını isteyecektir.
It is not only a great honour... but also a great challenge... for an advocate... to aid this tribunal in its task.
Bu mahkemede görev almak bir avukat için.. ... yalnızca büyük bir onur değil.. aynı zamanda..... oldukça ağır bir sorumluluktur.
It also happens that a very well known advocate is a close personal friend of the family's. You aren't threatening to register an official complaint are you?
Aile dostumuz olan ünlü bir avukat var.
Open up in there. We're friends of the advocate.
Biz avukat beyin dostlarıyız.
The advocate is ill. Ill?
- Avukat hasta.
I can't see that the famous advocate Hastler is doing anything for me except encourage the delay.
Dava konusunda hiç bir adım atmıyor.
Well, all I've got to do is to apply those same abilities... to this case of mine. So I get rid of the advocate I can draw up my own plan and keep after the officials myself.
Becerilerim sayesinde kendi savunmamı kendim yürütebilirim.
Yes, she must be in the kitchen making soup for the advocate.
Avukatın yemeğini hazırlıyordur. - Daha önce niye söylemedin?
I just have to pay a little attention to him because he's one of the advocate's best clients.
Avukatın en iyi müşterilerinden biridir.
If you really want to see the advocate I'll tell him you're here.
- Avukat bugün seni sordu.
So you are one of the advocate's clients?
Demek sen de sanıksın?
You're a... You're one of the advocate's clients.
Demek avukatın müvekkilisin öyle mi?
Why... yes you know that they even say... They even say that he's a better advocate for... business, right, than for... the other kind. - Yes?
Aslına bakarsan sıradan davalarda daha başarılıymış.
Yes, in the very near future. - The advocate is waiting for you.
- Avukat seni bekliyor.
And the advocate is sick as he is too
Zaten avukat hasta.
You know why the advocate has agreed to see him, Leni?
Avukat onu neden görüyor biliyor musun?
That's why the advocate can't bear to see him.
Avukat onu bu nedenle görmek istemiyor.
Well I guess... one gets very dependent on one's advocate as time goes on. The truth is, he likes it.
- Demek avukatına bağlanıyor insan.
I'm dismissing the advocate. - The advocate?
- Delirdin mi sen?
- He's dismissing the advocate!
Seni aptal! Hiçbir yere gitmiyorsun.
The advocate wants to see you.
Avukat seni görmek istiyor.
- Who is your advocate?
Sizsiniz..
Not in front of the advocate. How dare you! How dare you!
avukatın önünde bu ne cüret.
- Let me go! - I'm on my knees, advocate. I'm on my knees, advocate.
Diz çöküyorum işte avukatım!
The advocate keeps the keys.
- Avukatta.
He's not a client. He's the advocate's dog.
Avukatın köpeği olmuş.
I played the advocate and wrote and directed this film.
Bu filmi yazan, yöneten ve avukat rolünde oynayan, benim.
Surely you don't advocate that, do you, sir?
Böyle bir şeyi asla savunamazsınız, değil mi efendim?
You know that the director, Mr. Loui, is an advocate of modern methods.
Modern metodları savunan müdür Bay Loui'yi biliyorsunuz.
That is why some people advocate a return to manned bombers... for a first-rate retaliation, rather than missiles.
Bu yüzden bir grup insan, öncü misilleme gruplarının... makinedense insan kontrollü olmasını savunuyor.
Is that what you advocate for me?
Benim için savunmanız bu mu?
I should have tossed it in the Seine... but I'm curious about the tactics you advocate for Spain.
Seine nehrine atmam gerekirdi fakat İspanya'yı müdafaa etme taktiklerinizi merak ediyorum.
I must speak to the advocate on personal business.
Bizi yalnız bırak.
- The other advocate... - No!
- Senin avukatın kim?