Agree to disagree tradutor Turco
235 parallel translation
I don't want to argue, so let's just agree to disagree, okay?
Tartışmayalım, uzlaşamadığımız konusunda uzlaşalım yeter, tamam mı?
I guess this is a case where we'll have to agree to disagree.
Sanırım hepimiz bunu onaylamamada hem fikiriz.
- Agree to disagree, and move on.
- Görüş farkını kabul et ve işine bak.
In the meantime, we'll agree to disagree.
Bu arada, şimdilik anlaşalım.
Can't we just agree to disagree on this?
Bu konuda anlaşamaz mıyız?
I guess we're just going to have to agree to disagree.
Sanırım anlaşamadığımız konusunda anlaşmaya varmamız gerekecek.
We'll agree to disagree on that.
Bunu tartışmalıyız.
Let's just agree to disagree support our candidates and just not make a big thing of it
Adaylarımızı desteklemeyi kabul etmediğimizi kabul edelim ve meseleyi abartmayalım.
Let's just agree to disagree, OK?
Bunu fikir ayrılıkları olarak değerlendirelim, tamam mı?
Let's agree to disagree, OK?
Anlaşamadığımız konusunda anlaşalım! Olur mu?
Let's agree to disagree.
Anlaşamadığımız konusunda anlaşalım.
- Let's just agree to disagree.
- Fikir ayrılıklarımızı kabul edelim.
You've known John a lot longer than me, but we're all adults here, we can agree to disagree.
Bunu sen benden daha iyi bilirsin John, ama burada hepimiz yetişkiniz, anlaştığımız ya da anlaşmadığımız konular olabilir.
- Well, agree to disagree.
Anlaşamayacağımızda anlaşalım.
We're going to have to agree to disagree on that point,
Anlaşamadığımız konusunda hemfikiriz.
Well, we'll agree to disagree. Bates, open the door.
Aynı fikirde olmadığımızda anlaştık.
Tru? Now this is where we're gonna have to agree to disagree.
Şimdi anlaşamadığımız noktaya geldik.
Well, then I guess we'll just have to agree to disagree.
O zaman aynı fikirde olmama fikrini kabul etmek zorundayız.
Oh, I can see that we're just going to have to agree to disagree.
Oh, bunu ya kabulleneceğiz yada kabullenmeyeceğiz.
Let's just agree to disagree.
Anlaşmamak üzere anlaşalım.
We'll agree to disagree.
Ben buna katılmıyorum.
- Why don't you two agree to disagree?
- Aynı fikirde olmadığınızı kabul edin.
Let's agree to disagree on that, OK, T ony?
İstersen bu konudaki ayrılıklarımızı bir yana bırakalım, ha, Tony?
I guess we'll agree to disagree.
Anlaşamadığımız konusunda anlaştık sanırım.
We are going to put this all behind us so we can agree to disagree so David would help us today.
Tüm bunları geride bırakacağız. Böylece anlaşamamak için anlaşabiliriz. Böylece David bize yardım edebilir.
Well, Dr. Dedmon, on that, we will have to agree to disagree.
Dr. Dedmon, bu konuda hemfikir olamayacağımızda anlaşalım.
I'm afraid we're gonna have to agree to disagree on this one, Mr. McCoy.
Korkarım ki bu konuda size katılmıyorum, Bay McCoy.
Why don't we agree to disagree?
Karşıt görüşlerde olduğumuz konusunda neden anlaşmıyoruz?
Again, I believe we'll have to agree to disagree.
Tekrar söylüyorum, inanıyorum ki, anlaşamamaya razı olmalıyız.
Fine, then we agree to disagree!
İyi! Farklı fikirler konusunda hemfikiriz o zaman!
So I guess we'll just have to agree to disagree now.
benim raporumsa aldın diyor. Sanırım katıldığımız görüşüne şuan katılmıyoruz.
I think we just have to agree to disagree.
Uyuşmama konusunda ikimizde aynı düşünüyoruz.
So we agree to disagree on that.
O zaman bu konuda anlaşmadığımıza anlaştık.
We can agree to disagree.
Anlaşmazlıklarımızda anlaşabiliriz.
Well, we'll have to agree to disagree on that one, sir.
Bu konuda mutabık olmak zorundayız, efendim.
Hmm! That's right We can agree to disagree
Aynı fikirde olmadığımızda hemfikiriz.
But we're grown-ups, you know, let's agree to disagree... you live your life the way you want, and I live my life the way I want -
Ama biz yetişkin insanlarız, haydi aynı fikirde olmamaya razı olalım sen kendi hayatını istediğin gibi yaşa ve ben de kendi hayatımı öyle- -
I guess we can just agree to disagree.
En azından aynı fikirde olmadığımız konusunda hemfikiriz. Evet.
You tell your master that we must agree to... disagree!
Patronuna söyle, teklifini kabul... etmiyorum!
Since we can agree to disagree the only solution is to find a compromise that both sides are comfortable with.
Bisküvilerim. Bisküvilerimi kim yedi?
I was there to serve him not to agree or disagree.
Ben kahyasıydım. Ona hizmet için vardım fikirlerine katılmak veya reddetmek için değil.
I do not agree entirely. Which is to say I do not exactly disagree.
Tamamıyla aynı fikirde değilim, yani kesinlikle aynı fikirdeyim.
I guess we'II just have to agree to- -disagree.
Sanırım anlaşamamak konusunda anlaştık.
The Founding Fathers want you all to know that we can disagree all we want, as long as we agree that America kicks ass.
Kurucu Atalar bilmenizi istiyor ki görüş ayrılığında olmamızda bir sorun yoktur yeter ki Amerika'nın muhteşem oluşunda hemfikir olalım.
I suggest we give the brothers a minute, to agree or disagree.
Bence kardeşlere anlaşabilmeleri veya anlaşamamaları için biraz zaman tanıyalım.
And they don't want to, Mr Woolsey, because if they agree or disagree with me, then they have to take some sort of responsibility.
Ulaşmak istemiyorlar Bay Woolsey,... çünkü benimle aynı fikir de olurlarsa ya da olmazlarsa bir çeşit sorumluluk almaları gerekecek.
If I said, "This is a terrible thing that we're doing to the planet"... then people will either agree or disagree.
Gezegene korkunç bir şey yapıyoruz deseydim,.. ... insanlar ya aynı fikirde olacak ya da karşı çıkacaktı.
Agree to disagree.
Anlaşamadığımız konusunda hemfikirim.
Although scientists disagree as to how the rings were formed, they do agree as to who first studied them.
Bilimadamları halkaların nasıl oluştuğu konusunda farklı fikirlere sahip olsalar da, bu halkaları ilk araştıran kişi noktasında hemfikirler.
You don't want to agree, but on the other hand, it feels weird to disagree and say, "no, it's a dump," so thank you.
Hemfikir olmak istemezsin ama konuğuna katılmayıp,.. ... "Hayır, burası bir çöplük." demek de garip geliyor.
I disagree there's nothing to hide from here. If you agree to my terms you can proceed.
Ben...